Çocuk terbiyesinde doğru tepkiler vermeyi öğretmenin çok önemli bir yeri vardır. Bizler tepkilerimiz sırasında kontrolsüz olarak yanlış kelimeler kullanmasak bu onların minik kelime dağarcığı içinde yer almayacaktır.
Çocuklar yetişkinliğe doğru yolculuk yaparlarken, yol boyunca farklı kişiler, farklı davranışlar ve farklı alışkanlıklarla tanışacaklardır. Belki de çocuk olmanın gereği, her karşılaştığı yeniliği pratiğe geçirmekten de büyük bir haz duyacaklardır.
Örneğin, dil gelişiminin en yoğun yaşandığı 4-12 yaş arasında çocuklar zaman zaman “argo” kelimeler veya “çirkin/küfür/kaba” içerikli kelimeler kullanırlar. Altı yaştan sonra ahlakî gelişim sürecine de giren çocuklara, kullandıkları bu kelimelerin “ahlakî” olmadığı -zor da olsa- anlatılabilir ve çözüm bulunabilir. Peki ya, 6 yaşından küçük çocuklar küfür içeren kelimeler kullandığında ne yapmalı ve nasıl bir terbiye süreci takip edilmelidir?
Çocuk terbiyesi konusunda aileden aldığı yöntemlerle mücadele eden bir anne -belki de yaygın bir gelenek olan- küfür eden çocuğunun ağzına biber sürerek, ceza vererek bu anormal davranıştan vazgeçirmeye çalışmış; ancak başarılı olamamaktan yakınmıştı.
Bu anne, ceza verdiği 7 yaşındaki çocuğunu küfür alışkanlığından kurtardığını sandığı bir sırada, aynı davranışı 3 yaşındaki çocuğunda da gördüğünde iyice telaşa kapılmıştı. Yaşadığı bu kötü tecrübe karşısında çaresiz kalan anne başından geçen olayı şöyle anlatıyordu: “Büyük oğlum ağzına biber sürerek ceza almaya başladıktan kısa bir süre sonra, artık küfür etmemeye başlamıştı. Ancak bir gün, hiç beklenmedik bir anda, misafir kabul ettiğim bir ortamda, 3 yaşındaki küçük oğlum misafirlere karşı ‘küfür’ edince neye uğradığımı şaşırdım. O çirkin kelimeleri duyduğumda donakaldım. Oğlumu birazcık döverek cezalandırmaktan başka bir şey gelmedi o an aklıma. Arkadaşlarımı gönderdikten sonra, 3 yaşındaki oğluma neden böyle bir şey yaptığını sorduğumda ‘Ağabeyim öğretti’ deyince ikinci bir şok daha yaşadım. Çünkü ağabeyinin bu alışkanlığını bıraktığını zannediyordum. Halbuki büyük oğlum bizden intikam alırcasına, kendisine bıraktırmaya çalıştığımız kelimeleri, akşam aynı odada yattığı kardeşine sessizce öğretiyormuş.”
Ceza bir başka yanlış davranışı tetikler
Hani bizde bir deyim vardır, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye. Bu durum da tam böyle. Büyük çocuktaki “küfür” alışkanlığının önüne geçmek için dimyata pirince giden anne, küçük çocuğun elindeki bulgurları da kaybetmiş. Neden? Çünkü küfür eden büyük çocuğu bu alışkanlıktan uzaklaştırmak için ceza -ve onur kırıcı bir ceza- tercih edilmiş, çocuk ‘küfür’ü küfür olarak kullanmadığı halde, anne çocuğa ceza uygulamaya ve çocuğun içinde öfke oluşturmaya başlamış.
Unutulmamalıdır ki, “ceza, bir başka yanlış davranışı tetikler”. Büyük çocuk, aldığı “Ağzına biber sürme cezası”nın verdiği onur kırıklığı ile -kendince- annesinden intikam almak için, küçük kardeşine bu kelimeleri öğretmiş. Aslında, eğer büyük çocuk, aldığı cezanın tesirini başka bir yanlış davranışla ortaya koymamış olsaydı, işte o zaman daha farklı bir sorundan bahsedebilirdik. Çünkü, ceza karşısında hiçbir refleks göstermeyen çocuğa “pasifize” edilmiş ve belli refleksleri kırılmış çocuk olarak da bakabiliriz.
