Ergen- Genç

Çocuklar namaz kılmak istemediklerinde ne yapıyorsun?

‘Çocukların nasıl namaz kılıyor’ şeklinde pek çok soru geliyor.

Daha doğrusu ‘namaz kılmak istemediklerinde ne yapıyorsun’ şeklinde.

En başta konuşup artık namaz kılma yaşlarının geldiğini söylemiştik zaten. Namazla ilgili Risale-i Nur bahisleri ve hadisler okumuştuk. (Burada da Çocuğumuzun namazı çocuğumuzun geleceğidir demiştik.)

Namaz kılmanın hayatımızdaki en önemli şey olduğu da muhabbetlerimizde hep geçiyor. Bir günün 23 saatini dünya için kullanıp bir saatini namaza vermezsek ne büyük zarar edeceğimiz gibi konuları yeri geldikçe konuşuyoruz.

Uygulamada da keza öyle. İşte ne bileyim yolculukta bir namaz vaktini kaçırmamak için bazen planlarımızı tamamen değiştirmemiz. Evde ezan okunur okunmaz namaz telaşına girmemiz vesaire.

Allah’a şükür, bu namaz çok önemli bir şey mesajını alabildiklerini düşünüyorum.

Peki mesajı almış olmaları düzenli kılmaları için yeterli mi, değil.

Namaz vakti gelince hatırlatıyorum. Hadi çocuklar öğle namazı vakti, hemen kılalım diyorum.

Abdestler yoksa önce sen gir sonra sen sırası belirliyorum hemen. Akşamları baba varken cemaatle kılmak zaten daha kolay oluyor. İhtiyaca girdiklerinde ya da dışarı çıkmadan önce abdest alıvermelerini de telkin ediyoruz. Hazırda abdest olunca namazı kılmak çok kolay.

Peki kılmak istemediklerinde ne yapıyorum?

Anlıyorum namaz insanın nefsine zor gelir benim nefsime de zor geliyor. Ama şu dünyada zorlanarak yaptığımız şeylerin en değerlisi namaz, hadi bakalım diyorum.

Hani bu duyguları anlama faslını fazla incelmeden hassaslaşmadan hızlıca geçip sadede gelmeye uğraşıyorum. Üzerinde tartışmaya, iddialaşmaya mahal vermemeye çalışıyorum. 1-2 defa söyledikten sonra baktım kalkmıyorlar. Faydası olmayan hadileme durumuna düşmemeye çalışıyorum. Şöyle yapıyorum:

– Bazen geceleri yatma hazırlığına start vermek için kullandığımız yüksek sesle 1-2-3 dediğimde kalkılacak hareketini uyguluyorum. (Tabi bu hareketin evde yerleşmesi için gözünü sevdiğim baba otoritesi gerekmişti.)

– Bazen 21. sözdeki namazla ilgili ikazlardan ilham alarak bir şeyler söylüyorum. Nasıl midenin yemeğe, ciğerlerimizin havaya ihtiyacı varsa, kalp ve ruhumuzun da namaza ihtiyacı var diyorum. Bazen namaz kılmak yaptığımız diğer mübah işleri ibadet hükmüne geçirir diyorum.

– Her defasında aynı şeyi de yapmamaya uğraşıyorum Bıkkınlık vermesin diye.

– Çoğu zaman da esprili yaklaşmaya çalışıyorum. Annemdeyken televizyona dalıp kalkmak istemediklerinde televizyonun önüne geçip essalatu hayrun minettelevizyoooon diye ezan okur gibi yapmıştım. İşte duruma göre doğaçlama çıkan şeyler oluyor..

– Uzatmamaya ve kırmamaya çalışıyorum. İlk başlarda uzadığı zamanlar bırakıyordum. Neticede mükellef değiller. Çünkü çocukla ilişkimize zarar verebilecek seviyeye geliyordu. Bir dahakini daha zorlaştıracak şekilde. Artık o evreleri geçtik galiba. Biraz zaman içinde hazmettiler, kanıksadılar. Kalk kalk deyişimin hadi çabuk kalkın bir yere gidiyoruz demekten farkı kalmadı. Bir haber verme gibi algılanır oldu. Uzamadan bir şekilde hallediyoruz. İlk vaktinde hemen beraber kılmak da uzatmamak için en iyi yol.

– Bazen çok zorladıkları zamanlar oluyor. Ne kadar yüz göz olmamaya, büyütmemeye çalışsam da ‘bu defa da kılmayıveriyim’ diye tutturduğu oldu mesela oğlumun. Hem de cuma namazını. Biliyorum böyle bir şeye kapı açarsam hep daha büyükleriyle karşıma gelecekler. Ben de yıldırılma noktasına geleceğim. Bugün de oyun oynamıyım, bugün de birşey izlemiyim diyor musun demiyorsun. Hiç birşeyden vazgeçmeyip, namazdan vazgeçmek olur mu gibi sözlerle yaklaşıyorum. Oyun değil bu, Allah’ın emri. Allah’ın emrinin ciddi birşey olduğunu öğrensinler. Gerekirse kolundan tutup abdeste götürüyorum. Ne de olsa gitmek istemediği zamanar kolundan tutup doktora, okula götürdüğümüz çok oldu. Lazım birşeye götürüyorsak neden kolundan tutmayalım. O da şefkatin gereği.

– Bazen güçlü söylemlerle karşıma çıkıyor özellikle oğlum. Ciddi ve tavizsiz olduğumu görünce, hani dinde yumuşak olmak güzel güzel söylemek vardı diyor. Dezenformasyon yapıyor. Şeytan da bir yandan boş durmuyor fısıldıyor.  Korkuyorum evet aman yanlış bir şey yaparsam diye. Ama çocuğumu namazsızlığa alıştırmaktan da korkuyorum.

Deminden beri kaç defa güzel güzel söyledim diyorum. Harekete geçtin mi? Yaptın mı? Hadi bakalım kalk kalk kalk kalk diyorum. Rehavetten kalkamıyorsan, gevşediysen biraz canlandırıyım diyorum. Gıdıklıyorum bazen. Olumlu bir ruh halinde kalkmaları her zaman daha güzel.

……………………………………………………….

Hatırlatmadan kendileri kıldıkları da çok oluyor. Özellikle akşam ve yatsıyı tamamen benimsediler. Gündüz site bahçesinde oynarlarken eve bir şey için geldiklerinde öğlen ya da ikindiyi hatırlatıyorum. Bazen sırf namaz için eve çağırıyorum.

İlk başlarda oyundan çocuğu namaza çağırmak bana göre bile çok uçuk bir şeydi. Sadece akşam ve yatsıyı kılıyorlardı. Tedrici tedrici gittik. Yavaş yavaş gündüzleri kılmaya başladılar. Ara sıra kılmıyorlardı. Sonra oyundan eve namaz için gelmeyi de normal görmeye başladılar.

Kılamadıkları olmuyor mu oluyor. Özellikle dışarıda olduğumuz zamanlar, trafikte kaldığımız, bazen benim hatılatamadığım, onların abdest alacağı bir yer olmadığı zamanlar oluyor. Bir şey demiyorum. Bak kaçırdınız, kılmadınız gibi geçmişte kalmış şeylerin üzerinde durmak faydasız geliyor. Kıldıkları zaman bak ne güzel oldu, ne çok şey kazandınız demek daha güzel.

Kılmak istemedikleri bir zaman, şimdiye kadar kıldınız ne kaybettiniz demiştim bir kere. Vav deyip çok etkilenmişlerdi.

Gerçekten de öyle. Namaz kılan ne kaybeder? Hiçbir şey. Ne kazanır? Çok şey.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...