Genel

Dağınık Oda

Hafta sonu ailece çok mutlu ve keyifli bir sabah kahvaltısı yaptıktan sonra, çocuklar odalarına geçtiler. Ben de şöyle içimden gele gele her yeri cifleyip parlatarak mutfağı temizledim. Güneşli sabahın ılık gülümsemesine baktım bir hoşluk geldi kalbime ve temiz mutfağıma hayran hayran baktım ve koridora çıktım. Kahve içme ve şöyle yayıla yayıla gazete okuma faslına geçmeden önce çocukların yataklarını toplayayım dedim, o ufak işi unutmuştum.

Çocukların odasının başına geldim ve şu manzarayla karşılaştım:

Nasıl fena bir bozulma yaşadım anlatamam. Sanki biri benim mutluluğumu çalmak istiyormuş gibi oldum.. Ay çıldıracağım galiba dedim.

Sonra, biri benim boğazımı sıkıyormuş gibi hissetmeme rağmen deriiin bir nefes almaya çalıştım. Ve içimdeki şuurlu Büşra’nın konuşmasını dinledim.

Bak, sen bu günü 1 yıl sonra hatırlamayacaksın bile. Hatırlamaya değmeyecek birşey için çıldırıp bağırma, çocukları da üzme. Bağırınca rahatlıyor musun, hayır. Herkes gerginleşiyor evde. Çocuklar korkuyorlar.

Biraz sakinleştim. Bari fotoğrafını çekip siteye koyıyım, insanlarla paylaşınca dertleşmiş olurum dedim.

Sanki öyle çok dağınıklık yokmuş, motive olmuş bir şekilde bir girsem, 10 dk. içinde toplanır gibi duruyor. Amaa.. o motivasyonu bulan bana da versin diyorum. Çünkü bir saat sonra odanın yine aynı şekle girmesi kuvvetle muhtemelken, benim topladıklarım birazdan dağıtılacak duygusuyla nereden bulunur o motivasyon. Bir de bu sırada kendi odalarını halletmiş, salona başlamışlardı.

Tabiki duygularımı söyleyecektim. Toplamalarına sebep olmayacaktı biliyorum ama okkalı bir ben dili kullanıp içimi dökmezsem rahatlayamazdım. Çocuklara seslendim.

“Biliyor musunuz, mutfağımı tertemiz yaptım diye mutlu mutlu yürürken sizin odanızdaki bu çok fazla dağınıklığı görünce çoook şaşırdım. Sanki kafam küüüt diye bir duvara çarpmış gibi hissettim ve çok sarsıldım. Ağlayasım geldi ne yapacağımı bilemedim.

Odanızı toplamayacağım. Bütün gün öyle ne isterseniz yapabilirsiniz.”

Aynen öyle oldu. O dağınık odada oynadılar, girdiler çıktılar birşeyler aradılar. Bazen şikayet ettler basacak yer yok diye. Bilgisayarda oyun oynadılar vs. Aynı zamanda salonu dağıttılar bütün gün.

Akşama doğru konu nereden açıldı hatırlamıyorum, benden birşeyler istediler. “Ev bu kadar dağınıkken kendimde güzel şeyler yapmak için hiiiç enerji bulamıyorum” dedim.

“Bana bir sürpriz yapsanız, şööyle odanızı toplasanız anne topladık deseniz ayyy ne kadar sevinirim” dedim. Kabul etmeyebilirlerdi, hazırdım ama ettiler. Ben mutfakta birşeyler yaparken odayı topladılar. Beni çağırdılar. Son düzeltmeleri yaparlarken yine fotoğraf çektim:

Eh ufak rutuşlar yaptım ama genel olarak iyiydi. Yine okkalı bir ben diliyle duygularımı ifade etmem iyi olurdu. Biraz da çocuklaşarak.

“Odayı böyle toplu görünce içim açıldı. O kadar sevindim ki tavşan gibi zıplamak istiyorum. Kafamdan yıldızlar çıkıyor, sanki heryerimde birşeyler patlıyor ve beynimin her tarafına konfetiler yağıyor, oley.”

Bu onlara iyi geldi, salonu da topladılar. Epey gaza geldiler. Akşam damacana suyumuz bitmişti, telefonla arayıp su istediler. Sucuyu bekleyip kapıyı açtılar parayı verdiler vs.

Birşeyler yapmak düzeltmek aslında çocukları mutlu ediyor ama çıldırması safhasını atlatabilip oraya gelebilirsek tabi.

Çıldıran bir insan, her zaman birilerini suçluyor oluyor. Çocukları suçlamadan rahatsızlıklarımızı ve duygularımızı anlatabilmek ise, iletişimin en büyük sırrı işte. Bir daha yaşamış oldum.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...