Genel

16. Övgünün Olumsuz Yanları 2

(Siteyi hem geçtiğimiz hafta içi yani 4-5 gün önce hem de geçtiğimiz hafta sonu olmak üzere 2 kez güncellemek niyetindeydim ancak geçen hafta çocuklarla beraber katıldığım 5 günlük bir eğitim programı sebebiyle kısmet olmadı. Sabahları kahvaltı edip, çocukları hazırlayıp apar topar evden çıktık annemle. Akşam olmadan dönüp yemek ve evin diğer işlerini halletmeye çalıştığımız bir koşturmaca içinde geçti hafta içimiz. Hafta sonu da bildik haftasonu işleri ve rutinleriyle geçt i.

Bir de siteyi gündüzleri yenileme imkanım artık yok. Bebeğim de iyice hareketlenmeye başladığı için gündüzleri siteyle ilgilenmiyorum. Oğlum uyurken siteyi güncelleyebilirdim eskiden ama şimdilerde oğlum uyusa bile bebeğim uyanık olabiliyor. Oğlan uyurken annem kendi işleriyle meşgul oluyor. Bebekle ilgilense bile bebeğin yemeği, altının değişmesi gibi benim yaptığım işler olabiliyor. Ayrıca Zührenur çok ilgi isteyen bir bebek, karnı tok altı pak olsa da konuşacağı birisi olacak illa yanında. Bunun gibi siteyi gündüz güncelleyemememin bir çok nedeni var. Geceleri geç saatlere kadar oturmak ise hiç sevmediğim içimi karartan bir şey. En iyisi kimse kalkmadan günün telaşı başlamadan siteyi güncellemek diyorum ve sabah erken ilgilenmeye çalışıyorum siteyle. Ama sabah elime alamazsam eğer gün boyu elime alamıyorum anlayacağınız. Ve böyle 10 gün aynı yazılarla aynı anasayfayla karşılaşıyorsunuz.

Aslında yazılarda kendi hayatımızla ilgili çok fazla bilgi vermekten hoşlanmıyorum. Bizim ailemizle ilgili sizi ilgilendirmeyen şeylerden bahs etmek istemiyorum. 10 gün sitemi güncelleyemeyişimin bir açıklaması olarak yukarıdakilerden bahs ettim.)

Gelelim konumuza. Övgü üzerinde duruyorduk. Sen iletisi kullanılarak yapılan övgü aslında biz farkında olmadan hangi mesajları veriyormuş anlamaya devam edelim.

Övgü Eleştiriyi Nasıl İletir?

Övgü, övgü kullanan kişinin gizli gündemini yansıtır demiştik bir önceki yazıda. Ve ayrıca eleştiri de iletiyormuş.

Anne: Bugün arabayı daha dikkatli kullanıyorsun.
Çocuk: ?Bugün daha dikkatlisin? ne demek? Ben her zaman dikkatliyim.
Anne: Her zaman dikkatli olduğunu düşünmüyorum.
Çocuk: Şimdiye kadar tehlikeli olabilecek ne yaptım, söyle bakalım.

Yukarıdaki diyalogta anne çocuğunu övdü aslında ama çocuk eleştirildiğini hissetti ve savunmaya geçti. Yani övgüye değil eleştiriye cevap verdi. Övgü anlamı zayıf kaldı. Ve zaman geçtikçe aklında sadece eleştirildiği kalacak.

“Daha sonra övgüyü unutacak, sadece eleştiriyi anımsayacaktır”

Övgünün eleştiri ilettiği ile ilgili bizden bir örnek. Eşim geçenlerde şöyle bir övgü cümlesi kullanmıştı yemekten kalkarken: “Kuru fasulyenin kıvamını tutturmuşsun”

Ay ben şimdiye kadar hiç tutturamamışım demek ki bu kuru fasulyenin kıvamını, ilk bugün tutturmuşum diye içten içe çok üzülmüştüm. Yapılan övgüye kesinlikle sevinememiş sadece eleştiri kısmını anlamış ve değerlendirmiştim.
İşte size övgünün nasıl eleştiri ilettiği ile ilgili basit bir örnek bu. Halbuki övgü kendi hislerini ve duygularını ifade eder tarzda olsaydı, yani ben iletisi olsaydı olumlu etki yapacaktı.

