Geçtiğimiz Pazar günü, öğlen saat 12’ye doğru evden çıktık. Büyük çocukları tiyatroya bıraktık. O sırada eşimle karşıdaki pastanede kahve içtik, miniğimiz Zeynep de(2 yaş) yanımızda. 12:45de çocukları tiyatrodan aldık arabamıza bindik.
Yakında bir dijital markete uğrayacağız, bilgisayarın faresi bozulmuş yenisini alacağız. Oradan da kermese gideriz diye konuştuk. Mantısından dönerine, böreğinden pastasına her bir şeyin bulunduğu (hatta giyim, halı,mefruşat) devasa bir kermesten öğlen yemeğini halledeceğiz.
Eşim dijital marketin tam önüne park etti. Hemen girip alıver biz Zeyneple inmeyelim dedim.
Daha kermese gideceğimizi, Zeynep’in uykusunun geldiğini, evde uyutmak isteğidimi, acele etmemiz gerektiğini söyledim..
Diğer çocuklar da babalarıyla gitmek istedi iyi gidin. Saat tam 12:58.
İçeri girip birşey alıp çıkmak 1 dakikalık iş, olmadı bir kaç tane arasından seçilip alınacaksa 2-3, taş çatlasa 5 dakika.
15 dakika oldu gelen yok, artık aradım tamam tamam geliyoruzlar… 5 dakika daha geçti yine gelen yok. Tekrar aradım, geldik geldikler… Hani gelmediniz…
Sonunda göründüler. Saat 13:20 yi geçmişti. Başladım söylenmeye. Bu kadar uzun duracağınızı bilseydim ben de gelirdim. Zeynep yata yata iyice uykusu geldi. Bir an önce eve varalım da evde uyutayım istiyordum fakat burada ağaç oldum şeklinde.
O kadar süre ne yaptınız içeride gerçekten çok merak ediyorum diyerek açıklama istedim.
Eşimin canı dizüstü bilgisayarlara başka şeylere bakmak falan istemiş.
Ve sanırım benim ona Zeynep’in uykusunun ne kadar önemli olduğunu anlatabilmem için 1 kere söylemem yeterli değilmiş. Hatta 1 kere söylemek, söylemek bile değilmiş, duyulmuyormuş anlaşılmıyormuş. Bir konunun öneminin kavratılması için 10 kez filan gergin şekilde söylenmesi gerekiyormuş. Tabi bunlar benim tespitlerim.
Ona göre ben durumu abartıyormuşum. Oysa benim istediğim sadece eve Zeynep uyumadan varmak gibi basit birşeydi. Ve eşimin eskiden beri uyku konusuna dikkat etmeyişlerini de hatırlayınca tepkim biraz daha ciddi oldu. Geçmişin birikmişleri de yansıdı.
Sonra tabi biz yola çıkınca çocuk uyudu. Uyanırsa deli gibi ağlayacağı için arabadan inmedik, yemekleri kermeste yiyemedik, fakat orada yine yarım saat kaybettik hazırlanıp paket yapılmasını bekledik. Çocuklarınkiler önce halloldu arabada yediler.
Eve koşar adım Zeynep kucağımda girdim ve uykusu açılmasın diye hemen emzirmeye giriştim. Fakat uykusunun derin yerini geçmiş olduğundan yarım saat emmesine rağmen uyumadı.
Odadan çıktım saat 15’e yaklaşmış. Burnumdan solur bir vaziyette soğumuş yemeğimi yalnız başıma yedim. Eşim tabi soğumasın diye beni beklememiş.
Bir 20 dakika gecikme yüzünden tüm planlar ve ben alt üst olduk. Hep beraber birşeyler yapma niyetindeyken, çocuklar ayrı eşim ayrı ben ayrı yemek yemiş olduk kös kös.
İlerleyen saatlerde anladık ki alt üst olmanın a’lasını Zeynep yaşamış. Saat 18’e doğru kucağımdayken gözleri kaymaya ve aynı zamanda gözlerinden yaş gelmeye başladı. Kolları ve kafası düştü. Ben çığlık attım Aman Allahım çocuğa birşey oluyor galiba diye hopladım. Yanaklarına hafifçe vurdum, hemen yüzünü yıkadım. Baktım açıldı. Resmen ömrümüzden ömür gitti, beyniyle alakalı birşey olma ihtimalini düşündük. Bir yandan da uykusunun varlığına veriyoruz amma velakin çocuğun harab olmuş hali öyle ileri ki, korkmaktan kendimizi alamıyoruz. (Sonraki günler olmadı, anladık ki uykusuzluktanmış)
Erkenden uyutmak istemiyorum o zaman da öğlen uykusu gibi uyuyup gece 24’te büyük bir oyun isteğiyle diriliyor.
