Genel

Kızlı Erkekli


Sigara sağlığa zararlıdır değil mi?

Öyledir. İçmek içmemek ayrı bir tercih ama, sağlığa zararlı olduğunu herkes kabul ediyor.

Peki, Kuran-ı Kerim'de "Ey müminler tütün sigara içmeyin" diye bir ayet olsaydı, sigaranın sağlığa zararlı olduğunu bu kadar rahat kabul edebilir miydik?

Tv'de sigaranın zararlarından bahs eden kamu spotları izleyebilir miydik? Sigarayla ilgili yapılan düzenlemeler sessizce atlatılabilir miydi? Dumansız hava sahası diye bir kavramdan bahs edebilir miydik?

Bahsedemezdik, çünkü birileri "Sigara da içerim, kanser de olurum ölürüm de, sanane" gibi pankartlarla yollara dökülüp eylem yapardı.

"Ağız da benim, hayat da benim karışma" cümlesi bir kesimin sloganı olurdu.

"Smoke hakkımız engellenemezz!" diye hep bir ağızdan bağırılırdı.

Devletin kendi vatandaşının sağlığını düşünüp düşünmediğini filan kimse tartışmazdı.

Şu an olduğu gibi bazı korkak dindarlar, "şeriat istiyorum" dediği zannedilecek diye sigaranın zararlı olduğunu düşündüğünü, herhangi bir şekilde dile getirmekten bile imtina ederdi.

Evet öyle oluyor işte. Zararı apaçık bilinen birşey hakkında, bizi bizden daha çok düşünen Rabbimiz "bu size zarar" demişse, işler değişiyor.

Mesela içkinin zararından bahs etmek, hayat tarzına müdahale gibi algılanıyor. Niye? Tıp söylemiyor mu içkinin sigaradan daha zararlı olduğunu. Az miktarının bile vücuda, hele ki hamilelere bebeklere ne biçim kalıcı zarar verdiğini.

Sen istiyorsan iç, ama biz de zararlarından bahs edebilelim. Sahilde çoluğumuzu çocuğumuzu götürdüğümüz oyun parkında olmasın içki, yerine ve zamanına denetleme gelsin diyebilelim.

Çocukların şu yazıdaki fotoğrafını, Beykoz sahilde bir çocuk parkının yanında, içki içenler yüzünden parka yaklaşamayıp, hiç değilse bir fotoğraf alayım diye teselli olarak çekmiştim.

Yanımda yıllarca Kanada'da yaşayan kızkardeşim de vardı, bu durumu çok yadırgadı. "Orada olmaz böyle kesinlikle ortalık yerde. İçki içilen yerlerin kenarlarına bir sınır çekilir, isteyenler gider rahat rahat içer, polis müdahale eder böyle ortada içenlere, elinden alırlar" dedi.

Ama gel de anlat "Senin hayat tarzına karışmak gibi bir gayem yok kardeşim, tıpkı trafikteki kırmızı ışıklar gibi, herkesin iyiliği için bazı sınırlar gerekiyor" niyetini endişeli modernlere.

Şimdi de çıktı bir kızlı erkekli mevzusu.

Sanki bu ülkede yoldan 10 kişiyi çevirsen 9 tanesi çocuğunun kızlı erkekli evde kalmasını isteyecekmiş gibi yaygara yapılıyor.

10 kişiden 1 tanesinin bile çıkıp "evet isterim" diyeceğini sanmam. Belki 100 tanede 4-5 tane çıkar.

İster inansın ister inanmasın, ister AKP'ye oy versin ister düşmanı olsun, çoğu kişi evladının öğrenci yaşta hamile kalmasını istemez. Ya da oğlunun bir kızı hamile bırakmasını.

"Kızlarla erkekler isterlerse çok iyi arkadaş olurlar, illa sevgili olunacak diye birşey yok" gibi şirin cümlelerse, herkesin beynini niyetini açıp bakamayacağımıza göre varsayımdan öteye gitmez.

Bakın elin batılısı bile "Kızlar ve erkekler arkadaş olabilir mi?" diyerek bu konuları sorguluyor. O hiç dilinizden düşürmediğiniz özgürlük, bunların sorgulanmasını da mümkün kılan bir kavram farkında mısınız?

Kız erkek karışık yaşanan evlerde kalan tanıdıklarım oldu. Bir insanla karı koca hayatı yaşayıp sonra ayrılınca çekilen ayrılık acısının nasıl bir şey olduğunu görmek lazım. Kocadan boşanmak gibi birşey bu.

İş güç sahibi, yaşını başını almış insanlar bile ayrılık, ihanet durumunlarında çöküyorken, gencecik insanların bunları rahatça atlatıp bir de okullarına güzel güzel devam edeceğine gerçekten inanan varsa inansın.

Öğrenci bir insanın kürtaj olup, 6 ay depresyonda hayalet gibi gezmesi, okul ders sınav zaten hak getire hayata tutunmaya çalışmasının yaşamın gereği olduğuna inananlar inansın.

"Gençlerin seks özgürlüğü engellenemez" deyip, çocuklar gibi hayatı zevk ve eğlenceden ibaret görüp, o zevklerin peşinde getirdiği sorumluluk ve acıları yok sayanlar saysın.

İsterlerse çocuklarını gidip kendi elleriyle yerleştirsinler karma kalınan evlere.

Ama.

Şu ülkede birçok kişi "evladı" söz konusu olduğunda karma kalınmasına itiraz eder.

