Genel

23. Çatışma Çözmede Basamaklar

Kazan-Kazan Çatışma Çözme’ konusunu sürdürüyoruz.

Geçen yazıda sorun çözmeye önce çocuğun sorunlarından başlamanızın daha inandırıcı olacağını söylemiştim. Bunun için yine bir ön konuşma gerekli:

“Canım, hani seninle aramızdaki sorunları çözmeye karar vermiştik ya, ister misin şimdi birini halledelim? Bak sorunlarımızı hatırlayalım: ……………………………………… Hangisini önce ele alalım? “Bana zorla yemek yedirdiğini.” “Tamam anlaştık. Şimdi bizi hiçbir şey rahatsız edip dikkatimizi dağıtmasın diye televizyonu kapatalım, telefonu da. Masaya oturalım, kâğıt kalemimiz de burada, hadi baş başa çalışmaya başlayalım.”

Birinci basamak: Çatışmanın tanımı

Önce Etkin Dinleme, sonra Ben Dili ile çatışmanızı tanımlayın. “ Sen, sevmediğin yemekleri de yedirmek için seni zorladığım için bana kızıyorsun, anladım. Ama ben de sana her şeyi yediremezsem beslenemeyeceğini zannediyorum, anne olarak görevimi yapamadığımı düşünüyorum. Bu aramızda gerçekten bir sorun. Zorla yersen sen mutsuz oluyorsun, yemezsen ben mutsuz oluyorum. Ne yapabiliriz? İkimizi de mutlu edecek biçimde bu sorunumuzu nasıl çözebiliriz acaba? Aklımıza gelen çözümleri şu kâğıda yazalım.” diyerek birinci basamak tamamlanır.

İkinci basamak: Çözümler üretmek

Kazan-Kazan için çocuğun alt yapısında düşünce seline alışık olması gerektiğini söylemiştim. Yani hızlı düşünerek birçok çözüm önerisi getirebilmesi gerek. Küçük çocukların çözüm üretebilmeleri çok zordur. Onlar için hep büyükler
çözüm ürettikleri için düşünmeye, hele hızlı düşünmeye hiç alışık değillerdir. Çatışma çözmeye başlamadan çok önce düşünce seli (beyin fırtınası) için oyunlar yapabilirsiniz, böylece hızlı çözüm üretme konusunda deneyim kazanmış olarak
çatışma çözmeye oturmuş olurlar.

Size Yöret Vakfı’ndaki ilk E.Ö.E grubunda yaptığımız bir oyunu aktarayım: Çocuğunuza, “ Seninle bir hayal kuralım. Bir deniz kıyısındaymışız, kumlarda çıplak ayakla dolaşıyoruz. Senin ayağına kumların içine gömülmüş bir şey takılıyor, çıkartıyorsun, bir gazoz şişesi… Şimdi hızlı hızlı düşünmeye çalış, bu gazoz şişesi ile neler yapabilirsin. Aklına ne gelirse söyle, saçma sapan, komik, her şey olur,” deyin ve siz de onun söylediklerini yazın. Yazarken hiçbir düşüncesini değerlendirmeyin, eleştirmeyin ya da övmeyin. Yalnızca yazın. O da özgürce düşünsün ve düşündüğünü özgürce söyleyebilsin. Siz de o şişeyle neler yapabileceğinizi düşünüp söyleyin ve yazın. Kısacık sürede vazo olarak kullanmaktan, içine yazdığınız mesajı koyarak denize atmaya kadar varan türlü çeşitli kullanım biçimi bulabildiğinizi göreceksiniz. Yön.3 ü de bunun gibi birlikte çözebileceğiniz bir bilmece gibi sunabilirsiniz. Kendiniz de başka oyunlar uydurabilir ve çocuğunuzu sorun çözme için hızlı düşünmeye ve çözüm üretmeye hazırlayabilirsiniz.

