Sorumluluk bilinci, otokontrol ve iç disiplin kazandıralım
Eğer çocuğunuz siz söylemeden kendi kendine ders çalışmaya başlayabiliyorsa bu farkındalık düzeyinin geliştiğinin ve bireysel sorumluluğunun şuurunda olduğunun bir göstergesidir. Bir çok anne-babanın şikayeti gibi siz de çocuğunuzun kendi başına ders çalışmaya oturmadığından şikayetçi iseniz çocuğunuza nasıl ders çalışacağını öğretmek yerine önce sorumluluk duygusunun kazanılmasını sağlamak şarttır. Çünkü sorumluluk bilinci otokontrol dediğimiz çocuğun kendi kendini kontrol edebilmesini sağlayacak, disiplin anlayışını geliştirecektir. Çalışmaya başlamak, çalışmayı devam ettirmek, çalışmayı devam ettirebilecek motivasyonu kazanmak ta bunların içindedir. Sorumluluk duygusunun kazanılması size ve çocuğunuza ergenliğinde, kendisine de hayatının her aşamasında lazım olacaktır. Unutmayalım bizler her zaman çocuğumuzun yanında olamayacağız. Sorumluluk bilinci çocuğumuza en çok kendi başına hareket etmek zorunda kaldığı durumlarda lazım olacaktır. Herhalde bundan sonraki yazımız sorumlulukla ilgili olacak.
Çocukların bazı derslere çalışmayı özellikle istememesinin nedeni o derste yaşadığı başarısızlıklar ve o derse karşı geliştirdiği tutum ve özgüven eksikliği olabilir. Özgüven eksikliğini giderebilmek için küçük başarıların özellikle de o dersle ilgili başarıların anında ödüllendirilmesi gibi bir yol izlenebilir. Çocuğumuzun o dersle ilgili tutumunu değiştirmeden o dersi öğrenmesini ve başarılı olmasını sağlamak gerçekten zordur. Anlayışın olumlu hale getirilmesi sonuçları da etkileyecektir.
1921 yılında ABD de Stanford Üniversitesinde normalin üzerinde zekaya sahip olan 1528 tane öğrenci üzerinde bir araştırma yapılır. Konusu “zekanın başarılı olma üzerindeki etkisi” dir. Herkes başlangıçta “zeka başarılı olmak için en önemli değişkendir” düşüncesine sahipken araştırma çok farklı bir sonuç ortaya koyar: Başarılı olmada zekadan daha önemli 3 şey: Özgüven – İç disiplin – Hedef sahibi olmak.
Anne – babalarımızın önemli bir yanılgısı var. 2, 3, 4 saat odasında kitap defterin üzerine abanmış çalışıyor zannettiğiniz çocuğunuz belki de hiç çalışmıyor. Siz ise şöyle diyorsunuz “çocuğum 3 saattir kafasını kaldırmadan ders çalıştı, mübarek kitabın üzerine uyumuş kalmış” unutmayalım önemli olan kafayı kaldırmadan ders çalışmak değil belki az ve nitelikli çalışmak. Burada anne – babaya da önemli bir görev düşüyor: o da verimli çalışmayı çocuğunuz kadar siz de bilmek zorundasınız.
Onun ve kendinizin öğrenme stilini biliyor musunuz?
Mutlaka dikkat, algılama, kişilik, ABT (akademik benlik tasarımı), çalışma alışkanlığı, üstün yetenek erişim envanteri gibi hem “çocuğunuzu nicel olarak tanımanızı” sağlayacak hem de ders ve okul başarısına çok ciddi katkıları olabilecek konularda test uygulatarak uzman yardımı almaya çalışın. Dikkat ve algı testi daha çok okuma ve dinlemenin geliştirilmesi sonucu ile sınavlarda, kişilik ve ABT çocuğun kendisini genel olarak nasıl gördüğü ve özgüveni ile ilgili olarak, çalışma alışkanlığı testi çocuğunuzun dinleme – not alma – bireysel çalışma ile ilgili yeterli olup olmadığını, üstün yetenek erişim ise çocuğun geliştirilebilir, farklı ve üstün özelliklerini görmemizi sağlar. Daha da önemlisi siz ve çocuğunuz öğrenme stilinizi öğrenmiş ve geliştirmiş olursunuz.
Plan ve Uygun Taktik Geliştirmek
Bazı çocuklar sıralı ve sürekli birbirinin aynısını tekrar ederek izleyen işleri yapmakta zorlanırlar. Bu tür öğrenciler bir programa uymakta da zorlanırlar. Onun için programları sevmezler genellikle. Anne – babalara tavsiyemiz çocuğunuzu 1 hafta çok iyi gözlemleyin ve not alın. Okuldan geldikten sonra okula gidinceye kadar zamanı nasıl geçiyor. Hangi saatlerde neler yapıyor, not alın. Zaman olarak özellikle boşluklarını yakalayın. Çok verimsiz geçirdiği süreleri tespit edin. Çocuğun “olmayan o genel programına” dokunmadan verimsiz geçirdiği boşlukları siz doldurun. Çünkü yeni alışkanlıkların yerleşmesi için eski alışkanlıkların çözülmesi gereklidir. Alışkanlıklar değişmezse sonuçlar da değişmez. Dersleri programa beraber yerleştirin. Yerleştirirken başaramadığı derslere biraz daha ağırlık vererek yerleştirin. Eğer katkısı olursa programı sahiplenir, kolay uyum sağlar. Her gün okuldan geldikten sonra bir müddet çocuğunuzun dinlenmesi amacıyla serbest zaman etkinliği olsun. Çocuğun da ders dışı bir hayatının olması gerektiğini unutmayalım. Bu zaman zarfında rahatlasın, uzansın, oyun oynasın vb. Dersler çalışılırken birbirini bir sayısal ders bir sözel ders şeklinde izlesin. En dinlenmiş olduğu zamanlarda en az bildiği ve en zayıf olduğu dersi çalışsın.
