Genel

Çocuğum Ders Çalışmıyor Diyenler İçin Öneriler 2

SİZİN ÇOCUĞUNUZ DA DERS ÇALIŞMAK İSTEMİYOR MU?

Bizler çocuğumuz istediğimiz başarıyı elde edemediği zaman genellikle “hep başarısız oluyor” veya “nasıl başarısız olur ya?” diye hayıflanıyoruz. Bunun yerine “neden başarısız oluyor” sorusunu sorarak başlarsak herhalde çözümle ilgili ipuçlarını yakalamamız kolaylaşacaktır. “Nedenleri” araştırırken de şu sırayı izlersek daha etkili sonuçlar alınabileceğine inanıyorum:
1. Aile içinde davranış tarzımızdan hangisi veya hangileri çocuğumuzun başarılı olmasını engelliyor?
2. Çocuğumuzun arkadaş çevresinin bu başarısızlıkta bir katkısı var mı?
3. Okuldaki durumu nasıl?
4. Kendisiyle ilgili bir neden var mı?

Çocuğunuzu sevmeyi/çocuğunuzla ilgilenmeyi başarılı olma şartına bağlamayın.

Çocuklarımız derslerinde başarılı olamasa da onu seveceğimizi bilmelidir. Aile içindeki ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam etmesi çocuğunuzun dersinde başarılı olmasından çok çok daha önemlidir. Çocuğunuz sizin gözünüzde başarıyla değil de sizin çocuğunuz olduğu ve özel olduğu için değerli olduğunu bilmelidir. Çocuğun ders başarısı, akademik ve öğrenim hayatı başarısı için gereklidir, aile içi iletişimin sağlıklı olması ise kişilik gelişimi ve hayatının toplamı için gereklidir. Çocuğunuzla çok iyi iletişim kurabilmenin faydalarını o ergen birey olduğunda fazlasıyla göreceksiniz. Sadece okul ve ders başarısına odaklanmak hayatın diğer alanındaki başarılı olmaları gereken noktaları kaçırmamıza sebep olabilir. O sadece bir araçtır. Çocuğunuzun tek bir alanda başarılı olması diğer alanlarda da başarılı olacağı anlamına gelmeyebilir.

Onu zayıf yerinden vurmaya çalışmayın

Ders çalışmama davranışını diğer olumsuz özellikleri ile bir araya getirip çocuğu oradan vurmaya çalışmayın. Ders çalışmayı sürekli gündemde tutarsanız çocuğunuz siz onun hoşuna gitmeyecek bir davranışta bulunduğunuzda veya sizden intikam almaya kalktığında bu durumu mutlaka değerlendirecek sizden intikam alırken sizi ders çalışmayarak vuracaktır. Ya da çocuğa ders çalış diye baskıyı artırdığınızda çocuk bunun intikamını alırken size ders çalışıyormuş gibi görünecek, o esnada siz farkında olmadan kendini dersin haricinde şeylerle meşgul edecektir. Eğer ne yaptığı hakkında çok iyi bir fikriniz yoksa bu saflığınızı iyi kullanacaktır.

Eleştiride tost tekniği

Bir önceki yazımızda söylemiş olduğumuz o üstün özellikler şimdi burada bize lazım olacak. Eleştirmeniz gerektiğinde önce üstün özelliklerini sonra geliştirilmesi gereken özelliklerini söyleyin sonra yeniden bir başka üstün özelliğini söyleyin. Yani önce övün sonra dövün sonra tekrar övün. Yani eleştirilerinizi süsleyin. Hem yıkıcı ve kırıcı olmazsınız hem de etkisini hemen görürsünüz. Çocuğun “benlik algısını” da zedelememiş olursunuz.

Sürekli kontrolör olmayı bırakalım

Sürekli ödevlerini yapıp yapmadığı sorgulanan çocukta “nasıl olsa ben hatırlamasam da annem-babam hatırlatır, ödevlerimi benim yerime düşünen birileri var” anlayışı gelişmeye başlar. Bunu da sizin göreviniz olarak görür.  Hep sizin hatırlatmanızı bekler. Şöyle düşünmeye başlar artık “annem – babam hatırlatıncaya kadar yapmayayım, nasıl olsa onlar hatırlatırlar, onlar söyleyinceye kadar bekleyeyim.” Kendimizi çok da zorlamayalım. Unutmayın ki dersin çalışılması gerektiğine, çalışmanın başarılı olmak için bir gereklilik olduğuna inanan ve bunu isteyen biz değil çocuğumuz olmalıdır. Sizin hatırlatmanızı kendisi için “ilgi kaynağı” olarak görmeye başladığında hep bunu isteyecektir. Bu da zaman içerisinde çocuk tarafından “anne – babasının ilgisinin çocuğun ders çalışmasıyla ortaya çıkacağı” algısına dönüşmeye başlar.

