Genel

Sitem Etme Başka İhsan İstemez

Durup durup sitem eden, hep olumsuz şeyleri dile getiren insanlar dışarıdan ne kadar sevimsiz göründüklerini bilebilselerdi..

Bilebilselerdi,

Habire sitem etmekten hemen vaz geçerlerdi..

Halbuki gülümsemek ne güzel. Teşekkür etmek ne güzel.

Bekleyip elde edemedikleri yüzünden habire birilerine laf göndermek ne kadar mutsuzluk.

Karşıdakinin içini bitirmek. Ve kendinden uzaklaştırmak.

Sen gördüğün iyiliğe teşekkür edersen minnetdar olursan devamı gelir zaten.

Sitem, sürekli yapılınca sitem olarak kalmıyor şikayete dönüşüyor zaten.

Şu hayatta şunu çok iyi anlamaya başladım birşeyler daha iyi olsun istiyorsan,

Onu niye böyle değil, şu niye böyle değil diye hesap sormak, şikayet etmek, sitem etmek gibi şeyleri bırakacaksın.

Bulduğun en minik güzelliği, iyiliği “o zaten olması gereken şey canım” diye düşünmeden bu ne güzel birşey, beni ne kadar mutlu ediyor diye içtenlikle ifade edeceksin.

Bunları aslında kendime de yazıyorum biraz. Bazen çok fazla fark ediyorum olumlu şeyleri, nimetleri, güzellikleri görmediğimi. Ya da gördüğüm halde normal bulduğumu.

Halbuki olmasını istediğin ama olmayan şeyler öyle mi? Hemen ifade ediyorsun böyle olsun istemiştim diyorsun, hemen sitem ediyorsun.

Mesela çocuğum, oğlum ya da kızım güzel bir şeyler yapıyorlar. Sorumluluk alıyorlar bir iki teşekkürden sonra normalleşiyor gözümde yaptıkları.

Halbuki çocuk olsun büyük olsun bir insan bir iyiliği yapmak istemezse sürekli yaptıramazsınız.

Birşeyler yapmak istemesi için de yapmadıklarıyla ilgili sitem duymaktan daha çok, yaptıklarıyla ilgili mutlu olunduğunu duymaya ihtiyacı var.

Sitem ya da şikayet duymak iyilik yapmak için teşvikçi olmuyor ki.

Halbuki yaptığının mutlu ettiğini duyabilmek insanı mutlu ediyor. Sevdiklerini mutlu etmenin hazzını yaşamak büyük bir tatmin. Bu zincir hep böyle devam ediyor.

Kendime böyle diyorum işte bugünlerde;

Çocuklarla ve eşinle mutlu olmak istiyorsan sitem etme başka ihsan istemez.

Başka kültürlerde de öyle mi bilmiyorum, bizde beklentiler karşılanınca şükran duymak ifade etmek eksik. Karşılanmayınca hemen bildirmek, sitem etmek yaygın.

Halbuki şükrederseniz nimetimi arttırırım diyor Yaradan. (İbrahim Suresi, 7. ayet)

Ha şükredelim de elimizdekiler artsın şeklinde tak diye, çok şükür Ya Rabbi demekle bitmiyor bu iş.

(Tabi biz bunu sadece maddi şeyler için anlarız. Halbuki çocuğumuzdan eşimizden dostumuzdan gördüğümüz muamele için de geçerli bu güzelliklerin nimetlerin artması kanunu.)

Şükr etmek, gerek insanlara karşı gerekse iç dünyamızda şikayeti ve sitemi azaltmak demek.

Hep olmayanlar, gerçekleşmeyenler varmış gibi insanlara bir tek onları hatırlatmak değil.

“Olumsuzu dile getirmek, çok gerekmedikçe yapılmamalı” cümlesinin gerçekliğini iyice hissediyorum artık.

Gerekince de, düzgün ve sakince yapılmalı.

“Kaç kere söyledim sana”
“Hala aynı şey, yeter artık”
“Ben mi anlatamıyorum”

Bunun gibi ekşimiş cümlelerle çözülebilmiş düzelmiş bir durum var mı?

Sanmıyorum.

Halbuki,

“Sağol, bu benim için çok önemliydi”
“Bu yaptığın çok makbule geçti”
“Ay canım bunu görünce ne kadar sevindim”

gibi söylendikçe güzellik yayan cümlelerle artan çok iyilik vardır. Düzelen çok sorun vardır.

Hayatlarımız sitemin şikayetin çok istisnai olduğu, gülümsemenin, gözlerle minnetdarlık yaymanın, teşekkür etmenin, beğenmenin, beğendiğini dile getirmenin bol olduğu hayatlar olsun.

Var olan nimetin, varlığının güzelliğini içimizde yaşatmak olsun gayemiz. Olmayana hayıflanmayı, sitemi yaşatmak olmasın. Yoklukla iştigal olmasın.

Bu dünyada varlığı ne kadar hissedebilirsek o kadar mutlu oluyoruz. Öte dünyada da, burada var olanları hissedebildiğimiz ölçüde varlık yaşayacağız.

Hepinizi çok seviyorum.

Yazıklarımı okuduğunuz, ve beni bunları yazmaya vesile yaptığınız için içtenlikle teşekkür ediyorum.

Bakın teşekkür etmek beni hemen mutlu etti.

Gülümsüyorum şu an.

Siz de gülümsediyseniz ne güzel 🙂

Bunlar da hoşunuza gidebilir...