“Şimdi sorunumuzu çözebilmemiz için çözümler üretmeye başlayalım, ben senin çözümlerini ve kendi çözümlerimi alt alta yazacağım.” diyerek bu basamağa geçebilirsiniz.

Çocuğunuz: Ben ıspanağı da, kerevizi de sevmiyorum. Pişirme.

Siz: Bir tanesini pişirsem, bir tanesini de öbür hafta pişirsem….

Çocuğunuz: Ispanak hem acı hem de vıcık vıcık. Kereviz kokuyor…

Siz: Yemek yerine çorba yapsam.

Çocuğunuz: Başka?

Siz: Ispanağı böreğin içine koyabilirim. Kerevizi de rendeleyip yoğurtla karıştırabilirim, o zaman kokmaz.

Bu basamakta hiçbir değerlendirme yapmayın. Eğer güzel, bu olmaz, gibi değerlendirmeler yaparsanız, kendisini yönlendirmek istediğinizi düşünür ve işbirliğinden vaz geçer. Hele iki çocuğunuzla birlikte sorun çözüyorsanız birinin önerisini beğendiğinizi hissettirirseniz, diğer çocuğunuz da kabul edilebilmesi için kardeşi gibi öneriler getirmeye çalışır ve kendi gibi davranamaz, yani kendi isteklerini söyleyemez. Çok tarafsız ve nötr olmaya çalışmalısınız. Ses tonunuzun ve beden dilinizin gözlendiğini unutmayın.

Öneriler ne kadar çok olursa, çözüm şansı da o kadar çok olur. Bu nedenle üretme aşamasında tıkanırsanız “Bunu bir bilmece gibi düşünelim ve çözmeye çalışalım. Biraz daha gayret edip aklımıza birkaç çözüm önerisi gelsin diye birlikte
uğraşalım” diyerek teşvik edebilirsiniz. Artık öneriler bitmişse üçüncü basamağa geçebilirsiniz.

Üçüncü basamak: Çözümleri değerlendirmek

İşte şimdi öneriler üzerinde konuşma ve değerlendirme basamağındasınız. “Şimdi her öneriyi tek tek değerlendireceğiz. Bana uyan sana uymazsa o öneriyi sileceğiz. Tabii sana uyup bana uymayanı da sileceğiz. Yalnızca ikimize de uyan öneri ya da öneriler kalacak” diyerek değerlendirmeye başlayabilirsiniz.

“Sen ikisini de sevmiyorum, pişirme demişsin. Bunu sen istiyorsun ama ben istemem, çünkü zaten yememen beni üzüyor. Bu bana uymadığı için üstünü çiziyorum.”

Gelelim ikinciye:“ Her hafta birini pişirsem olur mu, demişim, ne dersin?” “Tamam anne.” Çocuğunuz böyle bir yanıt verebilir. Bu onun gerçek kabulü olmayabilir. Küçük çocuklar önemsenip görüşleri alındığında kendilerini değerli hissederler ve bu duygu içinde daha çok verici olurlar. Kabul etti diye hemen “Tamam” demeyin, adil olup gerçeği ona hatırlatın. “Tamam diyorsun ama yine zorla yiyeceksin, iyi düşün. İstersen bu öneriyi de çizelim” demeniz daha hakkaniyetli, insancıl olacaktır ve ona da uygun bir çözüm için uğraştığınıza olan güveni artacaktır.

“Üçte ne var? Hııı burada bir çözüm yok, neden sevmediğini açıklamışsın. Ispanak yumuşak olduğu, kereviz de koktuğu için onları yemek istemiyorsun, anladım. (Etkin Dinleme)

Bak ben dördüncüde ne demişim: Ispanağı ve kerevizi başka yiyeceklerle pişirip, sonra da makineden geçirerek çorba yapsam ister misin? O zaman yumuşaklık ve koku yok olur, ne dersin? “Olur anne”. “Tamam 4 ü yuvarlak içine alalım. Bu ikimize de uydu.

