EĞİTİM OKUL

1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma


Okullar açıldı, velilerin özellikle de 1. sınıfa çocuğu yeni başlayan benim gibilerin ödev sorumluluğu(!) başladı.

Konuyla ilgili bilirkişilerden okuduğum, duyduğum, radyodan psikologlardan dinlediğim ne varsa özetliyim:

1. Ödev ve ders konusunu tatsız bir gündem haline getirmeyin. Ödev sık kullandığınız kelimelerden biri olmasın.

(a. Okulların açılmasının 2. haftasındayız. Oğluma “öğretmeniniz hiç ödev verdi mi” diye bile sormadım daha. Hatta bir kere bile kullanmadım ödev kelimesini.

b. Okulda yaptıkları çizgi çalışmalarının çoğu yarıda kalmış oluyor, sayfa bitmemiş oluyor. Sadece bir kez sordum “bunları bitirmek ister misin” diye. Hayır dedi. Bir daha sormadım.)

DERS ÇALIŞMA PROGRAMI

2. Şöyle iyi bir program yapalım ve güzelce uygulayalım diye düşünmeyin. Bu işin sırrı program yapmakta değil, programa uyma isteği duyacak çocuk bulabilmekte. Yoksa “hadi yavrum, hadi yavrum” larla ömür geçirir, yorgun düşeriz.

Çocuğun programa uyma isteği duyabilmesi için de, program yapılırken kendisinin de dahil olması ve kararlarda payının bulunması önemli.

Bu iş için aile toplantısı yapabilirsiniz. Şimdiye dek hiç aile toplantısı yapmamış olabilirsiniz, belki bu size komik bile gelebilir ama sorunları çözebilmenin yolu birlik olmaktan geçer. (Çocuğunuzun ödevini yapmadığı esnada, ona ödev yapması gerektiği ile ilgili nasihatlar etmek boşuna oluyor. Ayrı, sakin ve sorunsuz bir zaman ayırıp konuşmak daha iyi sonuç verir. )

AİLE TOPLANTISI

3. Öğretmen yavaş yavaş ödev vermeye başladığında, eşinizle konuyu konuşup aile toplantısında nelere dikkat etmek gerektiğini önceden belirleyin:

a. Toplantıda, ödev konusunun önemli olduğunu sezdiren ama çocuğu korkutmayan bir konuşma ile giriş yapabilirsiniz. Örneğin: “Biliyorsun öğretmenin evde yapılmak üzere ödevler vermeye başladı. Biz annenle konuştuk, ödevlerin hangi zamanlarda yapılacağı ile ilgili senin fikrini almak istedik. Sen hangi zamanlarda ödev yapmak için daha rahat olacaksan o zamanları belirlemek ister misin?” gibi bir konuşma ile başlayabilirsiniz. Cümlelerinizi “ister misin, ne dersin” gibi cümlelerle bitirirseniz emr-i vaki yapmamış olursunuz, çocuk daha istekli katılır. Mesela çocuk birşey önerdiğinde “Hmm, şöyle yapalım o zaman” yerine, “hmm şöyle yapmak ister misin o zaman” gibi cümleler kullanın, son sözü çocuk söylesin. Kendiyle ilgili kararı kendi kabul etsin ve sorumluluk duygusu gelişsin.

b. Aile toplantısında kendi fikir ve önerilerinizi çocuğa kabul ettirmek değil, gerçekten çocuğu dinlemek ve onun fikrini önemsemek konusunda eşinizle birlikte samimi olun.. Bizler zaten fikirlerimizi çocuğa kabul ettirmeye çalışma konusunda eksik değiliz, çocukları “duyma/dinleme” konusunda eksiğiz. Çocuklar kendilerine söz verilirse, yetişkinler kadar olgun bir şekilde kendileriyle ilgili kararlar alabilir ve uygulayabilirler.

c.
Çocuğun size güven duyması ve istekli olması için ilk önce onun sözlerini ve isteklerini dinleyin. Ve kabul edin. Mesela okuldan gelince şu zamana kadar ödev yapmak istemiyorum dediyse, “O zamana kadar dinlenmek istiyorsun” diyin ve çocuğu anladığınızı gösterin.

d.
Çocuğun söylediklerinde sizin programınıza uymayan noktalar varsa, çocuğun tüm söyledikleri bittikten sonra söyleyin. Senin isteklerinde benim planlarıma uymayan şunlar şunlar var. Örneğin “Akşam yemeğinden önceki telaşlı anımda, senin ödevlerinle ilgilenmek benim için zor olur.” gibi. Bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye sorabilisiniz.

(Biz ödev konusunda aile toplantısı yaptığımızda yazacağım.)

