Genel

Patlayan hastalık değil teşhis ve ilaçtır


Metin Münir’in psikiyatrik hastalıkların ve tedavilerinin uydurma olduğundan bahs ettiği ayrıntılı yazı dizisindenbahs etmiştim.

Devamını takip ediyor musunuz? Özellikle okuyuculardan aldığı yorumları okuyunca şaşırıyorum. İnsanlar neler çekmişler hastalık sanıları yüzünden.

Kendisi bilimsel verilerle ilgili yeterli açıklama yaptığı için aynılarını tekrar etmeyeceğim. Okuyabilirsiniz.

Sadece ek olarak biraz kendimizi suçlayacağım. Hareketli diye çocuğa hiperaktif damgasını vuran biraz bizler değil miyiz? Benim kızım çok hareketli mesela. Tam 4 yaşında.

– O kadar hareketli ki koşmaktan ve düşmekten bacakları hep yara bere ve morluklarla doludur. Yaz boyu kısa şort giydiremedim, eteğin altına bile tayt giydirmek zorunda kalıyorum. Pantolonların eşofmanların dizleri hep yırtık.

– O kadar hareketli ki, babasının bilgisayar sandalyesinin kolluklarına çıkıp ayakta duruyor ve dengesini sağlıyor. Sonra da aşağı atlıyor.

– O kadar hareketli ki, büyük erkek çocukların yaptığı gibi kapı kasalarına ellerini dayayıp ayaklarıyla yukarı çıkmaya çalışıyor. Kol ve bacakları bu iş için çok kısa olduğu halde.

– Zıplamak ya da bir yerden bir yere atlamak zaten onun en büyük hobisi. Yatakların üstünden öyle tehlikeli denemeler yapıyor ki akıllara ziyan. Yataktan epey uzağa koyduğu taburenin üstüne atlıyor, çoğu kez tabureyle birlikte devriliyor.

– Dışarıda yüksek bir merdiven kenarında falan olalım. Bazen zor tutuyorum benim bile atlayamayacağım yerlerden atlamak istiyor.

– Sofrada oturamıyor. Kalkıp biraz geziniyor. Geliyor biraz daha yiyor. Biraz daha dolaşıp geliyor vs.

– Aielecek oturup çay içerken, otururken vs. üstümüzden kaç kere zıplayıp kafamıza nasıl çıktığını anlatmama hiç gerek yok.

Şimdi ben doktora gitsem bütün bunların hepsi hiperaktivite belirtisi biliyorum! Aklıma bile gelmedi açıkçası. (Biraz kendim de hareketli olduğum için çocuğu garipsemedim galiba. Evin içinde koşarım, dans ederim, zıplarım ben de 🙂 )

Yazık gerçekten çok yazık bu durumda olup ilaç kullanan çocuklara.

Halbuki kızım yuvaya başladığından beri, akşam 5’te tüm enerjisini atmış ve sakin olarak geri dönüyor.

Aslında çocukların ilacı, çocukca zaman geçirebilecekleri ortamlar, aktiviteler ve arkadaşlar.

Malesef zamane çocukları, öncekilere nasip olmayan onca teknolojik nimetin içinde gerçek ihtiyaçları olan ortamlardan yoksunlar.

Metin Münir’in son yazısının başlığına kesinlikle katılıyorum. Patlayan hastalık değil teşhis ve ilaçtır.

Bu arada kendisine önceki yazıdaki eleştirimi iletmiştim. Çocuklar düzenli yaşasın derken, askeri disiplin tarzı birşey kast etmediğini, öyle göründüyse bunu düzelttiğini yazan kibar bir cevap yazmış. Teşekkür ederim.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...