Zamanı değerlendirme bilinci
Zamanı değerlendirme ile ilgili okuduğum bir kitapta çok dikkatimi çeken iki istatistik veri vardı. Birisi bunu geliştiren adamın adıyla anılan “yaptığımız işlerin % 20 si elde ettiğimiz sonuçların % 80 ini sağlar” diye ifade edilen Pareto ilkesi diğeri de “zamanı kullanmayı % 5 daha etkili hale getirdiğimizde buna dayalı sonuçlar da % 85 artar” kurallarıydı. Çocuğumuzun başarılı olması aynı zamanda zamanını iyi kullanmasına da bağlı. Yukarıdaki ilkeler aslında bize şunu gösteriyor: küçük bir çabayla çok büyük sonuçlar elde edilebilir
O ders çalışırken siz ……
Çocuğun çalışma odası ve masasının düzenli olmasını sağlayın. Çalışma odasında çalışmaya alternatif oluşturacak (internet, tv., oyun vb.) bir şey olmamasına dikkat edin.
Çocuğunuz ders çalışırken siz ebeveyn ve diğer kardeşler olarak içeride odasında ders çalışan çocuğu “ben burada ders çalışıyorum onlarsa film izliyorlar” diye çekebilecek davranışlardan da sakınmalısınız. O ders çalışırken kendinize ait bir meşguliyet bulmak en iyisi. Ya da kitap okuyup güzel ve nitelikli sohbet etmek olabilir. Bu davranışımız aynı zamanda çocuğa da örnek olacaktır. Çünkü anne – babalardan en çok gelen şikayetlerden biri de “çocuğum kitap okumuyor” şeklindedir. Biz de şunu soruyoruz “siz çocuğunuza göstere göstere kitap okuyor musunuz?” çocuk görmediğini öğrenmez ve yapmaz.
Yanlışa ve olumsuza odaklı olmak
Bizler çoğunlukla bir şeyi tenbih ve nasihat ederken olumsuzluklardan yola çıkarak devam ederiz. “Dersine çalışmazsan başarısız olursun” yerine “başarılı olmak için şunları yapmalısın” veya “şöyle yaparsan daha başarılı olursun” gibi. Çünkü bilinçaltı olumluyu algılama eğilimindedir.
Çocuğumuzu okula karşı negatif etkileyecek, okulla, öğretmeniyle ve okumakla ilgili olumsuz eleştirileri onun yanında yapmayalım. Çocuğumuzun hayatında neyi çoğaltmak istiyorsak ona vurgu yapalım, değiştirmek istediğimiz davranışını odağa alalım.
Yanlış soru: Bu gün okulda ne yaptın?
Çocuk okuldan geldiğinde anne-babaların sorduğu en beylik bir o kadar da yanlış olan soru budur: bu gün okulda ne yaptınız? Onun yerine şu soruyu sorsak: “bu gün okulda tam olarak ne öğrendiniz?” Çocuk öncesinin de verdiği bir alışkanlıkla ısrarla ne yaptığını söyleyecektir. Siz de ısrarla istediğiniz cevabı alıncaya kadar aynı soruyu sormaya devam edin: “bu gün okulda tam olarak ne öğrendiniz?” Bu soru çocuğun okulda öğrendiklerini size de özetlemesini sağlayacak adeta küçük bir tekrar olacaktır. Cevap veremediğinde yönlendirici sorularla onu çözmeye çalışın: “mutlaka benimle paylaşmayı istediğin çok güzel şeyler vardır” gibi. Çocuk, bu soruyla muhatap olacağını bildiği için derslerde daha dikkatli olmaya çalışacaktır.
Yanlış emir: “hadi yavrum dersine çalış”
Bunun yerine “dersine yemek yemeden önce mi yemeğini yedikten sonra mı çalışmak istersin” gibi bir soru sormak çocuğa tercih hakkının olduğunu gösterecektir.
Ülkemizde yapılan bir araştırma ders başarısı düşük 7-17 yaş grubu çocukların yarısının anne baba ilişkilerinin kötü olduğu, yarısından fazlasının ise babalarının çocuklarına vakit ayıramayacak kadar meşgul oldukları görülmüştür.
“Hocam bütün her şeyi yaptım, yine de olmuyor, olmuyor” diyen ebeveynlere de çok rastlıyoruz. Bir davranışın yerleşmesi, o davranışın alışkanlık halinde devam etmesi ve kişilik haline gelmesi çok sabır isteyen bir durumdur. Biz en çok şuna şahit oluyoruz: anne – baba birkaç kere deniyor, olmadı hemen vazgeçiyor. Çocuğun bazı şeyleri yapmamak için gösterdiği sabrı, kararlılığı ve tutarlılığı maalesef büyüklerde göremiyoruz. Eğer davranış yapılmadığında beyin vücudu rahatsız ediyor kaygı ve endişeye sebep oluyorsa o davranışın alışkanlık haline gelmesinde önemli bir yol kat ediliyor demektir. Çocuğunuz kendi kendine ders çalışmaya başlayıncaya ve bunu sürdürebilir bir hale gelinceye kadar büyükler yol gösterici olmalıdır.
Uğur Ataseven