5. Çocuğun ödev programını onun isteğiyle belirledikten sonra, ödev zamanlarıyle ilgili sorumluluğu çocuğa bırakın. Ödevin saatini hatırlatmak, “hadi artık vakit geçiyor” gibi ittirmelerle uğraşmayın. Başlarda unutsa bile bırakın çocuğunuz ödevini kendi düşünmeyi öğrensin. Rahatsız olduğunuz noktalar varsa da, bir sonraki aile toplantısında dile getirebilirsiniz. Örneğin; “Ödev saatini hatırlamadığında sana ben hatırlatmak istemiyorum, bu konuda ne yapabiliriz ya da bir hatırlatıcı işaret belirlemek ister misin” gibi.

ÖDEV YAPILIRKEN

4. 1. sınıf çocuğu en fazla yarım saat dikkatini verebilirmiş ve ödev yapabilirmiş. En fazla yarım saat, herkes için standart bir süre değil bu. Kimisi için 10 dk. kimisi için 15. Çocuğunuz henüz oyun çocuğu. Bunu her zaman özellikle aile toplantısında hatırda bulundurun. Ödev zamanlarını 2-3 parçaya ayırabilirsiniz.

5. Radyoda dinlediğim bir psikolog, özellikle sessiz ve birşey anlatmayan çocukların, ödev yaparken rahatlama ihtiyacı duyduklarında konuşmaya ve açılmaya başladıklarını söyledi. Çocuğa “hadi şimdi ödevini bitir de sonra konuşuruz bunları” gibi rahatlamasını engelleyecek biçimde muamelede bulunmamak gerekiyor. Hem siz de çocuğunuzdan bilgi almaya başlarsınız kendisiyle ilgili bazı konularda. Fırsatı değerlendirin. Örneğin, okulda ilk defa tuvalete gittiğini çok değişik bir deneyim gibi anlatıyorsa, onu ilgiyle dinleyin. Soru yağmuruna tutmadan, sadece anlattıklarını ve duygularını anlamaya çalışın. Çocuğun rahatlayıp ödevine geri dönmesini bekleyin. Dönmese bile ara vermek istiyor diye düşünün.

6. Çocuğun ödevinde çok fazla aşırı yol gösterici ve yönlendirici olmayın. Yazmakta zorlandığı bir harf için, şöyle yap elini böyle kaldır kalemi böyle tut gibi emirler yağdırmayın. Bu gibi emirler ödevi çocuk için eğlenceli olmaktan çıkarır ve başaramıyorum duygusu verir. Çocuk tekrar tekrar yazarak öğrenir. Harfi bir kere gösterin. Eğlenceli hale getirmek için harfi bir hayvana benzetebilir, ya da oyun gibiymiş gibi gösterebilirsiniz. Gerisini çocuğa bırakın.

ÇOCUK ÖDEV YAPARKEN AİLE NE YAPAR

7. Çocukların ödev yapmak istememesinin en büyük nedeni, çocuk ödev yaparken ailenin çay içmek, TV izlemek, bilgisayar oyunu oynamak gibi çocuğa daha cazip gelen eğlencelerle meşgul olmasıymış. Çocuğa empati yapmak gerekli. Her Allah’ın akşam bizim bitirmemiz gereken sıkıcı bir iş varken, hane halkı keyfinde gülmesinde durumuna katlanmak gerçekten sinir bozucu.

Sait Çamlıca’nın bu durum için “eğitim saati” tavsiyesi vardır bilirsiniz. Yani çocuğun ders yaptığı dilimde, ev halkı da birşeyler okuma gibi şeylerle meşgul olur. Kitap dergi okuyabilir, gazete karıştırabilirsiniz. Hatta gazetede bulmaca çözebilirsiniz. Önemli olan ekranı olan TV ve bilgisayar gibi elektirikli aletlerle değil de, kağıtla muhatap olmanız. Bu uygulamanın çok faydası görülebilir. Sadece akşamları okumak için ilgi alanınızla ilgili bir dergiye abone olabilirsiniz. Dizi saatine denk geliyorsa bile, dizilerinizi sonradan internetten izleseniz ölmezsiniz.

Sanırım söyleyeceklerim bitti.

Lütfen okuduklarınız doğrultusunda, yazının başlığındaki “1. Sınıf Çocuğuna Ders Çalıştırma, Ödev Yaptırma” cümlesini “Çocuğa sen ders çalıştırma, sen ödev yaptırma” şeklinde anlayın. Çocuğun kendisinin yapmayı öğrenmesi için birlik olun, ortam oluşturun.

Ödev yaptırmayı biz üstlenirsek, sürekli peşinde koşturmak zorunda kalacağımız ve çok yıpranacağımız kesin.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...