İlk 2 çocuğuma emzirmeyi bıraktırırken ‘hadi bu kadar olsun nasıl olsa bir dahaki çocukta da emzireceğim’ diyerek kendimi teselli etmek gibi bir hata yapmıştım. Daha doğrusu ‘yapmışım’, hata olduğunu ancak idrak ediyorum.
Nasıl olsa başka çocuk da düşünüyorduk emzirme hevesimi biraz da onlarda alırım diyerek bazı mecburi sebeplerden her ikisini de 18 aylıkken ayırmıştım.
Fakat 2-3 hafta önce 26 aylık Elif Zeynep’i memeden ayırırken eskiden yaptığım yanlışın cezasını çektim. Çünkü bu sefer o büyük teselliden mahrumdum.
Çünkü 3 çocuğun dertleriyle uğraşırken dördüncü bir çocuk sahibi olmak uzak ve meçhuldü. Bu demekti ki, bu üçüncü bebeğimle yaşadığım, benim son emzirişimdi. Bir daha asla, o uçmak gibi duyguyu yaşayamayacaktım.
Kendi şefkatini çocuğa fışkırtmak gibi, onu besleyen sıvıyla beraber sanki muhabbetinin de senden ona sıcacık akması gibi bu duyguya sonsuza kadar elveda mı diyordum?
Ama ama ama..
Bir türlü kabul edemedim.
Ayrılma zamanı çoktan geldiği halde bu duygularım yüzünden bir türlü karar veremedim.
Hadi tamam bugün başlıyoruz dediğim onlarca günüm hiç bir adım atmadan geçti.
Sizlerin de desteğiyle bir gün zar zor karar verdikten sonra limon sürdüm. Çocuk öyle hazırmış ki dünden hazırmış, bir kere ağzına alıp ekşi olduğunu görünce hep ekşi ekşi dedi.
Birden ayrılmak ona da bana da zor gelmesin diye sadece uyuturken emzirmeye devam ettim.
Git gelli, içlenmeli şekilde geçen, kopuştan önceki incelme dönemini de uzun uzun yaşadıktan sonra, artık bir gün bu iş artık bitmeli yoksa daha çok acı çekeceğim ve belki çocuğun da kafası karışacak diye düşünerek cesaretimi topladım.
Uyutmadan önce şöyle dedim Zeynep’e:
‘Artık Zeynep büyüdü, memeye ihtiyacı kalmadı. Zaten annenin memesi de çok ekşimiş’
Çocuk hemen ekşi tabi biliyorum artık anne sen kasma kendini dercesine ekşi ekşi dedi.
Bazen sarılarak uyuduk, bazen bana sarılmadan ayısını, ineğini isteyip onlara sarılarak uyudu.
Onun açısından bakarsak tereyağından kıl çeker gibi, benim açımdan bakarsak aradaki bir bağlantının kesilmesi gibi.
Emzirmeyi bırakınca uyumaya nasıl alıştığına dair detayları merak edenleriniz var biliyorum. Uykunun ne olduğunu öğretmiş olmam sayesinde sanırım çok kolay adapte oldu emmeden uyumaya. Belki bir gün değinirim.
Şu an elinden şekeri alınmış çocuk gibi ayrılığı kabullenmeye çalışıyorum.
Hala ağladığında çıkarıp veresim var, son bir kez daha diyerek. Ama tabi yapmıyorum öyle bir şey.
Belki dünyadaki her zevk ve lezzetin en ileri ve gelişmiş halinin bulunduğu bakî hayatta bir daha yaşatılır bu duygu diyorum.
Ahirete inanan bir insan için, hiç kimseden ve hiç bir lezzetten ilelebet ve hakiki bir ayrılık yok neticede.
Gören de çok büyük acı yaşamışım sanır ama ne yapayım işte, kalp bu..
Öyle hissetmeyeceksin demekle durmuyor, durulmuyor.