Genel

6. Otorite Nedir, Kaç Çeşittir?

20 gündür bloga girip aynı yazıyla karşılaşanlardan özür diliyorum öncelikle. Bazı sağlık problemlerim nedeniyle siteyle ilgilenemedim. Umarım bu aksaklık sizin dünyanızda bir kopukluğa neden olmaz. Kaldığımız yerden devam etmek dileğiyle. Son yazımız:

6. Otorite Nedir, Kaç Çeşittir?

Baştan beri disiplin konusu üzerinde duruyoruz. Otorite de disiplin tartışmalarında en çok telaffuz edilen kavramlardan bir tanesi. Disiplin denince herkesin ağzında bir otorite sözcüğü beliriyor.

İnsanlar ne vakit disiplini tartışmaya başlasalar, otoriteden ve gerekliliğinden bahsediyorlar. Ne var ki, disiplin kavramı gibi otorite kavramı da karışık bir mana içeriyor. Herkes otorite derken aynı şeyi mi kast ediyor, aynı kişi otorite kelimesini iki farklı anlamda kullanıyor mu, kullanırsa bu iletişim karmaşasına yol açmıyor mu, pek düşünülmüyor.

Elimdeki kitapta yazdığına göre, klasik disiplin savunucuları, ebeveyn ve öğretmenlere otoriter olmalarını tavsiye ediyorlar. Çocukların otoriteye ihtiyaç duyduklarını, otorite olmazsa mutsuz olacaklarını söylüyorlar. Bugünkü gençlerin anne ve dedelerimizin zamanındaki gençler gibi otoriteye saygı göstereceğini umuyorlar.

Bu satırları okuyunca, öyleyse çocuklar neden ana baba ve öğretmenlerin otoritesine karşı çıkıyorlar ve isyan ediyorlar diye bir soru ister istemez akla geliyor. Onlardan beklenen, otoriteyi kabullenmeleri benimsemeleri ve saygı göstermeleri değil miydi? Ama öyle yapmıyorlar. Sadece bu sonuç bile, otorite yanlılarının fikirlerinin yanlış olduğunu gösterir..

Aslında, otorite savunucularının yaptığı bu hatayı biz de sık sık yapıyoruz. Yani çocuklarımıza sert çıkınca, otoritemizi kabulleneceklerini umarız veya hatta boyun eğmelerini kabullenme olarak algılıyoruz. Zaman geçip de öyle olmadığını anlayınca da hayal kırıklığına uğruyoruz. Otoritemizi kabul edeceklerini umduğumuz ve elimizden geleni yaptığımız halde neden otoritemize karşı çıkıyorlar ve kabul etmiyorlar?

Kitapta yazdığı kadarıyla disiplin savunucularının başka bir tavrı da şuymuş: her yerde otorite yokluğundan yakınırlar. Özellikle evde ve okulda otoritenin kalmadığından şikayetçidirler. Otorite onların dediği gibi gençlerin istediği bir şeyse, neden hiçbir yerde varlığını sürdüremez?

Güce dayalı otoriteyi savunanların bu çatışan sonuçların nedeni üzerinde durmaları pek kolay değil. Çünkü şu soruyu çoğunlukla göz ardı ediyorlar: “Eğer gençler yetişkinlerin güç kullanmasını istiyor, ona saygı ya da gereksinim duyuyorsa, neden onu kullanan yetişkinlere saygı duymuyor ve karşı geliyorlar?”

Kitapta yazdığına göre, otorite konusunda karşılaşılan karmaşıklığın nedeni de başta otorite kelimesiyle kast edilen anlamların farklılığı. Yazar bi çok kitap karıştırıp araştırma yaptığı halde, her otoritenin aynı olmadığı üzerinde duran bir kitaba rastlamadığını belirtiyor.

Yazarın bu tesbitinden hareketle, otorite kavramı üzerinde durabilmek ve onunla ilgili tartışabilmek için, önce bu tek bir anlamı olmayan kavramın bütün anlamlarını tanıyalım bilelim:

1. Uzmanlığa Dayalı Otorite: (U Otoritesi)

Bu tür otorite, kişinin bir konudaki bilgisinden, eğitiminden, becerisinden, deneyiminden gelir. “Medeni hukukta otoritedir.” “Otorite olarak konuşuyor” Buna (U) Uzmanlık otoritesi diyelim.

Kendi hayatımızdan örnekler verelim.Eşimin yemeklere yaptığı her yorumu dikkatle değerlendiririm. Bekarken 13 yıl yemek yaptığı için her yemeğin kıvamı ve lezzetinin nasıl en iyi olacağını çok tecrübe etmiştir. Onun bu işten anladığını bilirim ve onu otorite olarak kabul ederim. O da benim noktalama, imla ve yazım yanlışları konusundaki dikkatime ve bilgime güvendiği için, beni otorite olarak kabul eder. Yazdığı metinlerde tereddüt ettiği yerde bana danışır. Annem harika turşu kurar, turşu kurma konusunda tüm arkadaşları onu otorite olarak kabul ederler ve onun söylediklerini harfiyen yaparlar.

