Sevgili busra, benim 4 yasindaki kizim, herhangi bir nedenden dolayi agladiginda , hemen anne sen beni sevmiyorsun beni opmuyorsun bana sarilmiyorsun diyerek agliyor.kendimden ve kizima karsi olan davranislarimdan ufak bi suphem olsa evet hakli dicem. ama somut olarak onu sik sik sevdigimi soyluyorum sariliyorum, birebir oyunlar oynuyoruz. acaba kizim, benim en zayif noktami kesfetmis ve bunun icin beni uzmek amacli kasitli olarak boyle soyluyor olabilirmi? 4 aylik kiz kardesi var. onunla olmaktan onun varligindan cok mutlu oldugunu soyluyor, asla zarar vermiyor. babasi ve bende, on planda kendisini tutarak bebegi 2. plana aliyoruz. yani kendisi icin, bebekten oncesi ve sonrasi gibi koklu degisimler yok… onceligimiz kendisi… tum bunlara ragmen neden aglarken bu sekilde soyluyor anlayamiyorum.. birde, kizimin yemek problemi var. acikinca nasil olsa yer diye , bi donem, israr etmedim , fakat nafile gun icinde abur cubur yeme aliskanligi olmamasina ragmen gun boyu hic bir sey yemeyip ertesi gunde boyle devam etti. bu sekilde bi sonuca varamayinca , son 1 haftadir zorla yediriyorum, aglata aglata yani… bu durumun cok cok yanlis oldugunu bilsemde yapacak baska bi carem kalmadi , her yolu denedim, dr.a goturdum, israr etmeyin yer dedi. dun aksam , bir resim cizmis babasiyla bana gosterdi, bu bizim ailemiz dedi.
bu babaam, bu kardesiiim, bu anneeem , buda ben dedi.
resimde herkes guluyor fakat kendisini sinirli cizmis. herkes guluyor ama, ben sinirliyim dedi. merakla neden dedik, cunku annem bana hep yemek ye yemek ye diyor dedi…
cok icime oturdu bu… caresizim yardimci olursaniz mutesekkir kalicam…saygiyla…
Beni sevmiyorsun diyen çocuk sizin zayıf noktanızı da keşf etmiş olabilir ya da gerçekten öyle hissediyor olabilir. Benim oğlum da kızıp bağırdığım zaman “sen beni sevmiyor musun” diyor bazen, çocuklar öyle hissediyor olabilir. “Hayır oğlum ben seni çok seviyorum sadece şu andaki davranışına kızdım” diyorum. Ama kızmadan daha farklı bir biçimde söylemeliydim sanırım diyorum.
Çocuğun “beni sevmiyorsun” cümlesine karşı çok duyarlı olduğumuzu göstermeden, “ben seni seviyorum yavrum, sadece buradaki davranışın beni rahatsız etti” gibi birşey söylemek çoğu kez yeterli olur, bizde yeterli oldu ve oğlum bu cümleyi söylemeyi alışkanlık haline getirmedi. Çocuk o an sevilmediğini hissettiği için, sevildiğini duymak teskin ediyor olabilir.
Yemek konusunda yine aynı şeyi söyleyeceğim, zorlamak her şeyi daha da kötüye götürüyor.. Çocuk bir hafta boyunca zorlamayla yemiş karnı doymuşsa da, bu durumda hem anne hem çocuk zarar görmüş oluyor.
Sizin durumunuzda, sorun çocuğun hiçbir şey yememesi mi (biraz öyle gibi görünüyor ama tam anlamayadım), yoksa sizin istediğiniz şeyleri yememesi mi bilemiyorum. Sorun sizin istediğiniz şeyleri yememesi ise; mesela anne mercimek çorbası yesin istiyordur ki bu haklı bir istek.. Bu durum zaman içinde bazı yemekleri çocuğa sevdirmeye çalışmanızla aşılabilir. Sevdirmek için farklı şekillerde sunmak, özendirmek, yemek zamanını eğlence zamanı hale getirmek önemli. Başka yazılarda bu konulara değinmiştim, tariflerde de değiniyorum yeri geldikçe.
