İÇ DÜNYA KADIN

Korona Günlerinde Hareket ve Spor

#EvdeKal çağrısına herkes ne zaman uymaya başladı bilmiyorum ama biz 12 Mart’ta başlamıştık ve şu an toplam üç hafta oldu. Dışarı çıkıp şöyle bir 10 dakika yürüme alternatifimiz bile yok, haftada bir markete çıkıyoruz ya eşim ya ben, onda da arabayla gitmek zorunda kalıyoruz -çünkü bir haftalık yiyecek alıyoruz eve- yani yine yürüme yok.

Evde kalma süreci öncesinde çok hareketi bir okul hayatım vardı ve haftada 3 gün- günde bir buçuk saatimi fitness yapmaya ayırıyordum, dolayısıyla bu hayat tarzı ekstra bir hareketsizlik oldu benim için. Zaman buldukça youtube’daki 45 dakikalik seyanslardan pilates yapmaya çalışıyorum ama bazen 3-4 gün yapamadığım oluyor, işte o zamanlar sabah uyandığımda ellerimin filan şiştiğini fark ediyorum. Ayrıca hareketsizlikten çuval gibi hissediyorum, dik duran bir canlı gibi değil de yığılmış bir bünye gibi.

Spor yapmak istiyorum istiyoruz, hepimiz isteriz, kim istemez ama ya YAPMAK. İşte orası istemek kadar kolay olmuyor. Sporun nasıl alışkanlık haline geleceğine oldukça fazla kafa yoruyorum ve uygulamaya çalışıyorum bugünlerde. İşe yarar bulduklarımı size de önereyim:

1. Öncelikle, belli bir düzende spor yapmayı düşünmeyin. Enerjinizi ‘düzenli yapamıyorum’ diye düşünerek, stres olarak geçirmek yerine aktivitelerinizin düzensiz de olsa sürekli olmasına odaklanın. Süreklilik derken aktiviteleriniz bazen kesintiye uğrasa da devam etmenizi kast ediyorum. Bırakmamayı yani. Diyelim bir hafta hiç yapamadınız olabilir, bu devam etmemenizi gerektiren bir durum değil. 15 dakikalığına da olsa devam edin. Bir şekilde sürekli devam edin.

2. Amacınızı netleştirin. Amacımız çok güzel spor yapmak, formda kalmak filan değil sadece biraz hareket etmek, özellikle de bu dönemde. Hareket etmek, etmemekten daha iyidir unutmayın. Bu kadar az hareket bir işe yaramaz, bir faydası olmaz diye düşünmeyin. Kolunuzu kaldırıp indirmeniz bile kan dolaşımını hızlandırır. Kendinize yapabileceğiniz hiç bir iyiliği küçümsemeyin. Gerçekten bu günlerde korkunç hareketsiziz.

Böyle düşündüğünüzde, spora özel vakit ayıramıyorsanız bile gün içinde herhangi bir boşluk anında odanıza geçip 15 dakika spor yapabilirsiniz.

3. Spor yapmak zor geldiğinde sonrasındaki ödülü düşünün, yani hissedeceğiniz rahatlamayı. Ben kuş gibi hafifliyorum ve pil yutmuş gibi oluyorum, yaşasın bu yılgın halim gitmiş olacak bunun için 15 dakika vermeye değer şeklinde bir his geliyor. Geceleri çocuklar uyuyup odama çekildiğimde sosyal medyaya takılmak mı spor mu diye kendime soruyorum ve eğer yorgun değilsem pilatesi tercih ediyorum. Zira telefonu elime alınca gözlerimin batmaya başlaması ve başımın uyuşması, pilatesi yapınca enerji dolmak ve iyi hissetmek sözkonusu. Bazen yorgun değilsem bile sporu tercih etmeyebiliyorum. İnsanın canı bazen gerçekten istemiyorsa zorlamaya gerek yok.

…………………………………………………………….

Bunlar motivasyonla ilgili önerilerdi. Gelelim nereden nasıl yapsak soru işaretlerine:

1. Herhangi bir youtube kanalını takip ederek spor yapacaksanız kendi seviyenize uygun olan seyansları takip edin. Örneğin daha önce hiç pilates yapmadıysanız ya da uzun zamandır yapmadıysanız ya da ailece çocuklarla filan yapmak için şu 15 dakikalık beginner programıyla ya da şununla başlayabilirsiniz. Normalde spor yapan ya da hareketli biriyseniz şu 45 dakikalık programı tercih edebilirsiniz. Yorgunluk hissini gidermek ve yatmadan önce omurgayı rahatlatmak için olanlar gibi çeşitli videolar da ilginizi çekebilir.