Pansiyona çevrilen özel apartman binalarında yer darlığından dolayı kızlı erkekli kalınıyorsa, çocuklarının ruh ve beden sağlığını düşünerek bundan haberdar olmak ve devletin denetimini isterler.

Ama ana babanın da haberi var ve razıysa, o zaman elbette devletin karışmaya hakkı yok. Devletin denetimi de anne babanın isteği yüzünden olmalı bana göre.

Başbakan "Kızınızın aynı evde bir erkekle kalmasını uygun buluyorsanız size hayırlı olsun" diyor. Evet uygun bulanlara karışmıyor.

Ama ben uygun bulmuyorum. Aynı dairede kalmasını bırak, pansiyon bir apartmanda bir dairede kızlar, başka dairede erkekler kalıyor olsa, ona bile razı olmam.

O apartmanda aile yoksa, yaşını başını almış insanlar yoksa tabiki bunu hoş karşılamam.

Bazı yazarlar diyor ki "O zaman söyleyin o anne babalara, gidip kendileri baksın çocukları ne yapıyor, nerede kalıyor, nasıl bir hayat yaşıyor diye"

Öyle olmuyor o işler. Anne baba çok uzakta işini gücünü bırakıp bazen 3 gününü alacak bir yolculuğa gidemiyor. Dahası bir çok anne baba çocuğunun karma kaldığından şüphelenmiyor bile.

Şahit olmuşluğum var ana baba, üniversiteye kayıt yaptırsın sahip çıksın diye aynı ilde üniversiteye giden bir genç akrabaya emanet ediyor çocuğunu. Kızlar ev tutmuş beraber kalıyorlar, benimki de orada kalsın akrabanın yanında rahat eder diye düşünüyor.

Yeni üniversiteli başta itiraz ediyor eve erkeklerin girip çıkmasına, kalmasına. Ailesine söylese akraba yakınını ispiyonlamış olacak, söyleyemiyor. Sonra uyum sağlamak zorunda kalıyor. Bunun gibi ne hikayeler var.

Bir sürü genç kendisinin ve ailesinin değerlerine ters olmasına rağmen, yer darlığından şundan bundan dolayı böyle şeylere katlansın. Gayet güzel hayatına müdahale edilsin. Komşular kendi değerlerine ters olduğu için, kendi çoluk çocuğuna örnek teşkil etmesini istemediği için apartmanda karma evlerin bulunmasından rahatsız olsun. (Komşuların fikir birliği varsa yasal yollara başvurup bir komşudan şikayetçi olmaları, her konu için geçerli)

Bu rahatsızlıklar büyüye büyüye devlete şikayet olarak gitsin. Devletse "ee napalım endişeli modernler hayat tarzına müdahale ediliyor diye karşı çıkıyor elimiz kolumuz bağlı mı"desin?

Bir diğer konuysa şu. Sevmesen de, hoş görmesen de karma kalınıyor diye, gözünle görmeden ve 4 şahit de getirmeden içeride şunlar bunlar oluyor diye kimseye iftira atamazsın. 4 şahit getirmezsen şahitliğin kabul olmayan bir insan durumuna düşersin İslam hukukuna göre.

Kapalı kapılar ardında yapılan şeyleri konuşmak da, uyarmak da, yaymak da, açığa çıkarmak da marifet değildir.

Bakın şu yazıda bahsedilen Hz. Ömer'in verdiği ders çok manidar.

İçeri girip baskın yapmak da çok yakışıksız. Hem nikahsız iki insanın birlikteliği yasalara göre suç değil, yakalasan ne olacak ki.

Zaten karma kalınmasından rahatsız olmak için içeride birşeyler olduğunu ispatlamaya ve içeriyi araştırmaya gerek yok. Beraber kalınması, bizim değerlerimize inancımıza ters olduğu için, zinaya yaklaştıran sebepler arasında olduğu için ve gençlere zararı olduğunu düşündüğümüz için karşıyız.

Gelen şikayetleri değerlendirip, sokak apartman gibi herkese açık yerlerin kamera kayıtlarına bakıp gencin ailesine haber vermek, yapılacak olan bu.

Tersinden düşünün, sizin çocuğunuz bir cemaat evinde kalsa, sizin değerlerinize ters olduğu için haberiniz olsun istemez misiniz? Çocuğunuzu karşınıza alıp şöyle ciddi ciddi konuşmak istemez misiniz?

Bunda makul olmayan bir taraf göremiyorum. Ama bazıları bunu bile kabul etmek istemiyor.

Çünkü,

. Ev basmak en meşhur icraatlarından olan,
. Evlerde bulduğu kitapları suç unsuru sayıp, insanları hapse tıkan,
. Mahkemelerde beraat ettiği halde tekrar tekrar tevkif ettirerek sırf kitap yazıyor diye Bediüzzaman Said Nursi'ye 28 yıl hapis hayatı yaşatan

bir cumhuriyetin çocuklarının akibet korkusu, hala herkesin kendileri gibi düşünmeyeceğini kabul edemeyişleri ve herşeyi hayat tarzı müdahalesi gibi anlamaları dönemindeyiz şu an.

Haksız yere yaraladığınız bir insan karşınıza çıktığında aynını size yapacak diye nasıl korkup çığlık atarsanız, öyle çığlık atıyorlar.

Aslında buna hiç gerek yok.

Çünkü Rabbimiz bize zalim olmayı emretmedi. Kimsenin evindeki özel hayatına müdahaleyi de emretmedi.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...