Genel

9. Ceza ve Ödülde Amaç

Uzun bir aradan sonra “Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi” kitabından alıntılar yaparak, kaldığım yerden konuları işlemeye devam ediyorum.

Büşra’nın Notları kategorisindeki ilk 8 yazıda, kitapta “Terimleri Tanımlamak ve Anlamlarını Açıklamak” olarak geçen ilk bölümü bitirmiştik. Disiplin, iç disiplin, dış disiplin, sınırlar, sertlik, yumuşaklık, otorite gibi kavramları açmaya çalışmıştık.

Şimdi ise yepyeni bir bölüm başlıyor: Geleneksel Ceza- Ödül Yöntemi. Bu bölümden sonraki iki bölüm de yine ödüller ve cezaların kullanımı ve sonuçları hakkında.

Bu ödül- ceza konularını okumaya ve üzerinde durmaya şu sıralar özellikle ihtiyaç hissettim. 27 aylık oğlum tam da ödül ve cezaları almaya müsait olduğu bir dönemde. İleride de geçecek, en çok küçük çocuklar üzeride kullanılıyor ödül ve cezalar.

Kitapta Geleneksel Ceza – Ödül Bölümü çok karışık ele alınmış. En azından bana öyle geldi. Bu yüzden ilk bölümdeki gibi kitaptaki sıraya göre değil, kendi zihnimdeki sıraya göre ele alacağım konuları.

Ceza Ve Ödülün Amacı:

Birinci bölümde ne güzel disiplin, denetim, otorite kavramlarından gidiyorduk şimdi ceza ve ödül konusu nereden çıktı diye bir soru gelebilir aklınıza. Şuradan çıktı: Disiplin, denetim, otorite ve gücü ele geçirmenin yegane yolu ödüller ve cezalarmış. Yani havuçlar ve sopalar..

Kitabın yazarı Dr. Thomas Gordon cezalar ve ödüllere genel olarak pek sıcak bakmıyor. Cezalar ve ödüllerin deneylerle ispatlanmış yararlı sonuçlarını inkar etmiyor elbette, ancak sanıldığı gibi mucizevi yöntemler olmadığını göstermeye çalışıyor. Ceza ve ödüllerin yararlarını görebilmenin bir çok şarta bağlı olduğunu, şartları uygulayarak ceza ve ödül verebilmenin çok az kişiye nasip olduğunu anlatıyor. Bu şartlar yerine gelmediğinde ise, ceza ve ödüllerin yarardan çok zarar getirdiğini, dahası yeni sorunlara yol açtığını söylüyor.

Cezanın ve ödülün etkili olması için gereken şartları tek tek saymış. İleride gelecek. Ama bana sorarsanız bu şartlardan da önemli bir şart var ki bu konunun merkezi bence.

Bu şart, ceza veya ödülü veren yetişkinin amacıyla ilgili.

“Denetleyenlerin, çocuğun yararına olmayan sonuçlar seçebilecekleri akıldan çıkarılmamalıdır. Niyetleri iyi olabilir. Büyürken ?bunu senin iyiliğin için yapıyorum?, ya da ?büyüdüğün zaman bana teşekkür edeceksin? sözlerini çok işitmişsinizdir. Anababaların, öğretmenlerin, patronların, diktatörlerin çoğunun güç kullanmalarını bu mantıkla haklı göstermeye çalıştıklarına şahit olmuşumdur?.”

“Öğretmenin dersini bölen ve öğretmesini engelleyerek kendisini kızdıran öğrencisini sınıftan atmaya karar vermesi gibi, denetleyen kişilerin bazen denetledikleri kişiden çok kendi yararlarına olabilecek sonuçlar seçme olasılıkları da vardır. Bu kişilerin aslında kendi gereksinimlerini karşılayacak şeyler yaparak, denetledikleri kişiye yardım ettiklerini düşünerek kendilerini aldattıkları da olur çoğu zaman.”

Kitaptaki bu cümlelerden çıkardığım ve yukarıda çok önemli dediğim şart, ceza ve ödül verirken yetişkinin kendisinin değil çocuğun yararına olan sonuçlar için uğraşması. Birincil amacımız, gerçekten çocuğa bir şey öğretmek ya da bir şeyleri anlamasını, fark etmesini sağlamak gibi onun yararına olan sonuçları elde etmek olmalı.

Maalesef çoğu ebeveyn gibi biz de, kendi istediğimiz sonucu, çocuk için ve diğer herkes için en yararlı en uygun sonuçmuş gibi algılıyoruz. Ve o sonuca ulaşmak için uygun gördüğümüz cezayı ya da ödülü rahatlıkla verebiliyoruz.

Misafirlikte çocuğun biraz usluca oturması, isteklere karşı gelmemesi, itiraz etmemesi, bizim istediğimiz bazı şeyleri yemesi gibi bir çok sonucu elde etmek için çocuğu tehdit edebiliyor ya da ödül vaad edebiliyoruz. Halbuki az düşünsek bu sonuçların çocuğa öyle hatırı sayılır faydalar sağlamadığını, pek bir şey de öğretmediğini anlayacağız. Cezaları ve ödülleri daha çok kendi isteklerimiz ve hayallerimiz için verdiğimizi de.

Burada geri dönüp yazdıklarımı şöyle bir okudum da, son kısımlar çocuk eğitimi deyince ne kast ederiz onu düşündürdü bana. Kimimiz çocuğumuzun hayal ettiğimiz davranışları kazanması, istediğimiz ideal şekle ve psikolojiye girmesi için üzerinde uygulayabileceğimiz bilumum yöntem ve teknikleri kast ediyoruz sanırım çocuk eğitimi derken. Bir kısmımız da duygularıyla, karakteriyle, kendine has ince özellikleriyle, yaratılmış herkesten farklı olan çocuğumuzun, mutlu ve sorunsuz yaşayabilmesi için gereken kural ve davranışları ona öğretme yollarını kast ediyoruz.

Bu iki tanım arasındaki en önemli farkı siz bulun. Ya da farklılığa sebep olan faktörü. Bu farkı bulunca emin olun, çocuğun yararına olan şeyleri amaç edinebilmek daha kolay olacak. İnşallah hepimiz için. Burada kalalım, siz farkı bula durun. Kitap notlarına tam doğum öncesi tekrar başlamış oldum. Şimdi başlamazsam doğumdan sonra başlamak çok uzar, başlamışken devam etmek de kolay olur diye düşündüm galiba biraz da. Bakalım, inşallah öyle olur. Dualarınıza muhtaç bir hamile…

* Alıntılar ‘Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi?’ isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık

Bunlar da hoşunuza gidebilir...