“Yemeğin kıvamı sevdiğim gibiydi, zevkle yedim” deseydi aynı etkiyi yapmayacaktı.

Övgü Bir Anlamda Ast- Üst İlişkisidir

“İlişkide yargılayan ve değerlendiren rolünü üstlenince, değerlendirdiğim kişiye karşı kendimi üstün hissettiğimi deneyimlerimden biliyorum. Aslında bu davranışımla daha bilgili, deneyimli ve akıllı olduğumu söylüyorum. Tenis maçından sonra kızıma ?Tatlım bugün çok iyi oynadın? dersem, onu yargılayacak kadar iyi bir oyuncu olduğumu ima ediyorum demektir.”

Keman çalan bir sanatçıya “Tekniğiniz hatasız, yorumunuz harika” diyebilmeniz için keman çalmada o sanatçıdan üstün bir becerinizin olması ya da en az onunki kadar olması gerekir. Keman çalmadan anlamayan biriyseniz sadece “Yeteneğinize hayran oldum” ya da “Konserinizi zevkle dinledim” diyebilirsiniz.

Kısacası övdüğünüz kişiye “ben bu işi senden iyi biliyorum, senin güzel yapıp yapmadığını anlıyorum ve seni değerlendiriyorum” demiş olursunuz. Yani “ben senden üstünüm” demiş olursunuz.

“Övgünün her zaman çocukta aşağılık duygusunu yerleştirme tehlikesi vardır.”

Çünkü çocuk sürekli kendinden iyi biri bilen birinin varlığıyla ve değerlendirmeleriyle karşı karşıyadır. Kendisini, bilmeyen, yaptığı beğenilmeyen biri gibi hissedebilir.

Yumuşatma Tekniği

“Yetişkinler bazen övgüyü, eleştiri iletisi göndermeden önce çocuğu yumuşatmak amacıyla kullanırlar.”

“Bulaşıkları yıkamana sevindim ama yerlerine kaldırmamışsın”
“Eskiye göre iyisin ama biraz daha çalışman gerekiyor”

Bu iletilerin de övgü kısmı işitilmiyor, eleştiri kısmı algılanıyormuş çocuk tarafından.

Bazen de eleştiri iki övgü cümlesinin arasına sıkıştırılıyormuş ama çocuklar yine anlıyormuş yetişkinlerin niyetini ve eleştirisini.

“Çok çalıştığını görüyorum, ama yine matematikte yanlışlar yapıyorsun. Oysa kafana koyunca her şeyi yapacak bir yapın olduğunu biliyorum”

Bu cümlenin annenin içten bir değerlendirmesi değil çocuğun matematik dersini düzeltmek için kullandığı bir cümle olduğu çok açık. Eleştiri iki övgü arasına sıkıştırılsa bile niyet çok açık. Bunu çocuk da rahatlıkla fark ediyor.

Aklıma küçük çocuklara yapılan garip övgüler geldi. Hani çocuğa bir şeyi yaptırmak için söylenir ya, ne kadar samimiyetsizdir.

Benim oğlum akıllıdır teyzesi, annesinin sözünü dinler.
Yavrum sen ablasın ya, büyüksün, diğer çocuklar gibi anneni rahatsız etme, anne rahat rahat çayını içsin.
Hadi benim akıllı oğlum, arkadaşına ver o da oynasın oyuncakla. Benim oğlum akıllıdır, verir.

Aslında o sırada çocuğa akıllı falan diyeceğimiz yokken istediğiniz şeyi yaptırmak için överiz çocuğu. Ama çocuk ufacık da olsa bir şey yaptırmak için övdüğümüzü anlar. Bazen takmaz, bazen “banane ben uslu çocuk değilim” der. Denetleyici ana baba çocuğuysa övgünün niyetini anlasa bile mecburen istenileni yapabilir.

Sonuçta:
1- Yaptığınız övgünün samimi olmadığını bilir ve kendisi hakkında olumlu bir değerlendirme olarak algılamaz.

2- İstediğinizi yapabilir ama bu övgü aldığı için değildir. Ya mecburiyetten ya da övgü alınca yapması beklendiği içindir.

* Alıntılar ‘Çocukta İç Disiplin Mi, Dış Disiplin Mi?’ isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık

Bunlar da hoşunuza gidebilir...