EĞİTİM OKUL Ergen- Genç

İnsanca etkileşim

Geçen hafta bir arkadaşıma oturmaya gittiğimde lafın dönüp dolaşıp geldiği yer bana şu aşağıdaki cümleleri yazdırmıştı. Zira son zamanlarda ortaokul çocuğu olan hangi arkadaşımla muhabbet etsek laf hep aynı konuya geliyordu.

Sonra fikirler gelmeye başladı. İşte şu kurs var, şurada kodlama var burada robot atölyesi var şeklinde. Şurada şöyle bir eğitim merkezi var gibi..

Zaten çocuk üniversitesinde ve yaz kurslarında daha önce bir çoğunu deneyimledikleri için yabancı değildi bizimkiler. Hala da çocukların gerek sportif faaliyet gerek tasarım teknoloji alanında devam edebilecekleri bir sürü program vardı. Ama çocuklar belli bir yaştan sonra şu günümü de doldurmayın biraz rahat olayım mantığıyla yaklaşır olmuşlardı. Ama evde de yapacak birşey bulamıyorlardı.

Dolayısıyla gelen fikirler durumu daha enine boyuna düşünmeme neden oldu zira ‘yok yok yok alternatif yok’ derken çocukların gidecekleri kurs yok demek istememiştim. Evet karşıdan nasıl da öyle demişim gibi duruyordu ama olmayan şey başka birşeydi.

Biraz daha irdeleyince fark ettim ki son zamanlarda çocuklarının bir şey yapamadığından şikayet eden arkadaşlarım hep erkek anneleriydi. Yani mesajımda ortaokul çocukları derken, kızları da içine alan bir bütünlükten söz ediyormuşum gibi duruyordu ama sorun ortaokul erkek çocuklarının sorunuydu. Zira kızlar birbirleriyle muhabbet etseler, bir yere gitseler gelseler, bir iki hobi yapsalar kendilerini hayattan alacaklarını almış hissediyorlardı zaten. Ama erkek çocuklar öyle miydi? Hayır değildi.

Sorun bu iki durum etrafında şekillendi zihnimde:

1. Sorun gidecek kurs yok, katılacak aktivite yok sorunu değil.

2. Sorun ortaokul erkek çocuklarının sorunu.

Hemen aynı gün fikir olarak yazılan eğitim merkezlerinden biriyle görüşmeye gittim oğlumla. Hani olur da bize uyan bir şey olur çocuğun canı çeker diye. Etkinlik yelpazesi gayet geniş, içeriği gayet renkli olmasına rağmen oradaki yetkili şahsın ortamdaki ergenlere olan yakışıksız tavrı benim gözümde çok büyüktü. Ve zaten sanıyorum bunu fark eden oğlum da oradaki herhangi bir etkinliğe katılmak istemedi.

İşte o zaman sorun benim için daha da netleşti. Bu çocukların aradığı şey vakitlerinin o etkinlik senin bu atölye benim mantığıyla doldurulması  değildi. O atölyede kendisine vaktini doldurmak gereken biri olarak bakan bir eğitmen varsa çocuk mutlu olmuyordu. Azıcık duygusal sezisi olan herkes hissederdi, birisi sizinle bir şeyi yapmış olmak için mi yapıyor, yoksa gerçekten sizinle vakit geçirmekten hoşlanıyor mu? Çocukların istediği şey kendilerini adam yerine koyan birileriydi. Gözlerine mecburiyetten bakmayan birileri. Kendilerini gerçekten ciddiye alan birileriyle konuşmak söyleşmek birşeyler yapmaktı.

Yahu zaten biz yetişkinlerin de evde sokakta her ortamda aradığımız şey bu insanca etkileşim değil miydi? Elbette ki çocuklar da aynını arıyordu.

İşte o zaman zihnimde bir florasan yandı ve marangozda bedensel zahmeti göze alarak çalışabilmiş olan çocuğumun neden bir çok spor etkinliğine vesaireye devam etmediğini idrak ettim: Orada eliyle ayağıyla gözüyle bir şey yaptığı halde devam etmesine yetecek kadar olumlu duygu yaşayamamak.

Bu sözlerimle, çocuklara olumlu duygu verebilen eğitimci çok az ya da yok demek istemiyorum. O işin kolay ve çokca yapılan kısmı. Zira biz anne babaları olmamıza rağmen çocukta olumlu duygu bırakacak şekilde muhatap olmakta yetersiz kalırken, kendi meşguliyetlerimizin stresinden aman şu günü geçirelim şeklinde yüzeysel yaklaşabilirken  aynı şeyi benim çocuğumun yakını makını olmayan eğitimci yapıyor diye etiketlemeyi yakışıksız buluyorum.

Onun da vardır, stresi, aile sorunu, hayata bakış sorunu, geçim derdi, giderilmemiş duygusal ihtiyaçları falan filan.

Neyse efendim biz de arkadaşlarla hayallere daldık. Önce biz anneler bir kaç çocuğu bir araya getirelim dedik. Amaç birlikte güzel zaman geçirmek olsun. Daha çok çocukların kendi aralarında yaptıkları şeylerle devam etsin ama biz de onlara sırf vakit geçirtmeye çalışıyormuşuz gibi davranmayalım.

Çünkü artık 5 yaşında değillerdi. Her teklife sevindikleri 8-10 yaş döneminde hiç değillerdi. Anaokul çocuğu gibi somut aktivite aramıyorlardı.  İşin ‘ilişki’ kısmını çok sezinliyorlar ve o kısım onları tatmin etmiyorsa görünüşte ne kadar renkli etkinlikler olsa da mutlu olmuyorlardı.

Yapacaklarımıza ve henüz hayal bile etmediklerimize dahi yetebilecek çok uygun bir mekanımız da var gibi görünüyor.

Bakalım başlamak bizden devam ettirmek babalardan olsun diye düşünerek çıktık yola.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...