Akşama kadar kepaze şekilde çocuğun peşinden koşturup eğlemeye çalıştık. Hatta yemeğini buz gibi soğukta balkonda yedirdim, başka türlü imkanı yok sakin durmuyor her zaman mülayim ve sevimli yavrucağız.
Kafasının düşmesi ve gözlerinin kapanması halini bir kaç kez daha yaşadıktan sonra 20:00 civarında uyudu ve minicik bebe bu eziyetten kurtulduğu için esaslı bir şükr ettim. Hatta ağlayasım geldi şükürden.
Nitekim benim abartmadığım ortaya çıktı. Çocuğun uykusu mevzu bahis olduğunda o 20 dakikanın 20 dakika olarak kalmadığını gördük. Domino taşları gibi bir sonraki saati ve saatleri etkiledi.
Anneliğimi en çok kolaylaştıran ve sevmemi sağlayan şey nedir diye sorsanız en başta düzen, ikinci şey düzen, üçünsüsü de düzen. Yani zaman planı yapmak. Düzensizliği dahi bir düzen içinde planlamaya uğraşırım.
Bu anlayışı da düzene bayıldığım için değil, yaşadığım acı tecrübeler sonunda edindim.
Mesela, bir gün öğlen dışarıda olacaksam, çocuk saatinde uyuyamayacaksa bile en geç 15 gibi yatmalı, arabada bile olsa bir süre uyumalı, fakat fazla uyumamalı derim gece uykusu geç vakte kalmasın diye. Veya mümkünse Zeynep’i gitmeden önce 12-14 arası evde uyutup 15 gibi gitmeye çalışıyorum.
Eve akşam misafirim geldiğinde dahi, kusura bakmayın 15 dakika odaya girip şu çocuğu uyutmam lazım yoksa şöyle şöyle sonuçları oluyor diye açıklama yapıp vaktinde uyutmaya gayret ediyorum. Büyükler 3-4 yaşlarındayken akşam 20:30 da yatıyorlardı.
Fakat ne yazık ki, bir çocuğun uykusu için yalnız bırakılmayı inanılmaz bir kabalık olarak görecek insanlar çok. Ve böyle olduğundan bazen bir akşam misafirin yanında çocuğu uyutamadığım için sonraki 2 günümüzün uyku ve yaşama düzeninin alt üst olduğu olabiliyor.
Böyle zamanlarda içimden sitemler geçiriyorum. Başka insanlara ya da eşime. Uykusu
Neden bir çocuğun uyku saatinin bu kadar önemli olduğu anlaşılmaz? Anlaşılması için bunca savaş verilmesi gerekir?
Koskoca yetişkin insanlar dahi, uykuyu alamayınca ya da uykusu gelip yatamayınca, o biçim gergin ve huzursuz oluyorlarsa..
Neden aman canım çok da üzerinde durmamak lazım, uykusu gelen uyur şeklinde ahkam kesiliyor? Çocuk uyumayınca huysuzluğuyla uğraşacak olan sen değilsin tabi.
Bir çocuğun yetişkin gibi uykuya kendisinin gidip yatamayacağı, bunu annenin düşünmesi gerektiği ve uyutmak diye bir tabirin bu yüzden türediği düşünülmüyor?
Sanki çocuk uyumak istemiyor uykuya hiç ihtiyacı yok da, anne çocuğu uyutmayla kafayı bozmuş gibi saçma bir algıya sahip olanlar bile neden var? Üstelik bunlar da çoluk çocuk büyütmüş insanlar.
Neden uykusuz çocuk eşittir mutsuz ve yorgun anne, o da eşittir mutsuz aile mutsuz baba şeklindeki aşırı basit denklem anlaşılmıyor?
Bir çocuğun uykusunun bu kadar çok şeyi etkileyebileceği neden kabul edilmek istenmiyor?
Anlayamıyorum.