Genel

12-36 Ay/1-2 Yaş Çocuklarına Nasıl Yaklaşmalı

Merhaba, sitenizle yeni tanıştım çok güzel bir site gerçekten elinizie sağlık.
benimde sorunların var ve size danışmak istedim. 17 aylık bir kızım var . yapmasını istemediğim davranışları ona nasıl öğreteceğimi bilemiyorum. mesela eline ekmek alıp evin içinde gezmesi ve her yeri kirletmesi. sürekli buzdolabını açıp içinden bişeyler çıkarması misafirliiğe gitiğimiz evdelerde ortalığı karıştırması gibi. sürekli hayır hayır yapma etme diyorum ve buda onu çok huysuz yaptı. bende biraz tahammulsuz bir anneyim galiba çok çabuk sinirleniyorum. memeden kesmek ve bu davranışlarını disipline etmek için bana somut uygulayabileceğim bişeyler yazabilirmisiniz. teşekkür ederim.

 12-36 ay arası dönemde her yeri karıştıran, dağıtan ve dinlemeyen çocuğa nasıl davranmalıyım sorusu,  en çok gelen sorulardan. Somut bir şeyler yazmamı istemişsiniz ama yapılacak şeylerin ruhunu anlatmadan, sadece şunlar şunlar yapılmalı, şöyle davranılmalı desem bu maddeler sizde gerçekte kabul görmez ve makes bulmaz. Daha önce yorumlarda verdiğim kısa kısa cevapları, işin ruhunu da anlatmaya çalışarak örnekler eşliğinde maddelemek sanırım en güzeli.

1. Öğrenme isteğini ve çocuğun ruhunu anlamak:

Çocuğu anlamak için biraz kendi penceremizi bırakıp çocuğun penceresinden bakmayı deneyelim: Çocuğun 0-3 yaş arasında sürekli hareketli, karıştıran adeta bir şey arayan bir halde olması sebepsiz değildir. Ne iki gözlü iki kulaklı insanı ne de diğer varlıkları tanımaz bir şekilde dünyaya gelmiş olan çocuk, tarifsiz bir ÖĞRENME ve TANIMA isteğiyle doludur. Çocuğun içinde bir hazineyi keşf etmeye çalışan birinin MERAKI, HEYECANI, ACELECİLİĞİ vardır. Midemiz kazındığında hissettiğimiz derin ve yoğun açlık gibi, çocuk DERİN ve YOĞUN bir öğrenme AÇLIĞI hisseder. İçi bize göre basit şeylerle dolu bir mutfak çekmecesi çocuk için vazgeçilmez bir macera kutusu gibidir.

Çocuğun içindeki öğrenme dürtüsü ve merak duygsunun farkında olan bir anne, çocuğun ortalığı karıştırması ve dağıtması durumunda kendini sıkmadan, gerçekten anlayan bir bakışla “anlayış” gösterebilir. Çocuğun her elini atışında onu durdurmaya çalışmanın çocuk için ne büyük bir yıkım olduğunun farkında olabilir.

Siz zevkli bir eğlenceye başlayacağınız ya da keyf edeceğiniz zaman sizi engelleyen üstelik bunu defalarca yapan birisine nasıl duygular besleyeceğinizi düşünün. Çocuk da, kendisi için büyük KEYİF ve ZEVK olan kurcalamaları engellendiğinde size aynı duyguları besler ve zamanla hırçınlaşması çok doğaldır.

2. Dikkat Dağıtma Dikkat Eksikliğine Sebep Olabilir

Birçok uzman tarafından ortalığı karıştıran çocuğun dikkatini dağıtmak tavsiye edilir. (Benim de çok tavsiye ettiğim olmuştur malesef) Mesela çocuk misafirlikte masanın üstündeki kırılacak süslere gitmesin diye eline türlü türlü oyuncak ve değişik nesne tutuşturursunuz. Dikkat dağıtmada başarılı olsanız da çocuk hedefini unutmaz, geri döner yine bulur, mağlup olursunuz o ayrı. Bir de, zamane çocuklarında çok sık rastlanan dikkat dağınıklığı gibi çocuğun tüm hayatını olumsuz etkileyecek bir alışkanlığın, bir rahatsızlığın temellerini atmış olursunuz. Ana babaların ilkokulda fellik fellik çare aradığı, derslerini de kötü etkileyen DİKKAT DAĞINIKLIĞI yani YOĞUNLAŞAMAMA, sadece dersleri değil bazen hayat başarısını da etkileyebiliyor.