2. Ünvana Dayalı İş Otoritesi: (İ Otoritesi)

Kişinin görev ve sorumluluklarını belirleyen ve “üzerinde fikir birliğine varılmış”, karşılıklı anlaşılmış iş tanımına dayanır. Pilotun yolcular üzerinde bu tür otoritesi vardır. Toplantıyı yöneten başkana toplantıyı açıp kapama yetkisi verilir. Polisin hız limitini aşan sürücülere ceza kesme yetkisi vardır. Öğretmen öğrencilerine kitaplarını açtırıp okutabilir. Buna (İ) İş otoritesi diyeceğiz. Yasallaştırılmış otorite de denebilir.

Apartmanın temizlikçisi olan hanım, kapıyı çalıp benden bir kova su ister ve bu isteğini yerine getiririm. Apartmandakiler de temizlik konusundaki eleştirilerini o hanıma iletirler ve o da dikkat etmeye çalışır. Aramızda yapılan iş anlaşmasına dayalı otorite vardır. Biz onun isteklerini yerine getiririz o da bizimkileri. Alışveriş yapmak ve ekmek almak bizim evde eşimin görevidir. Bu görevin ona ait olduğuna dair fikir birliğimiz olduğu için, eline liste verip onu markete göndermemi kabul eder. Yemek yapmak ve softa kurmak benim işimdir, eşim işerinin yoğun olmadığı ve çok keyifli olduğu zamanlar hariç, yemekle ilgili aktivitelere sadece başına oturarak ve doyunca kalkarak katılır.

3. Sözlü Anlaşmalara Dayalı Otorite: ( A Otoritesi)

İnsanların gündelik ilişkilerinde yaptıkları sözlü anlaşmalardan gelir. Örneğin arkadaşımla belli bir saatte bir yerde buluşmak üzere anlaşırız. Buluşma saatine kadar evde yapmayı planladığım işleri bitiremesem de, söz verdiğim için işerimi bitirmeden çıkarım, ve vaktinde buluşma yerinde olurum. Verdiğim sözün planlarımı erteletecek bir ağırlığı vardır. (A) Anlaşma otoritesi en çok söylediğimiz saatte eve gelemediğimiz durumlarda ortaya çıkar. Dediğimiz saatte eve varamayacaksak, telefonla haber verir, kaygı duyulmasını önleriz. Bizim evden de bir örnek: Geçen gün üstleri kirlenmiş ve içleri de boşalmış çakmakları atmıştım. Eşim atmamamı söyledi. Ben de onları temizlemeyi istemediğimi ve bu çakmakları doldur diye hatırlatmaktan bıktığımı söyledim. O da çakmakları kendisinin temizleyeceğini ve dolduracağını söyledi. Bence onun çakmaklarla ilgilenmesi birkaç yıl sürer ama önemli değil. Aramızdaki bu sözlü anlaşmaya göre ben çakmakları atmamaktan sorumluyum, o da temizlemek ve doldurmaktan sorumlu.

4. Güce Dayalı Otorite: ( G Otoritesi)

Bu otorite kişinin bir başka kişi üzerindeki gücünden gelir. Buna G (güç) otoritesi diyorum. Ana babaların ve öğretmenlerin otoritelerini kullanmaları gerektiğinden, çocukların otoriteye “saygısından” evde ve okulda “otoritenin kalmadığından”, çocukların otoriteye uymaları isteğinden, günümüzde çocukların “otoriteye karşı geldiğinden” söz edildiğinde, hep bu otorite akla gelir. Kurumlardaki “otorite hiyerarşisi”nden söz edilince de G otoritesini anlatmak isteriz.

Evet, otorite yanlısı eğitimcilerin ve disiplin savunucularının kast ettiği çoğunlukla G otoritesidir. Ve çoğunlukla zararı çok faydası az veya hiç olan otorite olmasına rağmen, çok kullanılır.

“Çabuk dediğimi yap, yoksa dayağı yersin” “Tamam ben sana yapacağımı bilirim” “Benim dediğim olacak, ya böyle yaparsın ya böyle yaparsın” türünden ebeveyn cümleleri, G otoritesine örnek olabilir. Otoritenin farklı anlamlarına şöyle bir değindik. Bir sonraki bölümde, çocukların ve gençlerin hangi otoriteye saygı duydukları ve otorite çeşitlerine ne türlü tepkiler verdiklerine değinmek üzere burada kalalım.  * Alıntılar “Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi?” isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık

Bunlar da hoşunuza gidebilir...