Çocuklara namazı sevdirmek için,
– namazla camiyle ilintili güzel anlar yaşatmak,
– hoş duygular biriktirmesine yardımcı olmak,
– bir kural şeklinde olmasa da ara sıra hediye vererek yaklaşmak,
– beraber namaz kılmak gibi şeyler tavsiye edilir.
Evet bunlar güzel bir giriş yapmak için iyi fikirler.
Fakat çocuğun o heves dönemi geçtiğinde namaza belli bir disiplin içinde devam etmesi için yeterli olmadığını -en azından bizim için- görüyorum bu günlerde.
Şimdi bunları yazıyorum diye bana
‘bırakın minicik çocuklara namaz öğretmeyi, oyun oynasın hayatı tanısın, bilimi teknolojiyi öğrensinler’
türünden laflar edenler ya da içlerinden geçirecekler olur mu acaba?
Size şunu söyleyeyim güzel kardeşim.
Bak size güzel kardeşim diyorum çünkü sizin de suçunuz yok, namaz kılmayı sırf ideolojik bir eylem olarak ya da hobi gibi ara sıra yapılan keyfe kalmış bir aktivite gibi görmenize sebep olan zevat utansın.
Güzel kardeşim, ben sana “çocuğunu hiç okula gönderme, okuma yazma öğrenmesin, onu hayata hazırlama, meslek sahibi filan da olmasın, hiç bir şey yapmasın” desem ne hissedersin ne dersin bana?
Okulu harika bir mekan olarak görmesen bile,
. okula gitmezse cahil kalır,
. kültürlü eğitimli bir insan olamaz,
. üstelik meslek sahibi olmazsa nasıl yaşayacak,
. büyüyünce nasıl para kazanacak nasıl hayatın içinde var olacak dersin değil mi?
Ve bu yüzden çocuğun okula gitmekte zorlansa da gitmesi gerektiğini söyler, bir disiplin olarak hayatının ilk dönemleri (hatta ortalama insan ömrü 60 yılsa, neredeyse hayatının 4’te biri) her Allah’ın günü okul denen mekana onu yollarsın değil mi?
İşte aynı hesap.
Herkesin, benim de senin de çocuğumuzun da hayatının sonunda ölüm var.
Ve o ölümden sonra bir hayat var. Sen inanmıyorsan bile ben öyle inanıyorum.
Bu hayatta tutunabilmek için nasıl belli bir eğitim disiplininden geçmek gerekiyorsa, o hayatta tutunabilmek için de merkezinde namaz olan bir olgunlaşma/gelişme sürecinden geçmek icap ediyor.
Bu dünyaya bizi gönderen Yaratıcımızın, Halıkımızın, Mevlamızın yarattıkları karşısındaki hayretimizi ifade ederek, O’nu tanıyarak ve sevdiğimizi göstererek yaşayacağımız bir gelişim süreci bu.
Her gün karşısında el bağlayıp O’nunla konuştuğumuz ve secdeye gidip bağlılığımızı gösterdiğimiz bir süreç.
Namazla yaşanabilecek bu gelişim ve eğitim sürecinden geçmeyenin, ölümden sonraki hayatının yersizlik yurtsuzluk, bu dünyadaki en boğucu geçim sıkıntılarını mumla aratacak sıkıntılar, ve hatta iç yanmaları ve azaplardan ibaret olacağını ise kim haber vermiş?
Hayatı boyunca tek bir yalan söylediği görülmemiş ve kendisini öldürmek isteyen düşmanlarının dahi kendisine mal emanet ettiği bir “güvenilirlik” sahibi Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam.
Şimdi bu kadar büyük haber karşısında ben kayıtsız mı kalayım?
Ne var bunda anlamayacak?
Ben çocuğumu kendi ellerimle o sıkıntıların ve azapların içine mi atmak isterim, yoksa ona namazı öğreterek bak çocuğum ölümden sonra daha iyi bir hayata kavuşmanın anahtarı işte bu namazda mı demek isterim?
Hatta namaza bu dünyadaki her eğitimden daha çok önem veririm ve derim ki çocuğuma:
Okuldu, eğitimdi, evlenmeydi, çoluk çocuğa karışmaydı, annane babanne olmaydı derken göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor buradaki hayat, sen asıl öteki hayata hazırlanamanın yoluna bak, orası bura gibi püf diye geçmeyecek! Sonsuza kadar sürecek.
Üstelik namaz okul gibi 24 saatin 6-7 hatta 8-9 saatini alan bir şey de değil, 5 vaktin toplamı günde bir saati geçmiyor.
Çocuk çocukluğunu yaşasın, oyun oynasın, koştursun eğlensin, öğrensin hayatı tanısın ama bu arada bütün ortamı kendine hazırlayan ve kendini Yaratan’ı hiç tanımasın mı, niye ki? Namazı öğrenmesin, O’nu tanıdığını göstermesin mi, niye ki?
Eh ben çocuğa namaz alışkanlığı kazandırmak için neler yaptığımızı yazacak, siz neler yapıyorsunuz diye soracaktım ama onları yazarsam yazı çok uzun olacak. Sonra devam ederiz.
‘Herşey tamam bir namaz mı eksik?’ diyenlere şöyle demiş olalım şimdilik:
‘Başka şeyler az buçuk eksik olsa bile -evet herşeyin en iyisi için elimizden geleni yapalım ama hiç bir zaman herşey tam olmaz bu dünyada- namaz tam olmalı, çünkü hepimizin yolunda ölüm var ve ölüm ölmüyor.
Şu dünya hayatı bir rüzgar gibi geçer gider ve elimizde bir tek Yaradanımızla kurduğumuz bağ olan namaz gibi ibadetlerimiz kalır ve ölümden sonra bizi Rabbimizin merhametiyle o bağ değerli yapar, ateşten kurtarır ve yaşatır ancak!’