Genel

4. Çocuğun Sınırları

İlk olarak önceki bölümde bahsettiğimiz önemli iki yöntemi hatırlayalım:

– Anne babaların evlatlarına karşı direk kural koyucu olmayıp, kuralların belirlenmesinde onlara da söz vermeleri gerektiğini vurgulamıştık. Çocukların bu katılımının kurallara uymaya özen göstermelerini sağladığından bahsetmiştik. Böylece kendi kendilerini kontrol edebilen ve denetleyebilen birer fert haline geliyorlar demiştik.

-İkinci olarak da, çocuğun rahatsız edici bir davranıştan vazgeçmeyi öğrenmesini ve bu konuda duyarlı olmasını isteyen anne babalar, kendileri de çocuğu rahatsız eden davranışları hakkında aynı duyarlılığı göstermeliler demiştik.

Bu yöntemleri okuyunca ise çocuğa konulması gereken sınırlar ne olacak, diye bir soru insanın aklına geliyor. Benim aklıma gelen bu soru eminim sizin de aklınıza gelmiştir. Eğer kural belirleme ve karar alma işinde çocuğa söz hakkı verirsek, anne- baba olarak çocuğun davranışlarında korumakla yükümlü olduğumuz sınırları koruyamayacağımızdan şüphe edebiliriz.

“Yetişkinler çocukların kendi davranışlarına koyulacak sınırları kendilerinin koymalarına izin verirlerse çocuklar verdikleri sözleri tutmaya daha istekli olacaklardır. Her ailenin ve sınıfın belirli kuralları ve kolay anlaşılır politikaları olmalıdır. Çocuklar izin verilirse, davranışlarını belirleyecek kuralları ana-babaları ve öğretmenleriyle birlikte koyabilecek yetenektedirler. Sınıflar ve aileler başlarında kural koyucu olmadan da kendilerini yönetebilirler”

Kitaptaki bu paragraftan, çocukların aile içindeki düzen ve uyumun devamı için gereken genel kurallardan başka, kendi davranışlarının sınırlarını belirleyebileceklerine de dikkat çekiliyor.

Genel kurallara, evin ve odanın temiz tutulması hakkında alınan kuralları örnek verebiliriz. Bu genel kurallar bir bakıma uyulması daha kolay kurallardır. Ailelerin asıl büyük sorunu ise, daha çok çocukların davranışlarıyla ilgili sınırlar oluyor. İşte bu sorun olan sınırların koyulmasında da çocuklar fikir sahibi olurlarsa, kendi koydukları kurallara uymaya daha fazla özen gösterdiklerini yazar vurguluyor. Bu tip sınırlara bir örnek de, çocuğun misafirliğe gittiğinde evdeki gibi davranamayacağı olabilir. Veya genç delikanlılar için eve en geç kaçta gelineceği sınırı olabilir. Çocuklara bu sınırları BİZİM KONTROLÜMÜZDE kendilerinin belirleyebilmeleri için izin vererek, kendi koydukları sınırları koruma yeteneklerini görebiliriz.

Ayrıca yukarıda kitaptan alıntıladığım bölümde benim çok dikkatimi çeken başka bir nokta daha var. Her ailede olması gereken KOLAY ANLAŞILIR POLİTİKALAR kavramı. Bu politikanın kolay anlaşılabilir olması, açık ve net olması demek olabilir. Ancak herkesin aklının kolay kabul edeceği ve onay vereceği kadar makul olması anlamını da hatırlatıyor. Sadece bir kişinin mantığına göre değil, herkese göre mantıklı olan davranışları doğru kabul eden bir politika olmalı. Herkese göre anlaşılabilir, gerekçelerini herkesin doğru bulacağı tarzda bir politika olmalı.

Çocuklara kendi davranışlarının sınırlarını belirlemeleri için fırsat verdiğimizde, nasıl biz yanlarında olmadan da kendilerini kontrol edebildiklerini görebiliriz. Ancak her anne baba tahmin eder ki bu sonuçları öyle pat diye göreceğimizi düşünürsek kendimizi kandırmış oluruz. Çocuktaki sonuçlar sabır, devam ve emek isteyen bir sürecin ardından görebileceğimiz şeyler. Yoksa bir uyguladık olmadı, iki uyguladık olmadı vazgeçmek safdillik olur. Bu zaten hayatın her alanında böyle değil midir? Her önemli sonuç, uzun uğraşlardan sonra elde edilmez mi?

Bunun yanında yıllarca bekleyeceğiz diye bir şey de yok. Bu sonuçlar çok çabuk alınmayabilir ama muhatap olduğumuz canlı kainatın en gelişmiş varlığı olan insandır. Algılaması, düşünmesi, gelişmesi çok hızlıdır. Bizi fazla bekletmeyeceklerini düşünüyorum. Çocukların da katıldığı bir yönetimde ortaya çıkan çok önemli güzel bir sonuç daha var:

“Aslında kural koyarken çocuklara katılım fırsatı verilince, evde eskiye oranla DAHA ÇOK KURAL OLDUĞU ve herkesin de bunlara uyduğu görülür”

İşte kitaptaki bu cümle anne babaların çok hoşuna gidecek bir cümle sanırım. Benim çok hoşuma gitti. Kuralların tepeden inmediği, uygulanması için dayatma ve baskının bulunmadığı bir ortam.. Hem de hayatın her alanıyla ilgili bir sürü kuralların bulunduğu.. Hem de herkesin kurallara aklen onay verdiği, vicdanen taraftar olduğu ve özen içinde kurallara uyduğu bir ortam?..

İnşallah hepimizin evleri böyle huzurlu ve rahatlatıcı olur. Üzerinde konuşmak istediğiniz bölümler olursa yorumlar kısmından fikrinizi söyleyebilirsiniz. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

* Alıntılar “Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi?” isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık

Bunlar da hoşunuza gidebilir...