Genel

Allah Bütün Kullarını Çok Sever

"Ben Büşra, beni duyabiliyor musun bilmiyorum, şimdi gidiyorum. Gitmeden önce sana bir şey söylemek istiyorum. Allah bütün kullarını çok sever tamam mı?" dedim.

"Tamam." dedi

"Duymaz duymaz, hiç bir şeye tepki vermez" demişlerdi. Ölüm döşeğindeydi, neredeyse bir haftadır hiç konuşmuyordu.

O tamam deyince herkes şaşırdı, gözler yaşardı, yanına koştular. Tamam dedi konuştu diye sevindiler. Hatta ondan sonra biraz açıldı dediler.

Bana tamam dediği Perşembe sabahından iki gün sonra, dün Cumartesi sabahı vefat etti. Teyzemin eşi idi, kanserdi.

Ölüm haberini duyup gittiğimde, teyzem "Sana tamam dedikten sonra başka bir şey demedi" diye bana sarılıp ağladı.

Benim çok yakınım değildi, çok fazla gördüğüm bir insan değildi. Belki senede birkaç kez görürdüm. Yakınlarının sesine tepki vermezken, benim cümleme tamam demesi bence benimle değil, söylediğim şeyle ilgiliydi.

O sırada onun en çok ihtiyacı olan şeyi söylemiştim. Bu dünyada bir kelime daha kullanmak için kalan son gücünü, sevildiğini hissetmek için tamam diyerek kullanmıştı.

Cansız bedeni odanın ortasında üstü örtülü yatarken başında 1 saat kadar bulundum. İnsanın hayatı yaşarken sevgiye, kabul görmeye, değer görmeye ne kadar ihtiyacı varsa; ölüme giderken bin kat daha fazla ihtiyacı olduğunu düşündüm durdum.

İnsan ölüme giderken arkasından ağlayanların ve yakınlarının sevgisi , neresi olduğunu bilmediği, ilk defa gideceği bir yerde çok işe yaramıyordu.

Gittiği yerdekilerin sevgisine daha çok ihtiyacı vardı.

Tam hava kararmak üzere iken toprağa konuldu. Çam ağaçlarının arasından görünen akşam loşluğu, zifiri ve yakıcı karanlığa dönerken, üzerine topraklar atılıyordu. O sırada uğultulu ve şiddetli bir rüzgar çıktı.

İçimde ince ince ilmekler koptu sanki. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Yeryüzünde nefes alan her insanın bir gün düşeceği bu durum ne kadar hayret vericiydi.

Kalbimdeki acıyı teskin etmek için "Allahuekber" dedim. İnsanın aklını donduran kalbini inleten manzaralar ancak Allah'ın büyüklüğünü anarak katlanılır hale geliyordu. Allahuekber kelimesinin, her kalbin ihtiyacı olan bu manayı düşünmeden ve düşündürmeden, bir takım taraftarı gibi görünen holiganlar tarafından sloganlaştırılmış olmasına da esef ederek söyledim..

Mezarlıktan ayrıldık.

………………..

Sonra halime şükrettim. İyi ki dedim, ölümün yok oluş ve bitiş olmadığını bilenlerdenim.

Anne karnından çıkan bir bebeğin yepyeni bir aleme doğduğu gibi, ölümün başka bir alemde doğuş olduğunu düşünebiliyorum.

Bunları bilmeme rağmen bu kadar acı çekiyorsam, kim bilir ölümün yok oluş olduğunu düşünenler ne çok acı çekiyordur.

Ve iyi ki, enişteme dediğim gibi Allah'ın bütün kullarını çok sevdiğini hissedebiliyorum…

Allah kullarını sevmese meyvelerin tadı bu kadar güzel olur muydu?

Çiçeklerin şekilleri böyle ilginç böyle farklı, kokuları böyle harika olur muydu?

İnsanoğlunun kirli elinin karışmadığı her yerdeki dağ deniz manzarası böyle eşsiz olur muydu?

Tatlarla kokularla manzaralarla bize böyle tebessüm eden Yaratıcı'nın bizi sevmemesine imkan var mı?

Ve bizi böyle seven ve kendini sevdiren bir Yaratıcı ölümle bizi hiçliğe atar mı?

Aynı soruları, cevabını bildiğim halde kendime tekrar tekrar soruyorum son 3-4 gündür. Çünkü cevapları tekrar tekrar duymak istiyorum. Çünkü herkes gibi benim de Allah'ın sevgisine, merhametine, anne gibi kuşatmasına, korumasına, rahmetine ihtiyacım var.

Şimdi daha çok inanıyorum.

Kainattaki bin bir çeşit sayısız eşsiz eseriyle bizi ne çok sevdiğini gösteren bir Yaratıcı, bizi ölümle hiçliğe atmaz.

Amenna.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...