Önceki yazıda bahs ettiğimiz ödüller vermede karşılaşılan sorunlar: ödülün değerini yitirmesi, kabul edilmeyen davranışın ödüllendirilmesi, çocukların kendi ödüllerini elde edebilmeleri, ödülleri kazanmanın çok zor olması idi. Önceki yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Diğer sorunlar da şunlar:
5. Kabul Edilen Davranış Ödülsüz Kalınca
“Anababalardan, çocuklarının kabul edecekleri bir davranış yapmaları için, tepelerinde bekleyip sonra da onları ödüllendirmelerini beklemek çok saçmadır.”
Anne babanın her zaman çocuğun yanında olması imkansız değil mi? Ve çocuğun yanında olduğu anlarda da, kabul edilen davranış için ona ödül veremeyebilir. Bazen aklına gelmez, bazen çok meşgul olur vs. Çocuk okulda olduğu zaman evde ödül aldığı bir davranışı için ödül alamayabilir. Ya da öğretmen bir sınıf dolusu çocuğa ödül verme konusunda karışıklık yaşayabilir.
“Paketleri taşıdığı için Ahmet’e teşekkür ettin. Dün ben taşıyınca bana teşekkür etmedin?”
diyen bir çocuğun davranışı ödülsüz kalmış demektir.
Çocuğun kabul edilen davranışı ödüllendirilmeyince, ödülle davranış değiştirme kurallarına (bakınız) uyulmamış olur. Özellikle de, ödülün kabul edilen davranışın hemen arkasından verilmesi kuralına.
“UYARI: Kabul edilen davranış ödülsüz kalınca yerleşmesi çok uzun zaman alır.” (Eğer o davranışı ödül yöntemiyle kazandırmaya çalışıyorsanız)
6. Çocuklar Yalnız Ödül Almak İçin Uğraşırsa
Öğretmenim, ödevimi iyi yapmış mıyım?
Odamı topladım gördün mü?
Tabağımdakilerin hepsini bitirdim. Daha çok dondurma yiyebilir miyim?
Bu cümleler, çocuğun her iyi davranışına karşılık bir şeyler beklemesini öğrettiğimiz anlamına gelir.
“Büyük bir mutlulukla ve logoların heyecan verici tasarımıyla kendi evini zevkle yapmaya uğraşan ve yalnızca yaptığı işten iç ödülünü alan küçük bir çocuğu izlerken şunları düşündüm: Burada bir değerlendirme yapılacaksa, değerlendirme yalnız ve yalnız o çocuğun kendi değerlendirmesi olmalıdır.
Bunu şimdi başka bir olayla kıyaslayalım. Çocuk kilden hayvan figürleri yapıyor ve sık sık “Atım iyi olmuş mu? Atın kafası böyle mi olur? Doğru yapıyor muyum diye” diyerek işi anababasına gösteriyor. Bu gibi çocukların değerlendirme kaynağı anababa ve öğretmenleridir. (Psikologlar buna “dış değerlendirme odağı” derler) "
Evet iki olayın birincisinde çocuk iç ödül için çalışır, yani yaptığı şeyi görmek ve yapmış olmak onu mutlu eder. Ama ikincisinde çocuk hep anababanın onayını istemektedir. Yaptığı şeyi dış ödül için yapar. Dış ödül olmayınca, yani beğeni ve onay almazsa, yaptığı şeye devam etmek istemez. Hatta bir daha yapmak istemeyecek kadar kesin vazgeçebilir. Övgü almadığı sürece bir şey yapmaz, övgü almadığı sürece başarı duygusunu tadamaz olur.
“Övgü dış ödüldür ve çocuk üzerinde etkili olduğu bilinir. Sık övgü alan çocuklar anababalarını mutlu edebilecek şeyleri yapmayı, mutsuz edecek şeylerden kaçınmayı öğrenirler. Bazı anababalar için bu çok istenen bir davranıştır, ama böyle çocuklar yeniliğe kapalı, kendi kendini yönetemeyen, yaratıcılığı gelişmemiş kişiler olmaya adaydırlar. Değişmekten çok uyumu öğrenirler. Yeni bir şey denemektense, kendilerine övgü getirecek kalıplara uyarlar.”
Bu bölüm beni çok korkuttu gerçekten. Çocuğa yapılan övgülerin onun yeteneklerini bu kadar sınırlandırmak anlamına geleceğini düşünmemiştim.
Dış ödülü almak için çalışmanın motivasyonu azalttığı da yazıyor kitabımızda. İki grup çocuğa bulmaca veriliyor. Bir gruba diğer arkadaşlarından çabuk çözmeleri söyleniyor. Ve çözmeye çalışırken kendilerine ilginç gelen şeyleri yazmaları isteniyor. Sonuç:
“Başka bir grubu yenmeye çalışmanın doğasında dış etki vardır, bu da kişilerin iç motivasyonunu azaltır.”
Ne kadar ilginç değil mi, biz çocuklarımıza ödülü başarıları için veririz. Ama ödüller dış etkili oldukları için motivasyonu azaltıyor ve başarıyı düşürüyormuş.
7. Ödül yokluğu Ceza Gibi Algılanınca
“Çocuklar övülmeye alışmışlarsa, övgü almadıkları zaman kaygılanırlar.”
Ödüllere o kadar çok alıştırılmış demek ki çocuk, ödül almadığı normal halini cezalandırılmış hal gibi algılıyor.
Bu sorunu yaşamamak için, övgünün düzenli verilmemesi gerekiyormuş. Çocuk üç öğün yemek yeme normalliğinde, belli rutin bir düzende övgü alırsa övgüye alışıyor ve övgü yokluğunda endişeleniyor.
Övgü bazen sık verilse bile sürekli düzenli olarak verilmemeli imiş.
Övgünün daha derin çözümlemesi bu bölümün bir sonraki yazısında.
* Alıntılar ‘Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi?’ isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık