Genel

Ne Durumdayız Bizim Evde Bizim Çocuklarla..

Sanırım 2 çocukluluğun en zor dönemine girdim. Son bir kaç defadır siteye yazı koyma aralıklarım 2 haftayı bulmaya başlamış. Kızım çok hareketli ve doğduğundan beri en çok ilgi ve oyun istediği bir döneme girdi. Oğlum da kızımı kıskanmanın başka bir dönemine girdi.

Zührenur konuşmaya çalışıyor, onun söylediği kelimeler beni heyecanlandırıyor. Tekrar ediyorum, gözlerim açılıyor. Bunu gören oğlum da aynı şeyleri söylüyor. Sen ağabeysin oğlum zaten söyleyebiliyorsun desem olmuyor, hadi sen de söyle aferin sanaa desem olmuyor. Daha ne diyeceğimi bulamadım açıkçası.
Zührenur “cik cik cik cik ötnu nine” diyor, Zülfikar da “cik cik cik cik ötsün diye” diyor ve daha güzel söylediği için aferin bekliyor.

Ve oğlum kızımla çok hareketli oyunlar oynamaya başladı, bazen oluyor ki koşmalar çığlıklar havada uçuşan oyuncaklar arasından durun yapmayın, yavaş olun diye bağırarak geçiyorum. Çıldırmış bir şekilde oynarlarken durdurmam mümkün olmuyor. Gün boyu çektiğim gürültü neticesi, günün sonunda kafamda bir uğultu hissediyorum.

Mutfaktaki kaşık, çatal, kavanoz kapağı, tencere kapağı gibi şeylerle kızım eskiden beri oynardı ama şimdilerde nedense her şey daha bir yerlerde. Aldığım onca önleme rağmen mutlaka ayağımın altında oyuncak, çatal kaşık, yiyecek parçası gibi bir şeyler oluyor. Tezgahta iş yaparken tırsa tırsa adım atıyorum. Geri gideceksem önce geri dönüp bir bakıyorum her defasında.

15 dk da yapılacak yemeği;
oğlanın çişi geldi yaptır,
oğlan kızı ağlattı hadi duruma müdahele et,
kız kaka yapmış altını değiştir,
eh eşim bir şey sordu işle ilgili, burası nasıl olmuş dedi git fikrini söyle adama yardımcı ol,
çocuklar şunu karıştırıyorlar ellerinden al,
çocuklar yerlere oyuncak atıyorlar çok ses çıkıyor git engelle yoksa alt komşu rahatsız olacak,
ve daha bir sürü şey,
derkennnnnn… 15 dk olacak yemeği 2 saatte yapıyorum iyi mi?

Ama buna da şükür, ortalık dağınık ve her yer bulaşık içindeyse bile, oh be yemek yaptım ya çok şükür diyorum.

Yemek, ev işi, temizlik, çocuklarla vakit geçirme görevime ek çocukları eşimden uzaklaştırma işi de var. Eşim evde çalıştığı için, telefon görüşmeleri esnasında çocukları odadan uzaklaştırma, sessizleştirme, eşim tuvalete gittiğinde oğlum babasının bilg.ı açmasın diye şaklabanlık yapma, dikkat dağıtma görevim başlıyor.

Bilg kullanmam ise kamuflajlı olmak zorunda. Bir süredir sadece geceleri çocuklar uyuduktan sonra bilg açıyordum, baktım olmadı mutfakta yine açıyorum bilgisayarı. Beni bilgisayar başında görmeye sinir oluyorlar. Tam olarak karşısına geçmeden, yazı yazma değil okuma işlerini yapıyorum sadece.. Bulaşık makinasındaki temizleri yerleştirirken maillerime bakıyorum, çorba karıştırırken yazı okuyorum falan.

1. dk bile yanlız kalamamaktan, yorulunca şöyle uzanıp dinlememekten bazen çok bunalıyorum. Hiç birşeyi de içime atamam, bunalımım hemen dışa yansıyor. Gün ortasında defalarca birden ümitsizliğe kapılıp sonra birden çok neşeleniyorum. Eşim sağolsun beni çok gıcık eden biri olsa da iyi adamdır, günde muhtelif kere hatırımı sorar samimi olarak. Onun hatırımı sormasıyla biraz daha iyi oluyorum sanırım.
Gece yatarken ve bazen de gün içinde oğlumdan özür diliyorum bağırdığım için.

Temizlik ev düzeni gibi şeyleri zaten sallamış gitmişim. Hele “ütü” hiç demeyin o kelimeyi artık komik buluyorum..
Yuvarlanıp gidiyoruz işte, karnımız doysun başımız dertsiz olsun yeter diyorum. Dağınıklığı dert edecek olursam derdim bitmez 🙂

Sağ olsun eşimin de “boşver ya salla gitsin” repliği vardır, ya şu işim var bu işim var, ortalık ne kadar dağınık desem de gel bir çay içelim kahve içelim işleri salla gitsin yaa der, beni mest eder.

Zaten ortalık dağınıkken ve çok işim varken yapabildiğimiz şeyler olmasa huzurumuz kalmazdı.

– Mutfak bulaşık kaynıyorken ve iğrençken çocuklarla aklım mutfakta kalmadan oynayabiliyorum, Allahım çok şükür beni böyle gamsız yarattığın için..
– Göze batan bir sürü pislik varken eşimle oturup, tertemiz bir evde çay içiyormuş gibi rahat rahat çay içebiliyoruz.
– Evin dağınıklığı dış kapıdan taşıyorken, kapıyı çekip gezmeye gidiyoruz. Yalnız çıkarken kapıyı hızlıca çekmek çok önemli, apartmandan geçen bir komşu dışarı taşan dağınıklığı görmemeli.
– Akşam saat 22 olup çocuklar uyuduğunda, eşim hadi film izleyelim dediğinde ama ben sitemi güncelleyecektim, yazı yazacaktım diyorum. Sonra eşim filmi başlatınca, boşver ya sonra yazarım yazıyı salla gitsin diyorum. (Öyle olunca sitemi güncelleme aralıklarım da 15 günü buluyor.)

Siz de 2 veya 2+ çocukluysanız, siz de bunalıyorsanız, siz de yetişemiyorsanız, biraz kaygısız olmayı deneyin. Çok kolay, takmıyorum kafaya diyorsunuz, salla gitsin ya diyorsunuz, takmıyorsunuz.

Oldum olası gamsız biriydim, kaygısız bir adamla evlenince çok uyumlu bir çift olduk sanırım. Gün içindeki gelip giden ani bunalımlarım da olmasa diyorum ama.. 1 dakika bile çocuklardan uzaklaşıp yalnız kalamayan bir insan için o kadar da olur diyorum.

İşte bugünlerde böyleyiz, bazen birilerinin dualarına çok ihtiyaç hissettiğimi hissediyorum. Aklınıza gelirse benim için dua ediniz. Görüşmek üzere.

Konu dışı not: Hediyelerini alıp da teşekkürlerini ve sevinçlerini ileten ziyaretçiler, beni çok mutlu ettiğinizi söylemek isterim. Birilerini mutu etmek beni de çok mutlu etti.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...