Genel

Anne FAktörü Kitabından – II (Kısa Notlar)

* Çocukla bağlantı kurduktan sonra anneliğin bir sonraki göreviyle karşılaşırız: Çocuğun birey olmasına yardımcı olmak.

İlişkiyi sürdürmek ve ayrı bir birey olmayı sağlamak anneliğin en zor görevlerindendir.Bunu yapabilmesi için annenin bazı önemli becerilerinin olması gerekir. Anne çocuğun:

– bağımsız, kararlı, niyetli ve ayrı olma isteğine izin vermeli ve bunları geliştirmelidir.

– kimliğine ve farklılıklarına izin vermeli ve bunları geliştirmelidir.

– kötü seçimleri, tutum ve davranışları disiplin altına almalı ve sınırlar koymalıdır.

– bağımsızlıktan ve ayrı bir birey olmaktan korkup kaçmasını engellemelidir.

* Anneliğin asıl amacı, çocuğun anneden bağımsız yetişmesidir.

* Kabul edilme gereksiniminin pek çok nedeni vardır. Olduğumuz gibi sevildiğimizi hissedince, yaşadığımız sorunlarla baş etmek için daha donanımlı oluruz. Çocuklar yaşamdaki acılarla, başarısızlıklarla ve kötülüklerle baş etmeye hazır olarak doğmazlar. Bunlarla uğraşacak donanımdan yoksundurlar. ( Çocuklar oldukları gibi sevildiklerini hissederlerse zorluklarla baş edecek donanıma sahip olmaya başlarlar. )

Kabul edildiğimiz zaman önemli bir gerçeği öğreniriz. Sevgi kötülüğün panzehiridir. Yeryüzünde ve içimizde var olan hatalar bizi ilişki kurmaktan alıkoymaz.

* Kabul etme ve onaylama iki ayrı şeydir. Onaylamak “iyi olduğunu düşünmektir” Doğru bulmadığımız şeyleri onaylamamalıyız. Anne çocuğunun bencilliğini, isteklerini ve başarısızlıklarını kabul eder, onları çocuğun bir gerçeği olarak görür. Ne var ki, onları onaylamayabilir. Onaylamak iyi ile kötü, doğru ile yanlış konularında çocukta şaşkınlık yaratır.

* Kabul edilmek gereksiniminde olan yönler (çocukta):

Zayıf yönler
Olumsuz yönler
Önemsiz yönler
Annenin sevmediği yönler
Kötü yönler

* Anne çocuğun her zaman “olumlu ve sevecen” olmasında ısrarlı davranınca, çocukta sevgi ve nefret bütünleşmez. Kendisiyle ve başkalarıyla ilişkilerinde bu bütünlüğü sağlayamayan çocuk için insanlar ya “iyidir” ya da “kötü.” İkisinin arası yoktur.

* Çocuk annesinden bağışlanma bekler. Çocuklar kendilerinin ve başkalarının kusurlarıyla baş etme yeteneğinden yoksundurlar.

Anne bağışlamak konusunda iyi bir model oluşturur. Çocuğun olumsuz davranışı onunla yüzleşir, ama yine de ona yakındır. Çocuk kırdığı camın bedelini ödemelidir, ama yine de annesinin onu bağışlayan sevgisinden yoksun kalmamalıdır.

* Kayıp kötülük ve başarısızlıkları halletmek ve onlarla başa çıkabilmek için çocukların kederli olmayı ya da acı çekmeyi öğrenmeleri gerekir. Acı çekmek elimizde tutamayacağımız şeylerin çekip gitmesine izin vermektir.

İyi bir anne “olaylara bir de olumlu yanından bak” ya da yapılan seçim o kadar da önemli değildi” gibi sözlerle çocuğuna ağlamayı, teselli edilmeyi ve kaybettikleriyle vedalaşmayı öğretir. Çocuğuyla birlikte ağlar, çocuğuyla birlikte acı çeker. Çocuk acısının ardından yaşamı sürdürmeyi öğrenir.

* Annemizin sevgisi, “iyi bir kişi miyim kötü mü” sorusunun doğru olmadığını kanıtlamayı başarır. İyi ya da kötü değiliz- seviliyoruz.

* Doğru şeyler yapmaya özen gösteren kişiler yapıcı utancı tanırlar. Doğru şeyler yapmayı umursamayanlarsa utancı tanımazlar. Bu tür utanç zehirleyici ya da yıkıcı denilen utançtan farklıdır. Sevilmeyecek kadar kötü olduğumuzu hissettiğimiz zamanki utancımız zararlıdır. Yapıcı utanç sevilmemizi sağlar. Sorumsuz davranışlarımızı bize bildiren bir erken uyarıdır. Kötü davranışlarımıza dikkat edip onlardan kurtulmamız için bizi uyarır.

İyi bir anne, çocuğunun yapıcı utancın etkilerini nasıl yaşayacağını görmesine ve kötü utancın zararlarından kurtulmasına yardım eder. … Yapıcı utanç çocuğun potansiyeline ulaşmasında onu motive eder.

* Çocuklar hayranlıkla sevgiyi birbirinden ayırt etmeyi öğrenmelidir. Bu iki sözcük aynı gibi görünebilir ama oldukça farklıdır. Birisine hayran olduğumuz zaman o kişinin iyi yönlerinden etkileniriz. Hayranlık o kişiyi yüksek bir yere oturtur. Ama aynı zamanda iki kişi arasında mesafe de koyar. Hayran olduğunuz kişiye yakınlaşamazsınız.

* Alıntılar ‘Anne Faktörü’ isimli kitaptan yapılmıştır. Henry Cloud, John Townsend, Sistem Yayıncılık

Bunlar da hoşunuza gidebilir...