Ama sorun çocuğun herşeyi reddetmesi, hiçbirşey yememesi ise bu daha farklı bir durum. Çocuk kaç gün yememiş tam belirtmemişsiniz ama ertesi gün de yemeyince çaresizlik duygusu yaşamışsınız sanırım. Çocuklar abur cubur yemese de 2-3 gün acıkmayabiliyor. Açlığa dayanıklılık konusunda yetişkinlerden daha güçlüler. Bir de anneyle çatışma durumunda iseler inatla 3-4 gün yemeyebiliyorlar. Ama bu 3-4 günlük dönemi atlatabilir, çocuğa karşı zorlamayan tutumunuzu devam ettirirseniz çocuk kendi iştahıyla yemeye mutlaka başlayacaktır. Hiç kimse açlığa uzun süre dayanamaz.
Bu 3-4 günlük dönemde, çocuğun kendi kendine yiyebileceği doyurucu şeyleri masa üzeri gibi kolayca alabileceği yerde bırakın. Neyi seviyorsa artık, kek, poğaça, köfte gibi. Yediği zaman da aşırı ilgi göstermeden, gülümseyerek acıktın demek afiyet olsun canım kızım filan deyin geçin.
Çocukla aranızdaki gerilim bitince, yavaş yavaş sofra ve yemeklerle ilgili, zorlayıcı olmayan ama çocuğa herşey bir düzen dahilinde işliyor diye düşündürtüp ben de düzene uyup bir parçası olmalıyım isteği verecek, güven ve neşe hissi verecek uygulamalar geliştirebilirsiniz. Bizim uygulamalarımızı aşağıda yazdım.
Yemek olayı bir düzen dahilinde anlamlı işliyor uygulamalarımızdan bazıları:
– Şimdi yemek zamanı diye çağırmak. Uyku zamanı ve oyun zamanı diye de ilan ediyoruz bazen kendi kendimize. Tabi yemek zamanı çocukların en çok acıktığı zaman olarak ayarlanıyor, çocuklar acıkmadıysa yemek zamanı diye bağırmanın da bir anlamı yok. Zamanını belirlemek, yemek zamanı yemek işi için ayrılmış süredir, o zamanda yapılacak bitecek anlamını yerleştiriyor çocukta.
– Karnımızın doyması önemlidir bilinci için mesajlar veriyoruz.. Çocuklar yemekten önce bir şekilde başka bir şeyler yedikleri için sofrada yemek yemiyorlarsa, az önce yemiştiniz o sizi doyurmuş demek ki peki gidebilirsiniz diyorum. (Mesaj: benim için karnınızın tok olması önemli)
Bazen de aslında aç olduğu halde tabağının yarısında nazlanma ve yavaş yemeye başlıyor. Oğlum tabağındaki yemeği bitirmen benim için önemli, karnının tok olduğunu bilince kendimi rahat hissediyorum. Sen de karnın doymuş olursa daha mutlu oluyorsun vs diyorum. (Mesaj yine: karnımızın doyması önemlidir.) Bu şekilde tabağı bitirmesi gerektiğini de söylemiş oluyorum. Bazen çok nazlanırsa peki ben yedireyim diyorum ve tabakta kalan son kısmı yediriyorum. (5 yaşa kadar ara sıra bizim yardımımız gerekebilir ama çocuklar yemeği kendi elleriyle yerlerse iştahları gelişir.)
– Ödül yöntemi. Ödül yöntemini çok kullanmamaya çalışıyorum, aşırıya kaçılırsa onun da zararları var. Ara sıra şu yemeği bitirirseniz size sürprizim var diyorum ve evde zaten var olan zaten yiyecekleri çikolata şeker gibi şeyler varsa veriyorum. Bu sayede çikolata ve şekerin hep yemekten sonra yeneceği gibi kabulleri de oluşuyor.
