Ne zamandır başka yoğunluklar ve gündemlerle meşgulken buradan uzak kaldım. Bir süre daha uğramayı düşünmüyordum ama tüm bu çılgınlık hakkında konuşmadan edemiyor insan.
Hem konuşalım ki tarafımızı ortaya koyalım. Ve çok şükür Allah’ın verdiği aklın hala elimizden alınmadığını.
Evet darbe olmadı diye şükür içindeyim. Ama sevinç değil keder içindeyim hala.
Bir kaç gündür sabah yataktan kalkarken kendime soruyorum. Tüm bunlar gerçekten yaşanmış mıydı diye. Yaşanmadı demeyi istiyorum. Başka bir güne uyanmak istiyorum. Ama.. Olmuyor.
Ve hepsini tekrar tekrar bir daha hatırlıyorum. Yanıbaşımızda, boğaz köprüsünde insanların üzerine top bile atıldığını! Şaka gibi. Top, hani şu savaşlarda menzilleri yerle bir etmek için kullanılan top.
Tanklarla insanların evet insanların bir saniyede ikiye ayrıldığını! İnsanların asfalt düzler gibi ezildiğini.
Ve bunlar başka bir şeyi hedeflerken yanlışlıkla yapılmadı. Kargaşada vukua gelen bir iki münferit olay değildi olanlar. Bile bile insanların üstüne sürdüler. Bile bile içinde insan olan arabaların üstünden geçtiler.
Ve kafaları, gözleri, bacakları, kolları delip geçen mermilerin hiç biri serseri kurşun değildi. Bizzat öldürmek maksadıyla, acımasızca, katil bir ruhla, bilerek, görerek, taammüden yaptılar.
Hiçbir şeyden haberi olmayan insanları kullandılar. O gecenin ilk saatlerinde watsapta bir arkadaşım yazdı. Ankara’da bir arkadaşının kardeşi harp okulunda öğrenciymiş. Öğrencileri bir helikoptere bindirip şuraya ateş açacaksınız demişler.
Sürekli kendime şu soruyu soruyorum: Nasıl bu denli gözü dönmüş olabildiler? Mehdi sandıkları delirmiş bir münafığın peşinde nasıl bu kadar zombi olabildiler?
Belki bu sorunun bir çok cevabı var. Ama en açık net olanı şu, akıllarını kullanamıyorlar. Ve bunlara destek olan kitle, hala evet biz yanlış yoldaydık diyemiyorlar. Üstelik bunlar güya eğitimli kitle. Doktor, hakim, savcı, öğretmen, polis, rütbeli asker ve daha nicesi.
İnstagramda gördüğüm psikolog insanlar bile var. Normalde anlattıklarına hayran olursun. Ama hocam diyorlar başka bir şey diyemiyorlar. Olaylar olunca hemen hesaplarını kilitliyorlar. Ya da kapatıyorlar.
Kimisi de darbeyi kınama mesajı yazıyorlar. Ama tabi bilemiyoruz gerçekten kınıyorlar mı kınıyormuş gibi mi yapıyorlar. Vatana, bayrağa, birliğe beraberliğe değiniyorlar. Yanına da kimin yaptığından emin olmayalım, komplo teorileine kanmayalım falan gibi şeyler yazıyorlar.
Normalde en ufak kötülüğü kalbi kaldırmayan, iyilik yaymayla şöhret yapan melek gibi insanlar, söz konusu hocalarının yaptığı kanlı katliamsa dut yemiş bülbüle dönüyorlar.
Bu halleriyle kendi insanlıklarına darbe yapıyorlar. Kendilerini yok ediyorlar. İmanlarına darbe yapıyorlar. İzanlarına darbe yapıyorlar.
Artık bu insanlarla basit bir takipten ibaret bile olsa alakamı kestim.
Aklı başında olan hiç kimsenin, göründüğü gibi olmayan bu insanlarla işi olmamalı. Tüm bu gözü dönmüş zulmü gördükten sonra.
Onlar dindarın yanında namazın güzelliklerinden, dine uzak olan yanında dinle ilgili hoşlanmadıkları şeylerden söz ederler. Veya dindarların kusurlarından. Alevinin yanında alevi gibi, Türkün yanında Türkçü gibi, Kürdün yanında Kürtçü gibi olurlar.
Mış gibi yapmaktan başka bir ilkeleri yok. Tek ilkeleri yayılmak ve gücü ele geçirmek için her kılığa girebilmek.
Tiyatro diyen, keşke darbe olsaydı diye geçiren diğer güruh ise kendilerini bile düşünemiyor anlaşılan. Dün uğruna canını verecekleri Erdoğan’a bugün bunları yapan, onların ağzına nasıl ederdi akılları ermiyor. O kaçık herif ülkeye gelip Humeyni gibi halifeliğini ilan etseydi rahat rahat kavga ettiğimiz günleri bile mumla arayacaktık.
İşte bu da bir başka aklını kullanamama durumu.
Biri aşırı sevgiden kullanamıyor öteki aşırı nefretten. Allahım sen bizim aklımıza mukayet ol.
Ve artık gerçekten, ne kadar kötü olursa olsun, kötü niyetini açık açık belli eden insanları daha katlanılabilir buluyorum. Yazdığı twitlerle birilerine ya da birşeylere olan düşmanlığını, saldırganlığını açık açık belli eden insanları daha güvenilir buluyorum. Onlar hiç olmazsa kendilerini gizlemiyorlar.
Ve buradan herkese duyuruyorum. Artık kimse bana ne sanalda ne gerçekte, hocamıza iftira ediyorlar, komplo falan demesin. Bunu ima edebilecek haller tavırlar bile sergilemesin. Arkadaşlık demem, yakınlık demem. Aynen şunları herkesin yüzüne de hiç çekinmeden söylerim:
Adam olun müslüman olun insan olun artık, bu kadar zaman sonra cemaatimizi terk edemeyiz, kapının önünde beş parasız kalırız demeyin. Bu kadar sene içinde olduğumuz bu cemaatin yanlış olduğunu kabul edersek aklımızı kaçırırız diye düşünmeyin. Hayır aklınızı başınıza almış olursunuz. Tüm ümmetin hatta ümmetin haricindekilerin, nefretini ve kinini görün. Uyanmaktan korkmayın.
Hiç bir yere ait olamayız çok zarar görürüz demeyin. Bir tek Allah’a ait hissedin kendinizi.
Ne cemaat sahip çıkar bize ne başkası diye düşünmeyin. Evet size kimse güvenip sahip çıkmaz bu saatten sonra. Ama bunu göze alın. Bedel ödeyin. Gerekirse sürünün ama bir güzel tövbe edin ömrünüzün sonuna kadar. Seccadelerde ağlayın.
Hiçkimseye acımayan, sadece kendi hedeflediği gücü düşünen o delinin ahirette bize ne faydası olabilir ki diye sorun.
‘Eğer bu kadar büyük bir yanlışın içindeysek uyanmazsak zarardayız asıl’ deyin. Parasız pulsuz, arkadaşsız yurtsuz kalalım ama Allah’ın rahmetinden mahrum kalmayalım deyin. Yeter ki tankların ezdiği, bombaların patlattığı bu insanların ahını dünyada ve ahirette üzerimizde taşımayalım deyin.
Göze alın hepsini. Ne de olsa fedakarlığın adanmışlığın dibini bulmuş insanlarsınız. Nice zahmete gurbete katlanmayı iyi biliyorsunuz. Yeter artık, biraz da güce ve cemaate değil, hakka ve hakikate adayın kendinizi!