Zaten merakla hedefine koşan çocuğun dikkatini dağıtmak epey emek ve tecrübe gerektirir. Denersiniz denersiniz çocuğun dikkatini dağıtıncaya kadar iflahınız gevrer. Siz bu işte uzman olana kadar çocuk büyür. Zamanla çocuğun yaptığınız şeyin farkında olup sizi bir kandırıcı ve engelleyici olarak görmesi de ayrı bir olumsuzluktur. En iyisi ne bulacaksa bulsun ne yapacaksa yapsın deyip bir kaşif izler gibi çocuğu izlemektir, tabi misafirlikte değil kendi evinizde 🙂

3. Çocuğu Değil Ortamı Kısıtlamak

Daha önce de defalarca değindiğimiz gibi, çocuğu ortama göre durdurmak ve kısıtlamak yerine, ortamı çocuğa göre kısıtlamak ve ÇOCUK GELŞİMİNE UYGUN BİR ATMOSFER hazırlamak ilkemizi çocuk 4 yaşına gelene kadar uyguluyoruz ve güncel tutuyoruz. 4 yaştan sonra ise çocuklar yavaş yavaş kuralları ve düzeni öğrenmeye başlıyorlar.

İnsanların birbirlerinin evlerini eşyalarını böylesine incelediği bir devirde, evi çocuğa göre kısıtlamanın kolay olduğunu iddia etmiyorum ama çocuğunun ve kendisinin ruh sağlığını düşünen bir anne, geçici bir süre olan bir kaç yıl için bunu göze alabilmeli ve değeceğini bilmeli. Mobilyalarınızın sehpaların üzerindeki örtülere ve süslere bir süreliğine veda edin. Çocuk elinin ulaşabileceği yerlerde kırılacak/ ellenmesini istemediğiniz ne varsa kaldırın. Mesela flaş diskleri, fotoğraf makinası ve telefonları çekmece ya da masa üstünde bıraktığımızda hemen buluyor çocuklar. Bunların güvenliği sadece yüksek yerlerde oluyor. Mutfak dolaplarından birini, yatak odası gardolabının bazı üst kısımlarını çocuklardan saklanan şeyler bölümü yaptım. Ya da raflar da çok güzel çözüm oluyor. Çok fazla süs takıntınız varsa duvara bir raf taktırıp süslerinizi de yüksek yerlere koyabilirsiniz.

Misafirlikte ise, çocuklu bir anne olarak çocuğun karıştırabileceği şeyleri en başta daha çocuk fark etmeden bir yerlere saklamak kaldırmak anneyi rahat ettiriyor. Ev sahibine çocuk ellemesin şuraya koyuyorum diye kibarca ifade edebilirsiniz. Çocuğunuz ortalığı kirletirse de, aynı şeyi her 10 çocuktan 9’unun yaptığını düşünün ve ev sahibinden utanmayın, mahçup olmayın. Utanılması gereken durum, çocuğunuz ortalığı kirlettiği halde temizleme gayreti göstermezseniz ortaya çıkar. Misafirlikte çocuğunuz biryerleri kirletmesin diye sofra örtüsü vs gibi birşeylerle önlem almaya çalışın ama kirletirse de mutlaka orayı temizleyip çıkmaya çalışırsanız içiniz rahat eder.

Misafirlikte en büyük kaygım şu olmuştur oldum olası: Acaba çocuk ortalığı kirletince diyelim meyve suyunu dökünce çocuğa niye yaptın filan diye kızmazsam, ev sahibi şuna da bak hiç rahatsız olmadı bile, çocuğa hiç kızmadı diye düşünür mü? Bir çok annenin aynı kaygıyla çocuğa çıkıştığını biliyorum. Sanki rahatsızlığımızı ev sahibine göstermenin tek yolu çocuğa kızmaktan geçiyor!

Halbuki:

– Lekeyi çıkarmak için elimizden geleni yapmak,
– Çocuğa “döktüğün meyve suyunun lekesini çıkarmak için epey uğraştım” diyerek ben iletisi göndermek, (kızmaktan çok daha etkili olduğu kanıtlanmıştır)
– Ev sahibine de üzgünüm böyle olsun istemezdim, lekeyi çıkarmak için elimden geleni yaptım gibi birşey söylemek, YETERLİDİR.

Bu arada çay ve meyve suyu döküldüğünde, öncelikle kağıt peçete ile dökülen kısmı iyice çekip kurutup (peçeteler ıslanmayana dek), sonra leke çıkarıcı/ bulaşık det. gibi kimyasal ve ıslak bezle temizlediğinizde eser kalmıyor.

4. Çocuğu Olumsuz Fiilden Olumluya Yönlendirmek

Çocukların olumsuz -ME, -MA eklerini algılamadıklarını yorum cevaplarında çok yazmıştım. Çocuğa sakın suyu DÖK-ME dediğinizde de, DÖK dediğinizde de çocuğun zihninde oluşan görüntü ve anlam DÖK oluyor. Klasik örneği verelim; size “pembe bir fil hayal etme” denince ne yaparsınız? ETME denmesine rağmen, pembe bir fil hayal etmiş bulursunuz kendinizi.

Tıpkı bunun gibi, çocuğa DÖKME dediğiniz halde çocuk dökmüş buluyor kendini. Onun yerine şuraya dök diyerek dökmenin yerini değiştirebilirsiniz.

