Genel

Biraz Küçük Mü Ne?


3. çocuğum, ağabey ve ablasının aksine bana hamilelikte çok çektiren Elif Zeynep kızım şu an 16 aylık. İnşallah kilo problemi konusunda da çektirmez diye dua ederek ve dualarınızı taleb ederek başlıyorum. Şu an 9,1 kilo. 2 ay öncesine göre 200-300 gr. vermiş.

Elif Zeynep aslında 4 kilo doğdu, ve ilk 6 ay gelişimi çok ileriydi. (Şu yazıda 2 aylık halini görüyorsunuz) Daha 7 aylıkken yani oturmayı yeni öğrenmiş bir bebekken sandalyelere tutunarak ayağa kalkmaya başlamasıyla bacakları birkaç ayda eridi. 8 aylıkken sıralamaya başladı ve ondan sonra kilo alımı durdu gibi oldu. Ve tekrar eden bademcik iltihabıyla gelen iştahsızlık üzerine tuz biber oldu. Her zaman ve özellikle hastalık dönemlerinde emmeye çok düşkün oluşu iştahı azaltan etkenlerden.

Bu günlerde “zayıf çocuk nasıl kilo alır, 12-18 aylık bebek neleri sever” gibi aramaları sık yapıyorum. Bugün bir liste yaptım, gün içinde neler yediğini nelerin eksik kaldığını not ederek gideceğim artık.

Merak etmeyin size “bir çocuğa nasıl kilo aldırılır, neler yapılabilir?” gibi 10milyon 867bin tane annenin kafa patlattığı, almış yürümüş, her detayı zaten internetin derinliklerinde ziyadesiyle mevcut bulunan bir konudan bahsetmeyeceğim.

Toplumumuzda fevkalade ihtiyaç duyulan “Zayıf veya minik bir çocuğun annesine nasıl davranılır?” ya da “Nasıl davranılmaz, neler söylenmez?” konusuna birazcık ucundan köşesinden değineceğim. Zira dertli olduğum konu bu.

Öncelikle:

– Biraz küçük mü ne?

– Biraz miyon mu ne?

– Ben görmeyeli bu çocuk küçülmüş mü?

– Siz sene başında okul başlarken buna hamile miydiniz? (Yani o kadar küçük görünüyor ki doğalı 9 ay- 1 seneyi geçmemiştir demek istiyor)

– 15 aylık mı gerçekten, 9 aylık gibi duruyor.

Gibi cümleleri söyleme sayın anne ya da anneanne/ babaanne.

Kaç aylık diye sorup, uzun uzun çocuğu süzmen de birşey söylememenden daha fazla üzebilir unutma.

Yukarıdaki ve benzeri cümleleri de başta kendi iyiliğin için söyleme.

Çünkü o annenin kalbine bir çizik de sen attığında o da senin için içinden kötü dilekler geçirebilir, sana olumsuz bir enerji gönderir ve sen muhtemelen bundan etkilenirsin hayatının bir karesinde.

Mesela bana bu tür yorumları yapan kişinin kendi çocuğu/torunu gayet iri ve kilosu yerinde çocuklarsa, yorumlarda “sen bakamamışsın buna, ben nasıl bakmışım ama” iması da hissedersem;

-Hay inşallah seninki de obez olur da nasıl zayıflatacağım diye doktor doktor gezersin,

– İnşallah 8 yaşındaki çocuğuna 10-11 yaş kıyafetleri almaktan, pantolon paçalarını kısaltmaktan özel kıyafet diktirmekten iflahın gevrer,

-Ben bu çocuğa neden bu kadar yedirdim de yağ hücrelerini arttrdım diye vicdanın sızım sızım sızlar, kafanı duvarlara vurursun,

diyesim geliyor.

Masum çocuğu düşünüp, içimden geçirdiğim bu şeylere “amin” diyemiyorum ama, belki benim mahzuniyetimi ve senin kendini beğenmişliğini gören Göz bu duaları kabul ediyor olabilir, kork bundan!

Nitekim olabiliyor. Şu an 9 yaşında olan oğlum yaşıtlarına göre biraz ufaktı. Kayınvalidemin komşusunun torunu olan çocuğun ne kadar iri olduğu pek çok ziyaretimizde mevzu olurdu. Çocuk daha 7 yaşındayken vücut kalınlığı bacakları vs. yetişkinlerinki kadar oldu. Şu an doktor doktor gezip zayıflatmaya çalışıyorlar. Oğlumsa boyuyla, kilosuyla sınıf ortalamasında normal bir çocuk oldu.

