Apartman hayatının uzun bir listede sıralayabileceğimiz dezavantajları var belki; benim gözümde en önemlilerinden biri de insanın toprakla ve doğayla etkileşiminin kesilmesi. Muhatap olduğunuz şeyler, duvarlar, fayanslar, laminat parkeler, ahşap dolaplar vs. Büyümeyen gelişmeyen üstelik kullanıldıkça eskiyen ve daha iyiye doğru değil yıpranmaya yüz tutan, insan ruhunun canını sıkan şeyler bunlar.
Sert ve katı maddelerle olan bu yüzyüze ve iç içe garip hayatımızda canlı çiçekler ruhun nefes alma pencereleri gibi geliyor bana. Büyüyüp gelişen hep yenilenmeye ve güzelleşmeye doğru giden, ve bahar gelince açan üstelik son yapılan bilimsel deneylerle duyguları olduğu tespit edilen canlılar çiçekler.
Ev hanımlarının yaşadıkları berbat iç sıkıntısının bir ilacının da canlı çiçeklerle ilgilenmek olduğuna kalıbımı basarım desem çok mu iddialı olur bilmiyorum ama bu ilacı hep kullanıyorum ve deneyimi hep yaşıyorum. 4-5 gün önce çiçeklerin toprağını değiştirdiğimden beri kendimi bütün sıkıntılarımı ve dertlerimi birisiyle paylaşmış uzun uzun anlatmış gibi hissediyorum.
Bahçeli ev sahibi olmanın çok az insana nasip olduğu şehir hayatında toprakla haşır neşir olmanın en kolay yolu çiçek yetiştirmek. Pislik oluyor uğraşamam diye düşünenleri anlamaksa güç.
Bitkilerin yıllar geçtikçe yaşlanan değil yenilenen büyüyen ve çiçek açan bitkiler olmaları için toprağını her sene baharda değiştiririm. Ve bu değişimden sonra çiçeklerim tam bir büyüme gelişme patlaması yaşar. En başta görüntü olarak aynı hanımeline benzeyen ve bal damlatan çiçekleriyle peygamber kılıcı açar, sonra beyaz renkli gündüz kokan akşam kokmayan çiçeğiyle kobra çiçeği gelir ve diğerleri..
İlgilenenlere toprağın nasıl değiştirildiğini bir nebze anlatayım. Bugünlerde tüm marketlerde indirimli fiyatlarla çiçek toprağı satılıyor.
Toprak değiştirmeyi Şubat’ın 2. yarısından itibaren yapabilirsiniz. Nisanın en sonuna kalmamak iyi olur, sıcaklar başlamadan 1 ay içinde köklerin yeni toprağa tutunması gerek.
Yazının en başındaki resimde saksıdan çıkardığım çiçeği görüyorsunuz. Döndüre döndüre, sağa sola sallaya sallaya çıkarıyorsunuz. (Kökler saksının şeklini almış ve dibine kadar sarmış, bu durumdaki bir çiçeğin toprağını değiştirirken saksıyı da büyültmek gerekiyor)
2. aşamada köklerin rahatlaması ve hava alması için aralardaki toprağı kesici olmayan bir aletle yavaş yavaş kazıyoruz ve rahatlatıyoruz:
Her çiçeğin kökü farklıdır, kimisi soğan şeklinde kimisi havuç gibi, kimisi de bu çiçekteki gibi ipli ipli. Hepsinde önemli olan özellikle büyük parçaları zedelememeden etrafındaki toprağı ayırmak.
Gördüğünüz gibi topraklar neredeyse bitti, 3. aşamadada saksının dibine biraz toprak koyup kökleri üstüne yerleştiriyorsunuz:
Daha sonra köklerin üstüne toprak koyuyorsunuz toprağı bastırıp tekrar koyuyorsunuz sağlamlaşana kadar. Sararmış, kurumuş, cılız yaprakların hepsini acımadan koparın bir de bu esnada.
O sırada fotoğraf makinasının pilleri bittiği için daha sonrasını fotğraflayamadım ama en son hali de bu:
Çoğu resimdekinden daha büyük ve en büyüğü ağaç gibi olan palmiye tipi bir çiçek de dahil 7-8 tane çiçeğin toprağını değiştirmek ve balkonu toparlamak 3 saatimi aldı. 60 litre toprak kullandım. Eski toprakları da topraklı bir alana boşaltıyoruz her sene.
Toprak almak taşımak derdiyle uğraşmak istemezseniz, çiçeğin kökünü havalandırıp aynı toprağı da kullanabilirsiniz belki içine gübre karıştırarak. Ya da az bir yeni toprak alıp en üstüne eklersiniz.
Kendinizi ve evinizi, sürekli büyüyen ve açan çiçekleriyle bize gülümseyen bitkilerden mahrum etmeyin diyerek bitirelim efendim.