“Çocuklar gençlik çağına ulaşırken onları cezayla denetimleri altında tutan yetişkinler de yavaş yavaş güçlerini kaybederler. Anababaları kadar güçlü olmaya başladıkça, çocuklara karşı kullanılacak cezanın her türü anlamsız olacaktır; çünkü kullandıkları şiddete karşı şiddetle karşılaşacaklardır. Lise öğretmenlerinin de etkili cezaları tükendiği için elleri boş kalır.
Karşı şiddetle karşılaşma olasılığı çok açıktır, ama anababaların çoğu, çocukları iyice büyüdükten sonra bile onları cezalandırmaya çalışırlar. “
“Çocuklar onlu yaşlarına girince şiddet kullanmayan cezalar bile etkilerini yitirir. Kabul edemediğiniz bir davranışı için oğlunuzun otomobilinizi kullanmasına izin vermezseniz, o çıkar ya arkadaşının arabasına biner ya da otostop yapar. Kızınıza bir hafta odasından çıkmama cezası verirseniz, odasından sessizce kaçtığını keşf edersiniz. Kızınıza beğenmediğiniz o gençle arkadaşlık yapmamasını yoksa onu cezalandıracağınızı söylerseniz, onunla gizlice buluşacaktır, belki eskisinden de sık.”
Herbirimizin, gençlik dönemimizde aldığımız bu tür cezaları nasıl aştığımıza dair önemli anıları vardır sanırım.
“EAE sınıfındaki bir annenin ‘onaltı yaşındaki oğlumu sigaradan vaz geçirmenin tek yolu onu yatağına zincirlemek’ diyerek onun karşısındaki güçsüzlüğünü itiraf edişini anımsıyorum. Bu anne, sonunda, pek çok ana babanın önemsemediği gerçekle yüzleşiyordu. Çocuklar anababalarının sürekli denetiminden kaçacak yaşa geldiklerinde, ana babalar çok güvendikleri güçlerini büyük ölçüde yitirirler.
“Ana babaların bu gerçeği anlamaları kendilerini ve çocuklarını trajik sonlara götürür. Çocukların yetişme çağında evlerde yaşanan stres ve gerginliğin en önemli nedeninin, anababaların artık hiç güçlerinin kalmadığı zamanlarda bile çocuklarına karşı güç otoritelerini kullanmaya çalışmaları olduğuna kuvvetle inanıyorum.”
Yazar burada çok önemli ve çok acı bir duruma dikkat çekiyor. Ana babalar güçlerini kaybettiklerini anlamalarına rağmen, çocuğa daha fazla şiddet uygulamaya çalışarak ve daha da katılaşarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlarmış. Buysa onları bir kısır döngüye sokuyor, zaten güçlerini kaybederken aynı yanlış yöntemle gücü ele geçirmeye çalışınca işler iyice çıkmaza giriyor. Ve de çocuklarının kendilerinden uzaklaşmasına ve kendilerinin sevmemesine neden oluyorlar.
“Çocukları küçükken onları denetimleri altında tutabilmek için sürekli güç kullanmlarının sonucunda, çocuklarını nasıl etkileyebileceklerini hiçbir zaman öğrenemezler.
Çocuklar büyüyünce sert disipline karşı çıkarlar ve dilediklerini yaparlar. Bu dönemde de anababalar çok hoşgörülü olmakla suçlanırlar. Aslında onlar hiç hoşgörülü değillerdir, onlar güçlerini yitirmiş otoriter ana babalardır.”
Elbette hiç kimse güç sandığı gücünü kaybetmiş ve çocuğu tarafından sevilmeyen anne baba olmak istemez. Olmak istemiyorsak, araştırarak, okuyarak, duyarlı olarak, çocukları denetlemeden ve güç kullanmdan onları etkilemenin yollarını öğrenelim.
Alıntılar ‘Çocukta Dış Disiplin Mi, İç Disiplin Mi?’ isimli kitaptan yapılmıştır. Dr. Thomas Gordon, Sistem Yayıncılık