Genel

Çocuğum Bebek Kardeşine Zarar Veriyor?

Soru : Ben kardeş kıskançlığı konusunda bir şey sormak istiyorum. 3 yaşını mayısta bitirmiş olan kızım 10 aylık olan oğluma doğduğundan beri zarar verme eğiliminde. Psikolojik tedbirlere riayet etmeye çalıştık hep aslında, işte bebeği onun yanında çok sevmeme, büyükle özel vakit geçirme vesaire.. Ama bu zarar verme eğilimi kızımın engel olamadığı bir duygu sanki. beni üzen bu durumun gün boyunca sürekli devam ediyor olması. Onları yalnız bıraktığım hemen her an bir ağlama sesiyle sonuçlanıyor. Artık ne tepki vereceğimi şaşırmış durumdayım. Çünkü sonuçta hiçbir şey değişmiyor. Bazen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorum bazen dayanamıyorum ceza veriyorum. sizin araştırmalarınıza göre en uygun tepki nedir? Teşekkürler..

Cevap :

Bu tür konularda sonuç almayı ve sorunların azalmasını çok istiyor insan ama biz anne babaların bilmesi gereken en önemli şeylerden biri şu ki böyle sorunların bitmesi süreç istiyor. Öncelikle uzun bir süreç ve gayretlerimiz sonrasında olumlu sonuçlar elde edebileceğimizi bilmek gerekiyor sanırım.

Kıskançlığa Çözüm İçin Yapılabilecekler
yazısında kıskançlığın kötü bir duygu olmadığını anlamak diye bir başlık vardı. Bizlerin değerlendirmesi gereken bir nokta da insana verilen bu tür özelliklerin insanın duygusal gelişimi için çok hikmetler barındırdığıdır. Kıskançlık çocuğun bazı şeyleri anlamasına sebep olacak bir duygu, tabi biz yanlış yönlendirmeler yapmazsak. Kendisinin tek ve yekta olmadığını, anne babanın sevgi verdiği kendisi gibi başka bir varlığın da bulunabileceğini, bunun kendisinin sevilmesini engellemediğini, hoşuna gitmese ve rahatsız olsa da bazı oyuncakları vs.yi paylaşması gerektiğini, kendisine gösterilen ilgiye ortak çıkan bir varlığa zaman içinde sevgi ve şefkat duymayı öğrenir mesela. Böylece geçim denilen zor işi öğrenerek kaliteli bir sosyal özellik de kazanır. Bunlar kıskançlığın getirdiği ilk aklıma gelen faydalar, çok faydası vardır. Yeter ki biz büyük yanlışlar yapıp işi tersine çevirmeyelim.

İkinci çocuğum olduğunda en çok sorulan soru şuydu: Napıyor kıskanıyor mu? Çok zor değil mi? Bu soruda keşke kıskanmasa, keşke her şey düz gitse, böyle bir sorun olmasa kaygısı vardır. Ama aslında bu gerçekçi olmayan bir kaygı. Yukarıda da değinmeye çalıştığım gibi kafamızdan bu kıskançlık ne zor ne kötü fikrini atmamız gerekiyor. Bu fikri atmak biraz da kıskançlığın getirilerini düşünmek ve hedeflemeye çalışmakla olacak herhalde.

Bir, küçük geldi diye büyüğe olan sevgimizin asla azalmadığını olabildiğince göstermek ve iki; büyüğün küçüğü sevmesini sağlayarak bu hedeflere ulaşabiliriz kanaatimce. Bebeği emzirmek için kucağıma aldığımda veya altını alırken, annem şimdi bebekle ilgileniyor ya ben ne olacağım kaygısı taşıdığını anladığım oğluma özellikle ben bebekle ilgilendiğim sıralarda seni çok seviyorum oğlum biliyor musun, gel seni bir öpeyim, gel sen de anneyi öp gibi şeyler söylemeye başladığımdan beri bu kaygılı bakışları oldukça azaldı. Bu bizim yöntemimiz, başka çocuklara başka şekilde de gösterilebilir. Her anne baba bebek geldi diye büyüğe olan sevginin azalmadığını bir şekilde göstermeye çalışmalı.