“Beşincide başka bir çözüm söylemişim. Ispanağı böreğin içine koyarsam yemekteki gibi vıcık vıcık olmaz. Hamur onun suyunu alır. Kerevizi de pişirmeden rendeleyip yoğurtla karıştırırsam hiç koku duymazsın, Bu çözüme ne dersin?” “Bu da olur anne.” “O zaman bunu da yuvarlağa alalım.”

Dördüncü basamak:Her iki taraf için en uygun olanına karar vermek.

“Şimdi neleri silmişiz bakalım, ………………………………………….. İki tanesi ikimize de uymuş. Acaba bu ikisinden hangisi senin daha çok hoşuna gider? Daha severek yiyebilirsin? Çorba mı, börekle salata mı? ” “Bilemem ki anne. Acaba bir kere çorba yapsan, başka sefer de börek ve neydi o, yoğurtlu şeyden, olur mu?” “Tabii annecim niye olmasın, deneriz. O zaman hem ben hem de sen mutlu oluruz değil mi?

Beşinci basamak: Çözümün nasıl uygulanacağını belirlemek.

Örneğimizde çocuk 5. Basamağa zaten geçmişti. Anne: “ O zaman sorunumuzu çözdük sayılır. Ben bu hafta çorba yapayım, bakalım sevecek misin? Eğer sevemezsen börek ve salatayı deneriz.” diyerek oturumu son cümlelerle bitirebilir.

“Ben kendimi şu anda çok iyi hissediyorum, daha önce seni zorladığım için pişmanım. Dilerim çözümümüz işe yarar. Olmazsa başka şeyler düşünüp yeniden deneriz. Sen kendini nasıl hissediyorsun?”

Çocuğun nasıl hissettiğini ben söyleyebilirim: Kendini önemli ve değerli hissediyordur. Annesi güç kullanmadığı için olumsuz duygu yaşamıyordur. İşbirliği kendini birey ve ait hissetmesine neden olmuştur. Alınan kararda kendi payı olduğu için onurlu ve gururludur. Bu nedenle de karara coşkuyla katılma isteği vardır. Benlik saygısı artmıştır. vs…. Küçük bir çocuk bunların adını tabii ki koyamaz. Ama annesinin yanağına kondurduğu öpücüğün içi bunlarla doludur.

Bazı çocuklar işi çok ciddiye alır. Çocuğunuzun yaklaşımına göre aldığınız kararı yazarak imzalayabilir ve ikinizin de görebileceği bir yere koyabilirsiniz.

Altıncı basamak: Sonucu izlemek.

Çocuğunuz bu değişikten mutlu ise sorun yok. Eğer yine olmamışsa ıspanak ve kereviz yemesinin Allah emri olmadığını bilelim. Bu sebzelerden alacaklarını başka nelerden alacağını araştırıp o besinlere yönlenebilirsiniz.

Ancak bunu da onunla konuşarak yapmalısınız. Yoksa sizin Yön.2 ye döndüğünüzü sanabilir.

Aslında çocuklar için önemli olan, bu örnek üzerinden gidersek, yiyip yememek değil, annesi tarafından isteklerinin dikkate alınmasıdır, adam yerine konmasıdır, annesinin onun için emek vermesidir. Yön.3 işte bu nedenlerden dolayı çocuğu büyütüp geliştirir.

Çocuk yaşadığı tüm bu olumlu duyguları nedeniyle işbirliğine açık hale gelirken bir yandan da korunmasız duruma düşer. Adam yerine konulmak büyük bir hazdır ve bu duygu içindeyken çözüm değerlendirme basamağında sonradan uymasında zorluk yaşayacağı, onun ihtiyacını gidermeyen çözümlere de kolayca “olur” diyebilir. Burada sorumluluk ve hakkaniyet duygusuyla davranmak anababaya düştüğünü bir kez daha hatırlatmak isterim.

