Baba akşam namazı için anne ve çocuklara seslenir:
‘Abdest alanları bekiyoruuum.’
Bir parantez, ne gerek var minicik çocukların namaz kılmasına diyenlerdenseniz sizi hemen buraya alalım.
İkinci parantez, çocukları kaç yaşında namaza teşvik etmeli acaba diye soranlardansanız buraya alalım, cevapsız soru kalmasın.
Evin babasının çağrısını işiten evin oğlu(10 yaş) önce ben gireyim banyoya abdestimi alıvereyim der, gider pratik bir şekilde alır.
Babanın abdesti önceden varmıştır.
Anne küçük kızı(7,5 yaş) en sona kalmasın diye, önce sen gir al sonra ben alırım der. Çünkü sona kalınca, küçük kızın abdestten sonra hazırlanmasını da beklemek gerekecektir.
Küçük kız girer, anne o arada şu çamaşırları katlayayım bari beklerken der. Zaten son günlerde balkondan alıp öylesine bir yere fırlatıverdiği çamaşırları katlamak için hep abdest sırası bekleme zamanını değerlendirmektedir.
Hiç hoşlanmadığı çamaşır katlama işine ayrıca vakit ayırmaktansa, böyle başka birşeyi beklerken araya sıkıştırmak ona basit bir mutluluk vermektedir. Bir taşla iki kuş vurdum diyerek kendini çocuk gibi teselli edecektir.
Bekle bekle derken, küçük kız bir türlü banyodan çıkmaz. 10-15 dakika geçtiğini fark eden anne içeri bakar, küçük kız büyük tuvaletini yaptığını söyler.
Ay onun büyüğü çok sürer söylentileri içinde hane halkı biraz yılgınlaşır.
Anne gider hadi kızım, tam gelmediyse sonra devam edersin. Bak yatsı gelecek der.
Küçük kız kalkar, abdestini alır. Onun tuvaleti gibi, abdesti de uzun sürmektedir.
Sonra anne girer, o da iki işi birden halledecektir. Çok uzun sürmez ama çok kısa da sürmez. Abdestini alır çıkar.
Anne hadi der. Ama evin babası der ki, ya benim abdestim eskiydi. Biraz bekleyin de bozup, sonra yeniden alayım. Hem bu abdestle yatsıyı da kılarız az sonra.
İyi hadi madem derken, anne saate bakar. Yaklaşık yarım saattir bir abdest birliği yaşayamadık, olsun şimdi hallolacak diye düşünür.
Baba çıktı hadi seccadeleri serelim derken, evin oğlu, o kadar bekleyince benim abdestim de kaçtı bu arada, ben de alıcam der 🙂 O kadar kikir kikir edersen olacağı bu çocuğum.
Aaaaaa diye bir şaşırtının ardından, tamam tamam hadi bekliyoruz cümleleri duyulur.
Evin oğlu da çıkınca, tamam mı herkesin abdesti, bak kimseye birşey olmadan hemen duralım namaza diye panik yapar anne.
Babanınsa umru değildir.
Her zamanki espriyi yapar, evin 2 yaşındaki ferdine ‘senin abdestin var mı Zeynep?’ diye sorar.
Bu soruya çok sinir olan Zeynep, her zaman kaşlarını çatar ve ıııı ıhh der.
Ne sorulduğunu anlamakta mıdır anlamamaktadır mı bilinmez ama, bu sorudan hiç hoşlanmaz.
Hane halkıyla birlikte namaza durup Avva titi diyerek tekbir almaktan, secdeye gitmektense çok hoşlanır.
Galiba bu cemaat olayını, her akşam ailece oynanan bir oyun filan sanmaktadır. Bazen kişiler yalnız başına da oynamaktadır. Hem de hareketli, materyalli bir oyundur, seccadeli falan.
Zeynep, seccadeleri seremese de getir götüre yardım eder. Herkesin kafasına muhakkak birşeyler taktığını da çoktan keşfetmiştir. Tıpkı ağabeyi gibi takke takar kafasına.
Her zaman yaşanan, tam namaza durulacakken Zeynep’in başına bir şey gelmesi, bir yere çarpması (ee şeytanın işi ne) ve ağlaması gibi bir olay vukua gelecek de, herşey berbat olacak diye korkusundan annenin yüreği pır pır atmaktadır.
1 saniye bile yüzyıl gibi gelmektedir o an. Zamanın geçmesine dayanamayacak hale gelmiştir.
Hadi ne duruyosun, kamet kamet der oğluna.
Sonunda evin oğlu kamet getirir ve baba Allahuekber diyerek tekbir alır.
Anne derin bir nefes çeker ve şöyle geçirir:
Oh be, o bitmeyen abdest alma seramonisini de, bir şey olacak çocuk yine mi ağlayacak safhasını da atlattık. Kendimi bırakabilirim boşluğa.
Namazda huzuru bulmak diye buna denir.