Kardeşler arasındaki ilişkiyi geliştirmek için de elinden geleni yapmalı. Oyun kurmak ve oynatmak bu geliştirme işinde annenin kullanabileceği faydalı bir yöntem. Bebekle oyun oynamaya başladığından beri oğlumun saldırganlığı da azalmaya başladı.

Bir çok kaynakta kıskançlık sorunu için büyük çocuğun babayla birebir vakit geçirmesinin iyi bir ilaç olduğunu okudum. Babanın meşgulse kıskançlık sorunu artıyormuş.

Asıl sorunuzun cevabına gelecek olursak,

– Vurma yasağı koymalı ve büyük çocuğa, yaptığına razı gelmediğimizi bir şekilde iletmeliyiz.

– Duygusal davranmaktan ve aşırı öfkeden kaçınmalıyız.

– Olaydan sonra dikkatimizi saldırgan büyük çocuğa değil kurban olan küçüğe yönlendirmeliyiz. Büyük çocuğa daha çok yönelip kızarsak, bu yolla ilgi çekmeyi ona öğretmiş oluruz. Ancak büyüğe kendisini sevdiğimize dair mesajı daima vermeliyiz.

– Büyüğü etiketlememeli, hep zarar veriyorsun, ne kadar kötüsün, acımasızsın gibi tabirler çocuğa bu rolü kabullendirebilir.

– Kavgadan sonra küçüğü bir yerde bırakıp, büyüğü kardeşinden uzak kalsın diye yanımıza alıp ödüllendirmemeliyiz.

– Geceleri büyüğü yatırırken kendisini çok sevdiğimizi söylemeli ve bu yönde mesajlar vermeliyiz. (Bu da bizim için çok faydalı oldu. Hem rahatlıyor çocuk hem de sanırım gece vakti bilinç altına yerleşiyor.)

– Çocuğa zorla özür diletmek rol yaptırmak yerine duygularını anlatmasına teşvik etmeli.

– Sürekli zarar verme varsa onları meşgul edip dikkatlerini yönlendirmeli, mümkünse ayrı ayrı odalarda tutmalı.

– Kavga sebebi olan şeylerden kurtulmalı. İlk çocuğu ikincinin istilasından korumalı. Ona ayrı bir oyun yeri hazırlamalı. (Bugünlerde hı ha hı ha diye heyecanlı sesler çıkararak emekleyen kızım ağabeyini oyununa dalıp her şeyi çekiştiriyor. Bu istila ne demek çok iyi biliyorum.)

– Çocukları birbiriyle kıyaslamamalıyız. Farkında olmadan söylediğimiz bazı şeyler de kıskançlık sebebidir.

– Oynama ve işbirliği çabalarını takdir etmeli.

Bu maddelerin bazılarını kendi tecrübelerimden bazılarını da İkinci Çocuk kitabından yararlnarak yazdım. Orada güzel bir tavsiye de yapılmış:

"Chaim Ginott Between Parent And Child adlı kitabında yararlı bir tavsiyede bulunmaktadır. (fakat bunu uygulamak için büyük bir sabır ve gülmece anlayışı gerekmektedir.) Çocuklara olmasını istediğiniz çocuklarmış gibi davranın. Saldırgana bağırmak yerine, ona insanları ikna etmekte ve konuşmakta başarılı olduğunu, isterse kibar davranabileceğini söyleyin."

Son günlerde bebeğin takiplerinden ve oyununu bozmasından sıkılan oğluma oğlum bebek yanına gelirken beni çağır, ben onu alırım seni rahatsız etmesin diyorum sürekli. Bu kısmı okuyunca aklıma geldi. Bebek büyüğün ne dediğini anlayan dek, büyük çocuk rahatsızlıklarını bize iletebilmeli ve çözüm bulacağımızı bilmeli.
Aklıma gelen her şeyi yazdım, umarım faydalı olur. Size de kolay gelsin Fatmanur Hanım.

Büşra Karaca

Bunlar da hoşunuza gidebilir...