Dün öğlen yemeğinde Hay Sağlık Merkezi’nde Ender Saraç‘ın ve SMA bebek mamasının davetlisi olarak bulunduk arkadaşım Elifayşe ile. Çok hoş bir bahçe ortamında önce kısa bir sohbet, sonra oldukça sağlıklı bir menü ile ılık bahar rüzgarı tadında bir kaç saat geçirdik.
Böyle anne davetlerine çoğunlukla katılamam ama bunu kaçırmak istemedim, Ender beyin anlattıklarından öyle etkilendim ki iyi ki gitmişim dedim sonra.
Kendi yorumlarımı az tutarak Ender Saraç’ın söylediği şekliyle not etmeye çalıştığım, önemli bulduğum cümlelerini aktarmak istiyorum. Çocukların Sağlıklı Beslenmesi Ve Obezite hakkında söyledikleri:
– Amerika’da obezite ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum. Çocuklar berbat durumda obeziteden dolayı. Obezitenin en önemli sebebi annenin hamilelikteki beslenmesi. Beyaz un ve beyaz şekerle beslenmesi.
– Çocukların pırasa, ıspanak gibi sebzeleri yememesinin en önemli nedeni, 0-2 yaşta herşeye şeker katılması. Tat reseptörleri 2 yaştan sonra değişmez, 0-2 yaşta şekerli tatlara alışınca şekersiz yemekleri kötü buluyorlar. (Tam not etmemişim ama çoğumuz sebzeleri 30’lu yaşlardan sonra sevmeye başlarız, tat reseptörleri bu yaşlarda değişir gibi birşey de söyledi. )
– 2 yaştan sonra çocukların yağ hücreleri sayısı artmaz. 2 yaşa kadar yağlı, patates kızartması gibi, beyaz un ve beyaz şekerli gıdalarla beslenirse yağ hücreleri fazla oluyor.
– Çocuğunuzu 0-2 yaş arasında sürekli beyaz un, beyaz şekerle, meşrubatla beslemek kusura bakmayın şu demektir:
Sevgili çocuğum seni seviyor gibi görünüyorum ama aslında hiç sevmiyorum. Bir an önce hasta olmanı, zayıf düşmeni bağırsaklarının bozulmasını istiyorum demektir (Evet aynen böyle söyledi)
– Gıdaların içine beyaz şeker eklenmediği sürece çocuğun bağırsak florası sağlıklı olur.
– Bizde çocuk tombul olursa sağlıklı görülüyor, halbuki bebeğin boyunun uzun olmasına dikkat etmek lazım. Bebeğinizin kilo değil boy persantilinin yüksek olmasını önemseyin. (Anneler hep, kilo almıyor boya gidiyor bizimki diye üzülürler ya, aslında büyümenin ve beslenmenin göstergesi tombişlik değil boymuş.)
– Beyaz un ve beyaz şeker, neredeyse alkol ve sigara kadar sağlığa zararlı.
Eh tabi ben de tatlı yiyemeyen, baklavadan içi yanan biri olarak zevkle not ettim. Şöyle bir mesaj da verdi, ki bana göre çok önemliydi:
Biz hayatın keyif ve lezzetlerini bırakın demiyoruz, katı tutumlarla asla ağzınıza koymayın demiyoruz. Kola da meşrubat da ara sıra ya da davette içersiniz olabilir. Bunları sürekli ve sık sık tüketmenin zararlarından ve sizi hasta edeceğinden bahs ediyoruz.
…………………………………………………………………………
Ender Saraç’ın, Anne Sütü ve organizasyonu düzenleyen SMA (Esema diye okunuyor neden bilmem) Bebek Maması Markasını Neden Desteklediği konusundaki cümleleri ise şöyle:
– Anne sütü, Allah’ın en büyük mucizesidir. Taklidini bile yapmaya imkan yok. Yediğimiz değişik çeşitli gıdalardan mucizevi bir süt yapılır.
– Anne ile bebek arasında sanki bluetooth vardır, mesela bebek ishal olduğunda anne sütü de ona göre değişir. Annenin ruh halinden de etkilenir süt, hatta bana göre anne sütü babanın ruh halinden bile etkilenir.
