Sabahları kahvaltıdan sonra çocuklar oynamak istiyorlar ama oyuncaklar onları tatmin etmiyor. Hatta daha ben kahvaltımı bitirmeden hadi anne gel oynayalım filan diyorlar. Çayımı içmeden yanlarına gidiyorum ama, onlarla oynamaya gitsem bile yine de sıkılıyorlar, zaten ben de sürekli yanlarında duramıyorum.
Öğlen olduğunda bir çocukların yanında bir başka yerde iş yapmaya çalışan ama ikisini da tam bitiremeyen ruh halinde kendimi buluyorum. Çocuklar da oynamak isteyen ama sıkılmış bir vaziyette oluyorlar.
Sabahları kahvaltıdan sonra parka çıkarak bu sıkıntı rutinini bozmak son günlerde bana çok iyi geliyor.. Hatta diyebilirim ki, o gün bir programım yoksa sabahtan mutlaka çıkıyoruz.
Çocukların kazma kürek mutfak malzemesi neleri varsa alıyoruz oynuyorlar kumda.
Ben de kahvaltıda içemediğim çayımı termosa koyuyorum, banka oturup çay içiyorum. Bir yandan da kitap okuyorum. Pek yanıma gelmiyorlar, hatta hiç gelmiyorlar. Beni evdekine kıyasla çok rahat bırakıyorlar yani. Acaip mutlu oluyorum, iki de bir çekiştiren 2 çocuğun çekiştirmesi olmayınca ama ikisi de gözümün önünde olunca. Çay içemediğim de içimde kalmıyor. Rahat rahat kitap okuyorum.
Bazen, her gün her gün park ve çay çok mu abarttım acaba diyorum ama ferahlıyorum, rahatlıyorum mutlu oluyorum ya, abartsam bile nolacak diyorum.
Ve her defasında başka bir parka gidiyoruz. Bulgurlu’da bir parkta 2 çocuğuyla öğlene kadar oturan, bir termos çayı bitiren, bir yandan kitap okuyan bir kadın görürseniz işte o benimdir 🙂
Siz de yapın, hem çocuklarınıza hem kendinize aynı anda vakit ayırmak şahane..
Ayrıca çocuklar bir park görünce 10 yıldır parka gitmemiş gibi olmuyorlar artık. Ya da parka geçerken uğrayıp azıcık sallayıp, eve gidince yaşadığınız ağlama susturma durumunu yaşamıyorsunuz.