– Yemesek bile bir tadına bakma uygulaması. Bunu kızım anlamadığı için uygulamıyor, ya da anlamak istemiyor. Bu uygulamamız biraz eğlencesiz kaldı, yeni yemekleri sevmelerine sebep olmuyor. Video bölümüne eklediğim haftanın bir günü yemeklere oy verme günü uygulamasını yapacaktık, hala yapmadık. Onu da uygularsak daha renkli ve olumlu sonuçlar getiren bir uygulama olur herhalde.
– Yemeklere iğrenç denmeyecek uygulamamız var. Koyunlar çizgi filmindeki “iyy iğrenç” repliğinden etkilenip her şeye iğrenç diyorlardı bir ara. Ben sizin beğenmeniz ve yemeniz için bunları hazırlıyorum, iğrenç dediğiniz zaman kendimi çok kötü hissediyorum diyorum. Bu hiç güzel değil de denmeyecek, sadece “ben şimdi bunu yemek istemiyorum” demeye izin var dedik. Bu şekilde yemekleri kötü sınıflandırmaları önlenmiş oluyor.
Bizim adına kural demek istemediğim bu tür uygulamalarımız var. Anneler kendi ruh durumları ve çocuklarının yapılarına uygun olarak, yemek zamanını kolaylaştıracak bu tür rutin uygulamalar keşf edebilir, bildiklerini geliştirebilirler.
Bir de çevre ve insanlardan etkilenmek anneleri çok yıpratıyor. Aslında oğlumun yemek yemesinden gayet memnun olduğum halde, bayram tatili için k.valideme gittiğimizde çocuk çok az yiyor laflarından epey etkilendim ve dönünce 2-3 hafta kendime gelemedim, çocuğu biraz da zorladım sanırım. Çocuğun orada evdekine nisbeten az yemesinin sebebi de, hadi ye oğlum ye oğlum telkinleriydi galiba, çocuk bunaldı.
Hakim kültürdeki yeme miktarı kabullerini boş vermek lazım, yetişkin bir insan için en sağlıklı olan günde 2 defa ve az yemek olduğu halde; hastalıklara sebep olan başlıca şey çok yemek olduğu halde; sık sık yiyin, günde 6-7 kere yiyin tavsiyeleri uzmanların ağzında kol geziyor nedense. Ya da günde 3 öğün doğru düzgün yiyin, aralarda da atıştırın diyor. Biraz da insanlardan olumsuz tepki almamak için galiba, hiçbir uzman azıcık aç kalın demiyor.
Çocuklara da aslında çok az miktar bir yemek yettiği halde, çevreden ve kültürden etkilenerek zorluyoruz malesef.
Açlık aslında sağlığa zararlı bir şey değil. Açlık yetişkinlerde de çocuklarda da, sindirimi kolaylaştırıcı, toksinleri atıcı, vücuda dinçlik ve tene güzellik katıcı bir özelliği olan, eskiden tedavi olarak uygulanan bir şey.. Çok ağır hastalarda (kanser hastaları, şeker hastaları) eskiden beri toksinlerin atılması için uzun süreli açlık tedavileri uygulanırmış. Bu tedavi yöntemleri günümüzde de duyulmaya başlandı. Rahim kanserine yakalanan ve kendisi için pek umut kalmadığı halde, 10 günlük açlık tadavileri ile şifa bulan ve ardından bir çocuk doğuran bir hanım ile tanışmıştım. Bir gün açlık konusunda da birşeyler yazacağım.
Sözün özü, açlığı ve aç kalmayı öcü gibi gösteren popüler kültürün etkisinden kurtulursak, çocuklarımıza doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmamız da çok daha mümkün olacaktır diye düşünüyorum.
Umarım yazdıklarım yardımcı olur, hepimize kolay gelsin.
Ayrıca sitede arama yaparak bu konudaki diğer yazılardan da faydalanabilirsiniz.
Sevgilerle.