DIŞ DÜNYA

Yedirmeyiz

Daha biz darbeyi ve FETÖ’yü atlatamadan derin odaklar yine harekete geçti.

FETÖ üzerinden tüm cemaatlere, tarikatlara saldırı başladı. Üst akıl baktı ki darbe olmadı. IŞID’le yapamadığını FETÖ düşmanlığımızı kullanarak yapmayı deniyor.

Tüm bu olanları hakiki İslam’ı karalama stratejisine hizmet edecek şekilde kullanıyor. Kendi çıkarlarına uygun bir itikat inşa etmeye çalışıyor.

Derinlikten yoksun, neredeyse herkesi tekfir eden sathî bir nazarın yerleşmesi için uğraşıyor.

Yeri gelince de koroya kendi emellerine uygun başka tipleri dahil ediyor.

Dün gece CNN Türk kanalındaki Tarafsız Bölge programında Mustafa İslamoğlu, Muhiddin İbn-i Arabiyi, Mevlanayı, Abdülkadiri Geylaniyi, Bediüzzaman Said Nursiyi karalamaya uğraştı. Neymiş efendim ‘bize indirildi’ demişler, ‘yazdırıldı’ demişler. Bu zatlar, kendilerini kutsamak istemişlermiş ona göre.

Bu insanlar aslında kendilerine bir tesir verilmesini istemedikleri için böyle söylemişler. Hakikatin kaynağı biz değiliz deme gayreti içinde olmuşlar. Bizim sözlerimizde güzel olan ne görüyorsanız, bilin ki o bizden değil Allah’ın vermesindendir hassasiyetiyle konuşmuşlar.

Yazdırıldı demişler. İndirildi demişler. Biz bu hakikatleri kendi ilmimizle elde ettik inancında olmamışlar.

Biz masdar  değil, mazharız manasına parmak basmışlar.  Sadece kendilerine gelen feyiz ve ilham neyse onu yansıttıklarını belirtmişler. Allah bizi neye mazhar ediyorsa, onu yansıtıyoruz duruşunda yaşamışlar.

Bunu yapmaları da gerekmiş. Çünkü biz insanlarda gerçekten kimi alimleri peygamberlere layık bir edayla sena etme eğilimi var. Severken ne yapacağımızı şaşırmak var. Bu hatamızı tadil etmek istemişler.

Ki bu ne güzel bir inceliktir hassasiyettir. Eserlerinin ve kendilerinin yüceltilmesinden kaçınmak ne ulvî bir haslettir. Hatta yüceltilmekten rahatsız olmak ne kadar da her alime lazım olan bir kaygıdır. Her hayrı Allah’tan bilmek ne kadar tevhid dolu bir haldir.

Zaten bu zatların eserlerine bakan asıl niyetlerini görür. Fikirlerini ve itikatlarını görür.

Peki Mustafa İslamoğlu bu eserlere bakmamış olabilir mi? Tevhid profesörü edasında ahkam kestiği halde, neden büyük alimlerin tevhidî kaygısını anlayamamış? Bizim gibi sıradan birer müslümanın anladığını neden anlayamamış?

Belki de şunun içindir. Tevhide çok bilmiş olunarak, bilmem kaç sene tefsir dersi vererek, bilmemkaç tane makale ve kitaba imza atarak erişilmiyor.

Allah kime nasip ederse o ehl-i tevhid oluyor. O yüzden her mümin, ilmi ve malumatı ne kadar yüksek olursa olsun, yaşadığı müddetçe her gün,kırk kere sığınmaya devam ediyor. Fatihayla hidayet istiyor, istikamet istiyor. Allah’tan istiyor. Bize gelen hidayet ve feyiz yalnız Senden gelir inancıyla, İbn-i Arabî’nin, Geylanî’nin, Nursî’nin kaygısını yüreğinde yaşıyor.

İşte batı ve üst akıl bunu istemiyor. Biz Rabbimizle kalben ilişki kuralım istemiyor. Çünkü biliyor ki bu yürek bağlantısı bizi ayakta tutuyor.

İstiyor ki;

– Derdimiz hissetmek yaşamak olmasın. Hiç bir mânâ derinliğimiz, tefekkür ufkumuz olmasın.

– Büyük alimlerin sözlerine sığ bir şekilde yaklaşalım. Basit şekilde ele alalım. Hiç bir derinlik aramayalım. Hatta ayetlerle hadislerle bile aynen böyle ilişki kuralım.

– Hatta kendimiz Allah’tan hidayet isterken bile bunu kalıp bir cümle olarak söyleyelim. Hissederek değil sloganvari, katı ve donuk bir biçimde söyleyelim. Anlamadan idrak etmeden.

– Aslında zaten bizim hidayetimizi hiç birşeyin elimizden alamayacağını sanalım. Doğru yolda çakılı olduğumuza emin olalım. Dalalete sapanların yoluna sapmak gibi bir korkumuz olmasın. Ama birilerini dalalette görmek gayet kolay bir iş olsun. Azıcık kalbî cümleler kuranları tekfir etmekten geri durmayalım.

– Geleneğimize geçmişimize düşman olalım.

– Ümmetin silkinmesine sebep olmuş, nice insanın gafletten uyanmasına vesile olmuş alimlerin indirildi demesinden bile hemen huylanalım.

– Kalpsiz bir yalancının aldatmalarından yola çıkıp samimiyeti olan nice insanı karalayalım. Kendi samimiyetimizi de kaybedelim.

Yani modern bir Haricilik inşası peşindeler.

Hissimizi ve tefekkürümüzü boğmaya çalışıyorlar.

Yedirmeyiz efendim yedirmeyiz. Allah’ın izniyle.

Bize Yunus’un iç gözlemli sözleri, İbn-i Arabinin mana derinliği, Abdülkadiri Geylani’nin nefis terbiyesi, Bediüzzaman’ın hakikat tefekkürü yar oldukça..

Kalbimize, imanımıza, geleneğimize hiç bir canavar diş geçiremeyecek inşallah.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...