Şu an 7 yaşında olan kızım 4-5 yaşına kadar enine boyuna iri bir çocuktu. Allah’a çok şükür hiç kimsenin çocuğunu küçük minik diye bir sözle yorum yaptığımı değil, içimden düşündüğümü bile hatırlamıyorum. Seninki ne kadar iri bizimkine bak ne zayıf diyenlere, büyüyünce aşağı yukarı hepsi eşitleniyor merak etme, bu kadar farklar her zaman olur derdim.

Sonra, sayın yorumcu anne yada büyükanne:

Düşün ki, alemin akıllısı tek sen değilsin. O anne bilmiyor mudur çocuğunun minik olduğunu sence? Bilmez olur mu, senin gibi bilmem kaç kişi aynı konuda yorum yapmış, öğütler vermiştir kendisine.

Ay bu çocuk ne kadar küçük diye hayret etmeyi ya da, senin uyguladığın mükemmel şeyleri herkes her çocuğa gayet rahat uygulayabilirmiş gibi boş boş konuşmayı bırak da, annesi kimbilir ne vitaminler vermiş, ne kemik suyu çorbaları yapmıştır, en güzel şekilde beslemeye çalışmıştır herhalde diye düşün. Bir çocuğu (Allah’tan sonra) annesinden daha çok kim düşünebilir ki diye düşün.

Gerçekten çok yardımcı bir bilgin olduğunu düşünüyor olabilirsin ama aslına bakarsan herkes herşeyi biliyor. Balı pekmezi, sütü yoğurdu, vitaminin iştah açtığını, kemik suyu çorbasını vesaireyi.

Bilmek yetmez işte, bazı çocuklar yemez. (Önceki 2 çocuğum yoğurdu severdi bu sevmiyor yemiyor) Bazı çocuklar az yer o bile yarar (kızım öyleydi), bazı çocuklarsa yese de kilo almaz diye düşün. Biraz bilge ol.

Ve son olarak:

Tüm bunları düşünüp geçtikten sonra, o çocuğa ve annesine gerçekten şefkat ediyorsan pozitif birşeyler yaparak yardımcı olabilirsin. Çünkü herşeyin başı ümit ve moral. Çocuğun yemesi için de annenin ona her ihtiyacı olan yemeği hazırlarken kullanacağı enerji için de moral gerek. Çocukta olumlu bir taraf görüyorsan onu söyle mesela moral olsun.

– Ne kadar mutlu görünüyor.

– Ne kadar sağlıklı görünüyor.

– Maşallah ne güzel zıplıyor.

– Şu sevimliliğe bak.

– Ne güzel konuşuyor.

– Ne kadar da akıllı.

– Saçları ne güzel ve canlı.

gibi.

Senden böyle bir yaklaşım gören anne kilo konusunda muzdaripse muhtemelen dert yanacaktır. Tavsiyelerini belki o zaman “Sen de bilirsin duymuşsundur ama şöyle şöyle birşeyler yapmıştım” diye mütevaziyane söyle.

Direk ahkam kesmeyle ve akıl vermeyle başlayan diyalogların sonucu genelde “insanların senden soğuması hatta derecesine göre yaka silkmesi ya da tiksinti duyması”ndan başka birşey olmuyor.

Çocuklar öyle ya da böyle büyüyorlar. Allah ömür versin. İnsan çocuğun kilosunu umursamayacağı halde düşüncesizce yorum yapan insanlar yüzünden takar hale geliyor, hatta takıntı haline bile getirebiliyor.

Önceki 2 çocuğumda kilo konusunun beni böyle üzdüğünü hatırlamıyorum.

Toplum olarak kendimizi ispatlama ve yaptığımız şeyleri öne çıkarma endişesinden kurtulup, muhatabımızı kırmama ve nazik olma endişesine sahip hale gelmeliyiz.

Geçenlerde birisi söyledi, annesi insanlara çocuğunun kaç aylık olduğunu bile sormamaya çalışırmış, yaşına göre boyunu kilosunu anlamaya çalışıyor zannedilmesin diye.

Ne kadar ince ve güzel bir ahlak. İnsan böyle hassas hale gelince çocuğunun kaç aylık olduğunun sorulmasından bile üzülebiliyor gerçekten.

Çok fırın ekmek yememiz lazım daha, açık açık lap diye herşeyi söylemek bu kadar olağan iken, öyle bir nezakete toplum olarak ne zaman ulaşırız acaba.

Yukarıda yazdıklarım kimimiz için başlangıç, kimimiz için biraz daha düşünmeye ve hassas olmaya vesile olsursa mutlu olurum çok.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...