– Bebekler için en mükemmel gıda anne sütüdür. Ama yediğimiz besinlerin sağlıksız olması, çalışma koşulları gibi nedenler yüzünden annelerin sütleri eskisi gibi foşur foşur akmayabiliyor ve bebeğin ek mamaya ihtiyacı olabiliyor. (Ben bebekte ciddi bir büyüme geriliği yoksa, doymuyor gibi görünse de özellikle ilk 6 ayda mamaya geçilmeden anne sütünde inat etmek gerektiğini düşünüyorum. Anne sütünün bir damlasının gıda değeri ve şifası, mamanın bir bir biberonuyla boy ölçüşemez. Bizim Türk insanının bebek doymuyor kaygımızın doğruluğunu ölçebileceğimiz bir labaratuar olsa, çoğunlukla mamaya gerek yok anne sütüne devam sonuçları çıkardı herhalde 🙂 Ama tabi sütü hiç gelmeyenler de var o başka. Ender Bey’in kast ettiği de anne sütünün ciddi olarak az olması herhalde diye düşünüyorum.)
– SMA bebek mamasını, içinde şeker olmadığı için, doğala en yakın olduğu için destekliyorum. Anne sütü tatlı değildir, çok hafif tuzlu gibidir ama bebekler bayılır. Tadına bakın kendiniz de. Ne bebek mamalarına ne de ek gıdalara şeker katmaya gerek yok. (SMA’da şeker olmadığı için tadı biraz farklıymış galiba diğerlerine göre. Ben anne sütümün tadına bakmıştım, iğrenç bulmuştum. Demek ki bebek mamalarının tadına bakarak bebeğe vermeden önce değerlendirme yaparsak, fazla şekerli ve tatlı olanı ideal buluyoruz ve bu yanlış.)
– Bebeğin büyümek için şekere ihtiyacı yoktur, proteine ihtiyacı vardır. WHEY proteinde (süt proteini) % 65 oranına çıkabilmiş SMA markası, o yüzden destekliyorum. (Anne sütü proteinindeki whey oranı %50-80 arasıymış)
Şekerli mamaya alışmış bir bebek, SMA’ya alışmakta zorluk çeker mi diye sordu birisi. Ender Bey de “Bu annenin sabrıyla ilgili” dedi. “Başta reddebilir ama açlıkla alınca alışır” gibi birşeyler söyledi.
Evet, büyük oranda sohbeti aktardım size. Mama markası reklamı yapmış gibi oluyoruz ama bunlar konuşuldu işte. Hem diğer alternatiflere göre daha iyi şekersiz bir mamaysa tavsiye etmek de kötü birşey değil. Mama kullanıyorsanız değerlendirirsiniz. Kullanmıyorsanız kullanın demiyoruz tabiki. Yukarıda yazdığım cümlelerden anlaşıldığı gibi mama kullanımının gerçekten zaruret haline gelmesi, anne sütünün kesilmesi gibi ciddi durumlardır bence.
………………………………………………………..
Aralarda geçen faydalı bilgileri de vereyim:
– Beyaz şeker yerine tatlandırıcı olarak, hurma suyu kullanabilirsiniz. (Artık kekleri hurma suyuyla yapmalıyım!)Marketlerde satılmaya başlandı. Pekmez bal da kullanabilirsiniz. Ama balı 40 derecede ısıtmayın. Bal da mucizevi bir gıdadır ama 40 dereceyi geçerse toksine dönüşür.
– Çocuklar ishal olduğunda keçi boynuzu üzrünleri ishali keser. Keçiboynuzu pekmezi verebilirsiniz.
– Limon gibi C vitamini içeren şeyler demir emilimini arttırır. Lahmacuna limon sıkın diyorum ben o yüzden.
Tam not etmemişim, çocukları beslerken gıdaların içeriğine dikkat etmekle birlikte niyetimizin ve enerjimizin de beslenmede etkili olduğunu söyledi. Sağ elle verin, biberonu sağ elle karıştırın, şifa bulsun niyetiyle verin, besmeleyle verin gibi tavsiyelerde de bulundu Ender Bey.
Sohbetten sonra “çok sağlıklı bir sofra doya doya yeyin mesajıyla” yemeğe geçildi. Menüde görüp en çok merak ettiğim sarı mercimek bozası, beni en çok hüsrana uğratan tat oldu. SMA bebek mamasıyla yapılmış muhallebiyiyse çok sevdim, şekersizdi. Menüden çıkardığım en önemli ders, yağsız omlet de olabiliyormuş oldu.
Elifayşe’ye “Ya bu yemekler tokluk hissi vermiyor” dedim eve gelince. O kadar çeşit yemeğe rağmen bir hafiflik var gibiydi. Ama akşama kadar acıkmayınca, demek ki tokluk hissi varmış diye fikrimi değiştirdim. Benim hissettiğim şey, çok çeşit yeyince midemizde doyma hissi sandığımız “ağırlık” hissini bulamamakmış. Akşama kadar acıkmayınca anladım ki aslında doymuşum ama ağırlık hissetmeden doymuşum. Salatadaki zeytinyağı hariç hiçbirşeyde 1. gr yağ yokmuş.
Güzel gün için ilgililere teşekkürler.