Çocuğu sürekli yönlendirmek çocuğun “kendisi” olmasını engelleyeceği için bu yöntemi çok fazla kullanmamak gerekiyor. Bir bardak suyun yere ya da halıya dökülmesi kimse için büyük bir zarar değildir, yerden çabucak silinir, halıda lekesi kalmaz. Bırakın döksün. Ama diyelim çocuğun elindeki suyun elektronik bir aletin üstüne dökülmesi, hem aletin zarar görmesi hem de çocuk için tehlikeli bir durum oluşturacaksa o zaman bu yönlendirme yöntemini kullanabilirsiniz. Başka bir örnek cep telefonunu çamaşır makinasının içine koymayı alışlanlık haline getirmesin diye, cep telefonunu elimde gördüğüm zaman ALMA, oraya KOYMA demek yerine onu masanın üstüne koy, şuraya koy gibi yönlendirmeler yapmıştım.
Çocuk büyüdükçe emir cümlelerini bırakıp koyar mısın, verir misin gibi kibar ricalara geçersiniz. konuşmayı yeni öğrenirken ricaları pek anlamıyorlar, direk fiilin yalın halini söylemek gerekiyor. KOY, BIRAK, VER gibi.

5. Çocuğu Durdurmak

Çocuğu tehlikeden korumak için yönlendirmek her zaman yetmez. Durdurmak da gerekecektir.

Çocuğu durdurmak için kendinize bir kelime seçin; DUR, BIRAK, HAYIR, OLMAZ gibi.

Diyelim HAYIR’ı seçtiniz.

Çocuk tehlikeli ya da zararlı (gerçekten zararlı olmayan durumlarda lütfen kullanmayın) bir şeye yöneldiğinde, diyelim bir elektrik prizine yöneldiğinde;

a. yerinizden kalkmadan ama biraz doğrularak
b. çocukla yoğun göz teması kurarak
c. ve sadece tehlikeli durumlarda kullandığınız bir ses tonuyla

Sakin ve kararlı bir biçimde HAYIR deyin. Çocuk prize gitmeye devam edecektir. Bu sefer yerinizden kalkın ve aynı şekilde göz teması ve aynı ses tonuyla HAYIR deyin, ama tehlike çok yakın değilse yanına hemen gitmeyin.

Çocuk yine devam ederse, 3. adım olarak gider çocuğu alır başka yere koyarsınız.

Çocuk tehlikeli ve istenmeyen durumlarda sizden aynı kelimeyi aynı uyarı tonuyla ve beden dilinizle duyduğunda, o kelimeyi kodlayacak ve zaman içinde uyarılarınızı anlayacak ve kendini durdurmaya çalışacaktır. Orada elektirik var senin için çok tehlikeli gibi açıklamaları ise 2,5 yaşından önce pek anlamaz, sadece kafasını karıştırır.

6. Gereksiz Vehimlerle Çocuğu Sevgisiz Bırakmayın

Çocuğu kucağıma çok alırsam kucağa mı alışır, onunla çok oynarsam hep mi ister gibi vehimlerle çocuğu sevgisiz bırakmayın. Çocuğu elbette her zaman kucağınızda taşımayın ama çocuğunuzun kucak ihtiyacı olduğunda asla yabana atmayın ve bu konuda büyüklerin laflarına aldırış etmeyin. Çocukların bu yaştaki hırçınlıklarının en büyük sebebi, kucağa alınmak ya da sevilmek istediğinde arkası dönük ve çoşkusuz donuk ya da aksi bir anneyle karşılaşmasıdır.

Anne babaların gereksiz ürettikleri vehimlerden birisi de, çocuk söz dinlemeyen bir çocuk mu olacak şöyle bir çocuk mu olacak diye çocuğun davranışlarını YANLIŞ anlamlandırmaktır. Bu gibi vehimli düşünceler özellikle annenin motivasyonunu kırar.

Efendim çocuğunuz koca adam olana kadar bir sürü yanlış ve doğru şey yapacak. Mesela bir dönem gelecek uyumlu olacak bir dönem yalanı ve isyanı deneyecek. Her dönem sizin ona tepki ve anlayışınıza göre karakterine neyin doğru neyin yanlış olduğunu yerleştirecek. Ama siz yalan söyleyince bu çocuk yalancı mı olacak, söz dinlemeyince söz dinlemeyen çocuk mu olacak diye kendi gayretinizi kırar çocuğu anlayışsız bırakırsanız, işte o zaman korkuğunuz şeyin başınıza gelmesine sebep olabilirsiniz. Unutmayın.

* Yazının bazı bölümlerini Adem Güneş’in Annelik Sanatı isimli kitabından yararlanarak yazdım. Kitaptan bazı kısımları aynen aktarmayı ya da kısa pasajları alıntılamayı düşünmüştüm ama yazı çok çok uzun olacağı için kendi anladıklarımı özetlemeyi seçtim. Ve kendi tecrübelerimle de birleştirerek aktarmaya çalıştım.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...