2. Hep aynı kanalın egzersizlerini yapmak gerekmez ama başladığınız bir programı takip etmekte fayda var. Hareketleri sürekli değiştirmek ağrıya sebep oluyor.

3. İnsanın enerjisini azaltan ya da kendinizi spor özürlü gibi hissettiren kişileri takip etmeyin 🙂 Çok konuşup hareketleri doğru düzgün anlatmayanları da etmeyin.

……………………………………………………..

Egzersiz yaparken dikkat edilmesi gerekenleri  dehatırlatmakta fayda var:

1. Isınma ve soğuma esnemelerini hafife almayın, bunlar basit hareketler diye düşünmeyin ki spor ağrı ve yorgunluk yapmasın.

2. Spor yaparken asla ama asla kendinizi zorlamayın. Aslında her spor için geçerli ama özellikle pilateste kendinizi zorlamanız ağrı ve yorgunluk hissine nedne olabilir. Amaç zor şeyler yapmak değil, zorlanmadan rahatça yapabildiğiniz hareketleri tekrar etmek.

3. Herhangi bir sakatlığınız ya da rahatsızlığınız varsa (bel fıtığı gibi) yapamayacağınız hareketleri göz önünde bulundurun ve YAPMAYIN. (Örneğin düz yatarken bacakları kaldırıp indirme bel ağrısı yapıyorsa yapmayın)

4. Elbette ki nefes çok önemli, hareketleri yaparken doğru nefes almayınca spordan verim almak güç. Harekete başlarken nefes alıp devamında veriyoruz.

Sadece biz değil, pek çok sektör kepenk kapattığı ya da evden çalıştığı için evde olan erkekler de var. Onlar için de yormayan hareketler var.

Spor yapmak kan dolaşımını hızlandırır. Ter atmanıza ve ısınmanıza neden olur. Bunlar herşeyden önce psikolojimize iyi geliyor. Ben hala her spordan hayret ediyorum. Bir türlü alışamadım 🙂 Nasıl bu kadar iyi geliyor diye hala hayret ediyorum yani 🙂 Bağışıklık sisteminizi güçlendirmesinden tutun gündelik olayları göğüsleme adına verdiği enerjiye de…

Önümüzde evde kalınacak çok uzun zaman var, hareketli bir evde kalma dönemi diliyorum herkese.

Bir yandan Covit19 yayılırken ve tanıdıklarımızın tanıdıklarının vefat haberlerini duyarken böyle bir yazı yazınca kendimi garip hissetmedim değil aslında. Ümitsizliğe düşmeliymişiz ve hayat dolu aktiviteler içimizden gelmemeliymiş gibi kendimizi suçlu bile hissedebiliyoruz. Ama ‘kıyametin koptuğunu görsen de elindeki fidanı dik’ hadisini düşünüyorum, böyle zamanlara çok büyük ışık tutuyor.  Kıyamet kopuyor ve herşey bitiyor olsa bile geleceğe yönelik gibi görünen (fidan büyüyecek de ağaç olacak) bir eylemi o anda gerçekleştirmeye teşvik ediliyoruz. Gerçekten insanın beynini çatlatacak kadar ilginç bir teşvik bu. Kıyamet koparken bile bırakmış, vazgeçmiş biri olma, ayakta ol birşeyler yapıyor ol deniyor adeta. Geçen hafta paylaştığım şu konuşmada özetlediğim gibi, bizi ümitsiz hale getiren ve acı veren içinde yaşadığımız medeniyet düzeni sayesinde birşeylerin ayakta kaldığını sanıyor olmamız çoğu zaman. O düzen bozulunca güvenliğimiz elden gidecek ve uğruna emek vermeye, yaşamaya değer birşey kalmayacak sanabiliyoruz. İşte bu yüzden kıyamet koparken bile fidan dikme işini bırakmayacağımız bir güvenlik duygusu üzerine çok düşünmeliyiz.

Lafı çok uzattım, bir yandan ölümü çok düşünüp çok tefekkür edip belki kendi ölümümüzü bile yakın görüp, bir yandan da fidan dikmek gibi sonuçlarını gelecekte alacakmışız gibi görünen herşeye DEVAM.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...