Siteyi açtığımdan beri bir hastalık dönemi hariç bu kadar uzun süre yeni yazı ekleyemediğim olmamıştı sanırım. Neredeyse 3 hafta olacak. Havaların soğumasıyla çocukların burun akıntıları, öksürükleri, aman hasta olmasınlar telaşı, sonra bayram telaşı, sonra bayram tatili telaşı, tatile git-gel düzen bozuldu düzen kuralım durumu, evdeki misafirler, kış hazırlıkları falan derken 3 hafta geçiverdi.
Mazeretim çok var ama size bitmeyen işlerin ve nasıl yorulduğumun ayrıntılarını tabiki anlatmak istemiyorum. Bugün yani 3 Ekim 2008'de tam 1 yaşında olan kızımın neşeli ruh halinden bahs etmek istiyorum.
Kızım:
– 1 ay önce yürüdü, ağabeyinden görüyor top oynamaya özeniyor, evin bir ucundan diğer ucuna ayağıyla topu götürüyor. Yani resmen futbol oynuyor..
– Ağabeyi çişim var dediğinde bizden önce tuvalete koşuyor. Bunu 9 aylık olduğundan beri yapıyor zaten de, bugünlerde de tuvaletten çıkınca ağabeyine önce kilotunu sonra pantolonunu veriyor, bak bunları giyeceksin şimdi der gibi.
– Al ver diye bir oyunumuz var. Ona al diyorum herhangibir şeyi veriyorum alıyor, Zührenur aldıııııı diyorum, ver diyorum veriyor, Zührenur verdiiiiii diyorum. Bu al-ver oyununu çok seviyor. Ağabeyinin ver dediği her şeyi veriyor, oyun zannedip. Gün içinde rastladığı yetişkinlere eline geçerse veriyor, al demeye çalışıyor verirken, "a a" diyor.
– Yakınında bir yetişkin insan varsa bu nasıl olsa beni tutar deyip birdenbire bayılan insanlar gibi kendini o insana doğru (kucağına, ayağına, koluna, beline vs) yere atıyor. Bir yandan gülüyor, napıyor bu çocuk diye panik olan yetişkinin üzerine kollarını ayaklarını açıp yayılıyor. Senin kucağın çok rahatmış der gibi.
– Bulaşık makinası ve buzdolabı en sevdigi iki ev eşyası. Makinadakiler yıkanınca açıyorum, Zührenur çıkarıyor ben elinden alıyorum yerleştiriyorum. Çok hızlı olmam gerekiyor, bardak ve tabakları yere atmasına fırsat bulmasın diye.
– Ortalıkta bulduğu çamaşırları çamaşır makinasının içine koyuyor, özellikle de kendi kıyafetlerini.
– 3 aydır kullandığı yemek yerken istemediğini gösterme ifadesi olan kafasını iki yana sallamayı hayır olarak kullanıyor.
– Ağabeyi aşağıya oynamaya inince o da gitmek istiyor ve arkasından ağlıyor.. Seneye kızım diyorum..
– Alt alma vakitlerimiz yılan hikayesi denilecek kadar tekrarlarla geçiyor. Bu tekrarlar benim kızımın altına bezi yerleştime çabalarıma ait tekrarlar tabi. Bezi yerleştirebilmişsem de, bağlama çabalarıma ait tekrarlarrr… Altını başarıyla bağlayınca savaştan çıkmış gibi hissediyorum kendimi.
– Üstte 4, altta 2 dişi var. Sadece gülünce ortaya çıkan bir dişleklik olacak sanırım babasında olduğu gibi. Bugs bunny gibi gülüyorsun diye kızıma da takılacağım günlerin hayalini kuruyorum.
– Neşeli bir müzik çıkınca hemen kollarını açıyor ve bacaklar yaylanmaya başlıyor. Oyun havası moduna giriliyor.
– Ağabeyinin zarar verici darbelerine karşı kendisini korumayı öğrenmiş biz farkında olmadan. Ağabeyi yaklaşırken bulduğu en yakın duvara sığınıyor hemen..
– Altını alırken ıslak mendilin üzerindeki bebek resmini gösterip "beeeeebeeeek" diye tekrar ederdim. Kızımın söylediği ilk kelime de bebek oldu tabiki. Ve aynı benim tonlamamla.
– Ve tavırlarından etrafında konuşulanların yarısından fazlasını anladığı da anlaşılıyor.
Kızımın halleri böyle, pekiyi 40. ayını bitiren oğlum ne durumda:
– Bebeğin yaptığı her şeyi tekrar ediyor, hangi birini yazsam bilmiyorum, ilk aklıma gelenler;
. Yukarıda sağdaki resimde bir gün dışarı çıkarken bebeğin salyaları akmasın diye taktığım önlüğün oğlumun yoğun ısrarından sonra kendisine takılmış halini görüyorsunuz. Zavallı oğlumun elini ağzına sokuşundan o sırada nasıl sıkıntılı bir ruh haline sahip olduğu da anlaşılıyor. Kıskançlık… bebeğe ait istediği şeyleri elimden yapılabilecek verilebilecek bir şeyse yapıyorum.
. Bebeğin her yediğini yiyor, bebek taze fasulye yedi diye oğlum bile taze fasulye yedi.
. Bebeğe tay tay yaptığımız sıralarda o da tay tay yapıp, açtığımız kollarımıza doğru yürürken bebek gibi yürümeyip bacaklarının üstüne düşerdi.
. Bebek düştüğünde bile o da bebek gibi düşüyor, aynı yerini acıtıyor.
. Bebek iki minderin arasına sıkışmış çıkamıyordu, baktım oğlum da aynısını yapıyor ve aynı bebeğin çıkardığı sesi çıkartıyor.
. Bebeğin yeni olan kıyafet ve ayakkabılarını giymek istiyor. Ayakkabıların olmadığını görmesi için veriyorum, giyemediğini görünce mecburen bırakıyor.
– Oğlum sayılara çok ilgi duydu ve hepsinin yazılışını, saymayı öğrendi. 4 rakamını A harfine benzettiği için A'ya 4 diyordu. Yanlış öğrenmesin diye A'yı öğrettim. Arkasından B ve C de geldi. Öğretsem harfleri de öğrenecek ama 5 ay önce yeni konuşmaya başlayan çocuğa öğretmek istemiyorum açıkçası.
– Oğluma onu çok sevdiğimi anlatmak için oynadığımız bir oyun var, beni seviyor musun diyorum sevmiyooooom diyor gülerek ve bana nazlanır gibi bir tavırlar. Ben de ağlamaya başlıyorum yalancıktan aaa oğlum beni sevmiyormuş ama ben onu çok seviyoruuumm, mmmm çok üzüldüm şimdi oğlum beni sevmiyormuş diyorum. O da seviyooooooom diyerek kucağıma atlıyor, sonra da kedinin yavrusuyla koklaştığı gibi koklaşıyoruz.
Kızımın ve oğlumun hallerini anlatmak sayfalara sığmaz tabiki… Onların hallerini yazarak hem yorgun bedenimi biraz canlandırmış oldum, hem de gelecekte kendilerinin okuyabilecekleri hallerini hoş birer anı olarak kayd etmek istedim.