Beşinci basamakta çözümün nasıl uygulanacağına karar verirken ek konuşmalara da gerek duyabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuz aldığınız kararlara uymazsa ne yapacağınızla ilgili öneriler de getirebilirsiniz. Bu öneriler sizden de çocuğunuzdan da gelebilir.

“Bir tanem şimdiye kadar seni hep ben idare ettiğim, ne yapacağını söylediğim için senin aldığımız kararı uygulamakta zorlanacağını düşünüyorum. Eğer verdiğin sözü unutursan ne yapmalıyız, onu da konuşalım.” “Unutursam bana hatırlatmak için benim küçük çıngırağımı çalabilirsin, ben hemen hatırlarım.” Ya da siz

Çıngırağı bulamazsam ‘Anlaşma, anlaşma desem olur mu?” gibi seçenekler üretebilirsiniz. Çocuklar bazen unutursam beni odama gönderebilirsin ya da çizgi film izletmezsin” gibi ceza önerilerinde bulunabilirler. Gordon ceza önerisi çocuktan bile gelse hiçbir zaman onu cezalandırmayacağınızı bir kez daha anlatmanızı öneriyor. Çocuğunuza güvendiğinizi ona anlatmanın en sağlıklı yolu eski yöntemlere dönmeyeceğinizi söylemek ve dönmemektir. Unutmayın ki güvenilen çocuk güvenilir davranır.

Yön.3 e geçtiğiniz ilk zamanlarda çocuklar bazen anlaşmaya uymayabilirler. Gordon nedenlerini şöyle sıralamış:

1. Yerine getirilmesi çok zor bir söz verdiklerini anlamış olabilirler.
2. Henüz kendilerini yönetecek kadar deneyimli değillerdir.
3. Kendilerini yönetmek için anababalarının güç kullanmasına alışıktırlar.
4. Masumane unutabilirler.
5. Anababalarının söylediklerinde ne denli ciddi olduklarını sınamak istiyor olabilirler.
6. Toplantı çok uzun sürmüşse yoruldukları için kararı kabul etmiş olabilirler.

Bu durumda anababa ne yapabilir? Tabii ki Ben Dili ile hayal kırıklığını dile getirebilir: “Anlaşmıştık. Ben aldığımız kararı uyguluyorum ama sen üzerine düşeni yapmıyorsun. Bu durum beni üzüyor, kendimi aldatılmış hissediyorum.”

Bu örnek ile bir model oluşturmaya çalıştım. Bu hayali çözüm size uymayabilir.

Sizler, bir anneye verdiğim yanıtta olduğu gibi, çocuğunuzun yaşını, alt yapısını, mizacını göz önüne alarak size ve çocuğunuza uyan, size özgü diliniz ile çözümlerinizi bulabilirsiniz. Önemli olan güç kullanmayan bu yöntemle çocuğunuza onun ihtiyaçlarını dikkate alarak saygı gösterdiğinizi, ama kendi ihtiyaçlarınızdan da vaz geçmeyerek Kazan-Kazanı yaşama geçirmek için çabaladığınızı göstermektir. Çocuğunuz verdiğiniz emeği gördükçe yönteme olan inancı artacak ve gelecekteki çatışma çözümleriniz ilk zamanki gibi yazarak- çizerek çok zamanınızı almayacaktır. Ayak üstü çatışma tanımlandıktan ve bir iki öneriden sonra karar verebildiğinizi göreceksiniz.

Gordon öğretisine olan inancınız , çocuğunuzla aranızdaki bir çatışmayı Kazan- Kazan’la çözmenize bağlıdır. Başardığınız takdirde çocuğunuzdaki büyüme ve gelişmeyi görmek sizin en büyük mutluluğunuz olacaktır.

Konuyu gelecek yazıda da sürdüreceğiz.

Sevgilerimle.

(Birsen Özkan yazılarından metin ya da resimlerden alıntı yaparken lütfen yazarın adını belirtiniz. Kaynak göstermeden alıntı yapmak 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.)

Bunlar da hoşunuza gidebilir...