Bizim çocuklar takmışlar kafaya herşeyleri eşit olacakmış. Bardaklara meyve suyu koyunca 1 mm bile farklı olmayacakmış. Bir çikolatayı ya da muzu yarı bölünce ikisine de tıpkı aynı olacakmış falan.
E hadi o gibi pay edilen şeylere bir nebze dikkat ediyoruz da.. Mesela bir aktiviteye başlayacağız makasla kağıt kesme filan var, kardeşim benden önce başlamasın eşit olmuyoruz o zaman filan oluyor. Haydaa başka bir makas daha arıyoruz fellik fellik, ben strart veriyorum ikisi aynı anda başlıyor filan.
Artık iyice bu işin saçmalığına kani olduktan sonra aldım karşıma konuştum.
“Çocuklar, merhametli ve iyi insanlar herkesin eşit olmasını ister. Herkesin eşit olmasını istemek güzel birşey. Biz herkese eşit davranabilmek için elimizden geleni yaparız, herkes böyle yaparsa dünya güzel bir yer olur.
Ama şu bir gerçek ki, bu dünyada hiç kimse eşit olamaz.
Sınıfınızdaki arkadaşlarınızı düşünün herkesin saç rengi aynı mı, boyu aynı mı? Kimisinin saçı kıvırcık kimisinin düz, kimisi mavi gözlü kimisi siyah.”
Bunu anladılar.
Sonra bazı insanların savunduğu “eşitlik: haklarda eşitlik” muhabbetine de değindim.
“İnsanların hakları, yani sahip oldukları şeyler de aynı olamaz. Bu dünyada bazılarının çok parası var, bazılarının az. Bütün çocuklar aynı oyuncağı alabilir mi, alamaz. Bazı kadınlar, başka kadınların aldığı elbiseleri alamaz. Bütün babalar en iyi arabaya sahip olmak ister ama, herkes en güzelini en iyisini alamaz.
Bu şekilde anlattım anladılar. Allah herkese dilediği kadar vermiş, biz çalışırız ve dua ederiz. Bazı çocuklara kötü anne vermiş, bazılarına iyi anne vermiş. Herkese “hikmetiyle” en doğru bulduğunu vermiş.”
Hikmetin ne olduğunu tam açıklamadım ama daha geniş bir zamanda bu konuya değineceğim.
Gerçekten bu dünyada eşitlik beklentisi içinde olmak bana saçma geliyor. Eşitlik diye bir şey olacak olsa, bir hizmetin alımında insanlar sıraya girmez, herkese aynı anda aynı hizmeti vermek mümkün olurdu. Bir şey için sıraya girip beklemek bile, herkesin aynı anda aynı nimete kavuşamayacağının en basit sembolik göstergesi bence.
Sıraya girip beklemek, adalettir olmalıdır. Ama eşitlik değildir.
Bu dünya kurulalı beri bazı diğergam insanlar eşitlik için çırpınmışlar hatta canlarını vermişler. Onların çırpınışları bence kutsaldır, değerlidir ama bu dünyada gerçekleşmeyecek bir hayalin peşinden koşup realiteden uzaklaşmışlar, mesela koministler. İyi bir niyetle herkes eşit haklara sahip olsun isterler ama robot gibi fabrikasyon bir sistemle herkese standart bir eşitlik dağıtmak doğallıktan ne kadar uzaktır herkes anlar.
Burjuvalar istediği keyif sürsün, emekçilerin hakkı yensin demek istemiyorum tabiki.
İslam dininden aldığımız derse göre, bu dünyada hak yememek yedirmemek en büyük görevlerimizden biri. Zalime karşı durmak, mazlumları ve ezilenleri korumak en büyük faziletler arasında sayılmış.
Ama yine İslam dininden aldığımız akaide göre, neden tüm insanlar aynı değil diye düşünüp, isyana girmek, ya da haşa Yaradan’ı adaletsiz görmek de doğru değil.
Bu dünya darül hikmettir, yani hikmet yurdudur. Herkesin aynı imkanlara sahip olmadığı, hiç bir zaman da olamayacağı bir yerdir. İnsanların, Yaradan’ın uygun gördüğü hikmetler için sınandığı bir yerdir.
Ama ahiret, darül kudrettir, yani kudret yurdudur. Herkesin emeğinin karşılığını beklediğinden daha fazla göreceği, dünyada sahip olamadığı şeylere sahip olamadan yaşamasının karşılığının verileceği, unutulmayacağı bir yerdir. Zulmün cezasız kalmayacağı bir yerdir.
Allah’ın eşitlik ve adalet terazisinin, boynuzsuz koyuna baynuzlu koyundan eksik olmasının hakkını verecek kadar hassas olduğuna iman ediyoruz.
Ahirete iman akidesi olmasa, ne çocuklara ne de kendimize bu dünyadaki bir çok olumsuzluğun, farklılığın ne anlama geldiğini anlatamazdık.
Herkese eşit davranmaya çalışmak, kimseyi ezmemek, eşitlik için çalışmak, hakkı yenenin düşkünün yanında olmakla birlikte; gerçek bir eşitliğin bu kısa ve fani dünyada gerçekleşmeyeceğini biliyoruz.
Neyin niye öyle olduğunu bilebilmek, en büyük mutluluk. Herşeyin bir açıklaması anlamı olduğunu bilmek…
Ve mutluyuz.
Elhamdülillahi ala nurul iman.
-Hayatımızı , varlığımızı ve olayları anlamlandıran- iman nuru için Allah’a şükürler olsun.