Çocukların davranışlarını değiştirmeleri için denetim gerektirmeyen yöntemlerden bahs etmeye sonunda başlıyoruz.
Kitapta bu konunun başında, aslında ana babaların kullanabilecekleri bir sürü yöntem varken neden hep güç kullanmak, bağırmak, tehdit etmek gibi yolları seçtiklerinden bahs ediyor. Çocukların disiplinle yola gelmediğini bildikleri halde anne babalar neden başka yöntem aramamakta ısrarcı davranıyorlar?
Nedeni, ebeveynlerin güç kullanmaya alternatif olan tek seçeneğin ÖDÜN VERMEK olduğunu düşünmeleriymiş.
Çoğumuzun aklında şimdi bağırıp durumu kontrol altına almazsam, çocuk kazanacak onun dediği mi olsun düşüncesi vardır. Güç kullanmaya alternatif başka şeyler yapınca ödün veren olmaktan korkarız.
Ve bazı anababalar da çocukları denetim altında tutmak, onları denetlemeyince ortaya çıkacak kaostan iyidir diye düşünerek güç kullanıyorlarmış.
“Hoşgörülü olmaya kuşkuyla yaklaşanların duygularını anlıyorum; çünkü anababalar ve öğretmenler, sınır ve kural koymadan çocukların istediklerini yapmalarına izin verince neler olduğunu gördüm, biliyorum. Hoşgörü, yetişkinlere hayatı zehir eder, düşüncesiz, bencil, sevilmeyen ve yönetilmeleri zor çocuklar yaratır.”
Bu cümlelerden de anlaşıldığı gibi, güç kullanmaya alternatif olarak gösterdiği yöntem hoşgörü değil. Çünkü hoşgörü de anababalara, çocuklara ve ilişkilerine zarar veriyormuş.
“Çocukları disiplinle denetim altında tutmanın pek çok seçeneği olduğu, onların kabul edilmeyen davranışlarını değiştirmeleri için etkileyecek ve böylece iki tarafın gereksinimlerini karşılayabileceği bir o kadar da yöntem bulunduğunu çok az sayıda ana babanın bilmesi büyük şanssızlıktır.”
Anababalar için önerilen yöntemleri okuyunca, aslında işin püf noktasının yeni yöntemler öğrenmek değil çocukların davranışlarına bakış açımızı değiştirmek olduğunu anlıyor insan. Çocuklasrın kategorize ettiğimiz davranışları değiştirmek için yöntemler öğrenmiyoruz da, o kategorizasyonu değiştiriyoruz en başta.
“E.A.E. (Etkili Anababa Eğitimi) kursları, katılımcılara belirli beceri eğitimi vermekten çok, onlara tümüyle farklı bir model, farklı bir rol, farklı bir liderlik biçimi, çocuklar ve gençlerle ilişkilerde farklı bir kişilik veriyor.”
Evet yeni yöntemleri öğrenmek için ilk adımı atalım:
Çocukların Davranışları Aslında Kötü Değilmiş
Çocukların davranışlarını iyi ve kötü diye ayırırız, dile getirmesek de zihnimizde bu ayrım vardır. Alışveriş yaparken çocuğun kendini yerlere atarak susmadan ağlaması kötüdür mesela.
“Kötü davranış tanımlamasını yalnızca çocuklar için kullanılması çok ilginçtir. Aşağıdaki sözlerin söylendiğini hiç duymayız”
Kocam dün çok yaramazlık yaptı
Dün akşam partide arkadaşlarımızdan birisi edepsizlik etti
Arkadaşım yemekte huysuzluk yapınca çok kızdım
Son zamanlarda işçiler hiç doğru durmuyorlar.
Oysa çocuklar için bu tanımları çok kullanırız. Dikkat ettiyseniz, davranışları değil onları algılama biçimimizi ifade ederiz. Bahs ettiğimiz aslında çocuğun davranışı değil, bizim o davranışa taktığımız anlamdır.
“Çocuğun davranışını yanlış olarak gösteren şey, davranışın algılanması ya da yetişkine göre kötü bir davranış olmasıdır. Davranışın kötülüğü aslında çocuğun değil yetişkinin kafasındadır; çocuk yaramazlık yapmak için değil gereksinimini karşılamak için o davranışı yapmaktadır.
Daha doğru bir anlatımla, yetişkin kişi davranışın kendisini değil, sonuçlarının kötü olduğunu hisseder.”
Yukarıda dikkatimizi çekmesi gereken önemli bir şey de çocuğun o davranışı gereksinimini karşılamak için yapıyor olduğu.
“Çocukların yaramazlık yapmadıklarını kabul etmek, yetişkinlerin onların her yaptığını her zaman kabul edecekleri anlamına gelmez. Etmeleri de gerekmez. Çocuklar yetişkinlerin mutluluklarını engelleyen davranışlar yaparken bile kötü değillerdir. Niyetleri yetişkini rahatsız etmek değil, hoşlandıkları bir şeyi yapmaktır.”
Ebeveynler sorunun odağını çocuktan yetişkine çevirince, güç kullanmadan kullanacakları seçeneklerin mantığını anlamaya başlıyorlarmış.
Şimdilik bu kadar, bu bölümün bir sonraki yazısında devam edeceğiz.
Alıntılar ‘Çocukta Dış Disiplin Mi, İç Disiplin Mi?’ isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık