Genel

Çocuklara Sorumluluk Duygusu Kazandırmak İçin

Sorumluluk, son zamanların en çok üzerinde durulan kişilik özelliklerinden birisidir şüphesiz.. Ve çocuğunun sorumluluk sahibi olmasını istemeyen ana baba da yoktur şüphesiz.

Sorumluluk duygusuna sahip bir kişinin özelliklerini sıralamamız gerekseydi, sonu gelmeyen bir liste meydana çıkardı. Aklımıza ilk gelenleri yazmamız gerekse sorumluluk duygusuna sahip bir kişi, kendine ve başkalarına saygı duyar, kendine düşeni yapar, görevlerini yerine getirir, işlerini kendi kendine yürütür ve başkalarına lüzumsuz yere yük olmak istemez.

Sorumluluk duygusu güven duygusu ile birlikte kazanılır. Güven duygusunun temeli hayatın ilk beş – altı yılında atılır. Daha sonraki yıllarda yerleştirilmesi gerçekten zordur. Sorumluluk ve güven duygusu sahibi olan insan kendi değerine inanır, duygu, düşünce ve hareketlerinden kendisinin sorumlu olduğunun farkındadır. Yaptığı her şeyin altına çekinmeden kendi kişiliğinin mührünü basar.

Sorumluluk duygusunu yerleştirmede en büyük unsur, sevgi ve güvendir. Öncelikle çocuğun köklü bir sevgi duygusu kazanmış olması gerekir.

SORUMLULUK DUYGUSU OLAN İNSAN HAYATTA, VEREMEDİĞİ ŞEYLERİ ALMAYA ÇALIŞMAZ.

– Çocuğunuzun, sevildiği, istendiği ve sizin için önemli olduğu duygusunu kazanmasını sağlayınız.

– Sevgi ve şefkat göstermenin onları şımartacağını düşünmeyiniz. Ona inandığınızı ve güvendiğinizi hissettiriniz. Çocuğun iyi yaptığı işleri takdir ediniz. Zira çocuk takdirle gelişir, tenkitle yıkılır. İyi davranması veya sorumluluk öğrenebilmesi için çocuğa rüşvet verilmemelidir. Yani çocuğun her davranışına maddi bir değer biçilecek olursa zamanla yaptığı davranışın sarfettiği çabaya değmeyeceği düşüncesi oluşacaktır. Rüşvet teklif etmek hatalıdır (şunu yaparsan bunu alacağım gibi). İyi ve sorumlu olmak onun için bir fiyat ve pazarlık haline gelebilir. Çocuklar, belli davranışları, bir mükâfat elde etmek için değil, doğru ve yerinde davranışlar olduğu için öğrenmelidir. Beklentiler sonuçları etkiler. Ondan iyi şeyler beklerseniz iyi davranışlar görürsünüz.

– Önce onun olmasını istediğiniz gibi hareket ediniz ki, o da sonra sizin istediğiniz gibi hareket etmeyi öğrensin. Çocukların yaptıkları işlerde daima anne ve babalarını taklit ettiklerini ve benimsediklerini unutmayınız.

–  Çocuğun hayatının ilk yıllarında koyduğunuz yasaklar mümkün olduğunca az olsun ki daha ileriki yaşlarda sizin istediğiniz gibi olmaya yatkın hale gelsin. Çocuklara kendi başlarına sağlıklı ve etkili karar verme imkânı sağlanırsa ve model olunursa olgunlaşmalarını çabuklaştırmış oluruz bunun en iyi meyvelerini de çocuk ergen bir kişi olduğunda alırız.

– Çocuğunuzun size yardım etmek veya kendi başına iş yapmak için gösterdiği ilk belirtileri gözden kaçırmayınız ve bu teşebbüsleri teşvik ediniz. Kızım küçükken ona çıkardığı elbiselerini düzgün koymayı, dolabını düzeltmeyi, kirli çamaşırlarını kirli sepetine koymayı, biten peçete, havlu ve tuvalet kâğıtlarını yenileme, misafirlerin ayakkabılarını düzeltmeyi kademe kademe öğrettik ve şimdi de daha büyük işler yapabiliyor. Annesi ve ben şimdi dolabıyla, çamaşırları ile çantasıyla vakit kaybetmiyoruz. Kardeşlerin olduğu yerde çocukların her hangi birini ev işlerinden muaf tutmak sakıncalıdır. İşlerin yaşa, kabiliyete ve ilgilere göre eşit bir şekilde paylaştırılması gerekir. Bu davranış, adalet duygusunun gelişmesine de yardımcı olur.

– Çocuğa, yaptığı yardımın bütün ailenin faydasına olduğu düşüncesini içten teşekkür ederek kazandırınız. Hatta teşekkürlerinizde “sen olmasaydın …… veya bize büyük bir yardımda bulunduğun için …… ” gibi ifadeleri mutlaka sarf ederek teşekkür edin. Teşvik ve takdirlerinizi samimi bir şekilde dile getiriniz. Çünkü çocuklar yapmacık iltifatların ve davranışların hemen farkına varırlar.

– Çocuğu cezalandırmak zorunda kalmak, her seferinde anne-baba veya öğretmenin bir “yenilgiyi kabul etmesi” anlamına gelir. Ceza, istediğimiz sonucu bir başka yoldan sağlayamadığımız anlamına gelir. Yani “ben seninle başa çıkmak için başka yol bilmiyorum, bildiğim tek yol var o da seni cezalandırmak” demektir. Sorumsuz davranışlar için en iyi çare, çocuğun “davranışlarının sonucunu kabul etmesini” sağlamaktır. Çocuk, hatasının mantıki sonucunun acısını çekmeyi kabullenmelidir.  
 
– Ceza vermekten çok, teşvik edilmelidir. Hem çaba hem de başarı takdir ve teşvik edilmelidir. Sonuçlar mükemmel olmasa bile elinden geldiği kadar çabalamak çocukta sorumluluk duygusunun gelişmiş olduğunu gösterir. Ceza da dikkat edilmesi gereken bir nokta da eğer cezalandırılması gereken bir durum varsa aynı kusuru sürekli cezalandırmamaktır. Bir kusur sürekli tekrarlanıyorsa sebebini araştırmak gerekir. Çünkü ciddi bir davranış bozukluğu veya psikolojik bir problemden kaynaklanıyor olabilir. Uygulamayacağınız bir cezayı hiçbir zaman tehdit unsuru olarak kullanmayınız.

– Zamanında kendi hatalarınızı da itiraftan kaçınmayınız. Bu davranışınız, ona herkesin hata yapabileceğini gösterir, mükemmel olmak için uğraşmaması gerektiğini gösterir.

– Hata yapmamanın değil, hatayı düzeltmenin daha önemli olduğunu anlatınız.

– Çocuk, bir şeyi elinden geldiği kadar uğraşarak yapıyorsa onu daha fazla zorlamayınız.

Çocukların daha doğrusu bütün insanların en iyi şekilde yetişmeye ve değişime her zaman elverişli olduğu unutulmamalıdır. Hiçbir şey için geç değildir. Her zaman uygun bir fırsat çıkabilir. Çocuğunuzu sorumlu ve güvenli bir kişi haline getirebilmek için elinize daha çok fırsatlar geçecektir.

Uğur Ataseven

Bu yazıyı paylaşırken lütfen kaynak belirtiniz. Kaynak göstermeden alıntı yapmak, 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...