Çocukların aldıkları cezanın duygusal tesiri ile bir başka yanlış davranışa doğru yönlenecekleri anne-baba tarafından çok iyi bilinmeli, bu nedenle, anormal davranış sergileyen çocuklara karşı, mümkün olduğunca akılcı çözümler bulunmalıdır. Ceza bir çözüm değil, bir başka sorunun başlangıcıdır.
Küfür alışkanlığı kazanmış çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
1. Gece yatarken çocuğunuza okuyacağınız hikâyenin kahramanını kötü söz söyleyen bir çocuk olarak seçin. Anlatacağınız hikayedeki çocuk, kötü bir söz söylediğinde, annesinin nasıl üzüldüğünü, etrafında bu sözden dolayı nasıl tepkiler oluştuğunu hikayelendirin. Ama asla çocuğunuz ile hikâye kahramanını bütünleştirmeye kalkmayın, “Sakın sen de bu çocuk gibi yapma ha!” demeyin. Çocuğunuz hikâyede geçen mesajı zaten alacaktır, merak etmeyin.
2. Çocuğunuzun kullandığı çirkin sözlere alternatif kelimeler öğretin. Çocuk, kızgınlık anında, üzüntü anında hangi kelimeyi kullanacağını bilmelidir. Çocuk hangi duygu anında hangi küfür kelimesini kullanıyorsa, o duygu anında kullanabileceği, alternatif kelimeler öğretin. Örneğin, “Sana çok kızdım”, “Şu an çok üzgünüm”, “Sinirlendim”, “Allah’ım yardım et” gibi… Ve bu kelimeleri kullanabilmesi için, ona bu kelimeleri zaman zaman kullanarak, yardımcı olun.
3. Çocuğunuz ile bir anlaşma yapın ve o gün çirkin kelime kullanmadığı her saat başına bir ödül -çocuğun yaşına göre örneğin şeker- verin. Çocuğunuzu okuldan geldiğinden yatıncaya kadar, sizinle beraber geçireceği 5-6 saat boyunca gözlemleyin ve her saat başında çocuğunuzun yanına giderek, onun başını okşayın ve -o unutsa bile- siz şekerini verin. Şekeri verirken birkaç dakika kendisi ile sohbet edin ve bu ödülü neden aldığını söyleyin. Onu pozitif cümleler ile motive edin. Ancak gün geçtikçe, vereceğiniz bu ödülün “süresini” uzatın. Bir hafta sonra, her saat başı değil ama iki saat başında bir şeker verin. Bir süre sonra da bu mükâfat sürecini tamamen ortadan kaldırmaya çalışın. (Mükâfatlar, zaman içerisinde ortadan kaldırılmaz ve alışkanlık halini alırsa, artık çocuğunuzun bir süre sonra sizinle pazarlık yaptığını görürsünüz.)
4. Çocukların dil gelişimini, en üst seviyede kontrol altında tutmak istiyorsanız, çocuğunuza şiir ezberlettirebilir, tekerleme öğretebilir, kısa sureler ve dualar ezberlettirebilirsiniz. Böylece, çocukların aktif hafızalarındaki kelimeleri -bir şiir dizesinin ezberlenmesi anında- siz belirlemiş olursunuz. Bu yöntem ile çocuğunuzun dilinin hem “şirin” hale gelmesine hem de “zihinsel gelişim”ine katkı sağlamış olacaksınız.
5. Çocuğunuzun yanlışlıkla kullandığı çirkin sözlere, ani bir şok geçirerek reaksiyon gösterin. Kızmayın ve onu rencide etmeyin, duruşunuzla, halinizle çok üzüldüğünüzü gösterin. Çok dramatize etmeyin; ama atmosferinizin değiştiğini çocuğunuza hissettirin. Üzüldüğünüzü belirtin; ama bu haliniz onu ezmesin ve bir psikolojik cezaya dönüşmesin.
6. Tüm bu söylediğim yöntemler işe yaramıyorsa, kendi kullandığınız kelimeleri bir kenara yazıp kontrol edin, acaba çocuğunuzla aynı kelimeleri kullanıyor olmayasınız?
* Bu yazı Ailem Dergisin’den alıntıdır. Yazar: Adem Güneş, Sayı:241