Başarılı olmak takım çalışmasının beraberinde ortaya çıkar

Anne – babalar çocuklarının çalışması için ısrar ettikçe dede, nine ve diğer akrabalar anne-babanın “çocuğa yüklendiğini” düşünürler. Anne – babasını da  “o daha küçük, yapamaz, zamanı gelir” gibi ifadelerle çocuğun önünde farkında olmadan güçsüz ve etkisiz bir duruma getirmeye çalışırlar. Ailedeki herkes dedeler, nineler ve diğer yakınlar aynı anlayışı ve tutarlılığı gösterebilmelidir. Bu bir takım çalışmasıdır. Anne – babalar çocuklarının dede ve ninelerine bu durumu hoş bir iletişim ve paylaşımla açıklayıp ikna ederek onları amaçları doğrultusunda çok ta iyi kullanabilirler. Belki dede, nine ve diğer yakınların bu konudaki sözleri ve çabaları çocuk için daha etkileyici olacaktır.

Çocuğunuzdan beklediğinizi önce siz verin

Aileler çocuklarının kreş, anasınıfı veya ilköğretime başlamasıyla kendilerini de yaklaşık olarak 15-20 yıl devam edebilecek bir beklentinin içine sokuyorlar. Ailelerin şu soru artık zihinlerini kemirmeye başlıyor “acaba çocuğum başarılı olabilecek mi veya nereye kadar devam edecek?” Bu beklenti uzun, zorlu ve en üst düzeyde sabır isteyen bir beklentidir. Hem bizim için hem de çocuğumuz için. Çocuğumuzdan beklediğiniz sabrı, kararlılık ve sorumluluğu biz de gösterebilmeliyiz. Zaman zaman kırılma noktaları karşımıza çıkacaktır. Dönüm noktaları ve geçişler zorlu olacaktır. Bunlar çocuğunuzun size en çok ihtiyacı olduğu zamanlardır. O en kötü olduğu durumda siz en iyi olmak zorundasınız. (En iyi olmak mükemmel olmak değil, elinizden geldiği kadar en şefkatli, en anlayışlı ve en özverili olmaya çalışmanızdır.) Çünkü en çok size ihtiyacı var.

Çocuğunuzun sokak arkadaşlarını ve sınıf arkadaşlarını iyi tanıyın.

Çocuğunuzdaki ani davranış değişikliklerinin arkadaşlarının etkisiyle hemen ortaya çıkabileceğini unutmayın. Eğer çocuğunuz ani davranış değişiklikleri gösteriyorsa burada arkadaş çevresini iyi incelemek gerekiyor. Çocuğunuzun arkadaş çevresi özellikle çocukluktan ergenliğe geçerken ve ergenlikte çok önemlidir. Özellikle bu dönemde çocuğun arkadaşlarının etkisi sizin çocuk üzerindeki etkinizden daha büyüktür. Çocuk sizin kapsama alanınızdan çıkıp kendisine yeni bir kapsama alanı kurmaktadır ve bu kapsama alanında sizden daha çok arkadaşlarının yeri vardır. Çocuk kendisini arkadaş çevresine kabul ettirebilmek için o grubun “samimiyet testleri” nden geçer. “Hadi bugün okulu kıralım” gibi. Çocuğumuzun arkadaşlarını da iyi tanımak zorundayız. “Gençken yapılacak birçok şey” önce arkadaş etkisiyle denenir ve yapılır.

Sınıf arkadaşlarını ve özellikle yanındaki arkadaşını iyi tanıyın

Örneğin yanındaki, önündeki ve arkasındaki arkadaşı çocuğunuzun ders dinleme alışkanlığını doğrudan etkiler. Dikkat edilirse ders başarısı düşük olan çocukların ders dinleme alışkanlığı da çoğunlukla zayıftır. Böyle bir şeyin söz konusu olup olmadığı ders öğretmenlerinden öğrenilebilir.

Her çocuk kendisi kadar özeldir

Ailelerimizin gözümüze çarpan yanlışlarından biri de çocuğunu sınıftaki diğer arkadaşları ile veya sokaktaki, mahalledeki çocuklarla karşılaştırmaktır. Karşılaştırmak gizli suçlamaktır ve çocuğunuz hemen fark eder. Bunun şöyle bir olumsuz sonucu ortaya çıkabilir: Çocuğunuz karşılaştırıldığı kimseye belli bir zaman sonra daha soğuk davranmaya başlayıp onunla arasındaki duygusal bağ zayıflayabilir. Çocuğunuzu komşunuzun çocuğu veya sınıfındaki diğer arkadaşıyla karşılaştırmak yerine aileden başarılı olmuş büyükler ve diğer tanınmış kişilerden örnekler daha etkili olabilir.

Devam edecek…

Uğur Ataseven

Bunlar da hoşunuza gidebilir...