DIŞ DÜNYA

Seçmenden talebim

Bir hafta önce hızla gündemimize düştü 24 Haziran seçimleri. Her siyasî kesimi hızla seçim için bir şeyler yapma temposuna soktu. İki ay kadar kısa sürede herkes derdini anlatmaya çalışacak. Seçmen taleplerini iletecek, adaylar vaadlerini.

Benim de sıradan bir vatandaş olarak taleplerim var. Taleplerimi bir bir iletmek istiyorum tabi. Fakat hepsinden önce siyaset tarzıyla ilgili bir talebim var.

Partilerden ve adaylardan değil yalnız bu talebim. Benim gibi sıradan vatandaşlardan.

Talebimse çok basit.

Anlatmaya şöyle başlayayım:

Her insan ayrı bir dünyadır değil mi? Kimse kimsenin aynısı değildir. İki kişinin benzer on yönü varsa farklı bin yönü vardır. Belki de sayılamayacak kadar çok farklı yönü vardır.

Öyleyse neden ‘şu partideki herkes aynı kalibrededir’ gibi toplu değerlendirmeler yapılıyor? Herhangi bir insan grubundaki herkes aynı mıdır? Hayır değildir. Aynı amaç için bir araya gelmiş bile olsalar farklıdırlar. O amaca giden yollar hakkındaki fikirleri bakımından farklıdırlar. Mizaçları, kültürleri gibi nice kimlik özellikleri bakımından zaten farklıdırlar.

İşte tam da bu bakımdan, ‘şu partideki herkes iyidir’ manasına gelen cümleler ne kadar akıldan uzaksa ‘şu partideki herkes kötüdür’ demek de o kadar akıldan uzak.

Tüm bunları yazmam için bana ilham verense twitter’da okuduğum şu cümle oldu:

‘Saadet gelecek kurtulacağız.’

Bu cümlenin beni etkilemesinin nedeni ise uzun zamandır takip ettiğim, itimad ettiğim biri tarafından yazılması. Artık öyle olmaktan çıktı tabi.

Burada partinin adının benim için hiç bir anlamı yok. Orada başka herhangi bir partinin adı da yazabilirdi önemli değil. Saadete özel bir kastım yok.

Bu cümlede parti adı olarak neyi kullanırsanız kullanın farketmez. Farketmemiz gereken kısım bu ve benzeri cümlelerin içerdiği şu tarzdaki alt mesaj:

‘Birşeylerden kurtulmamızın tek yolu saadetin başa gelmesi. Neden çünkü saadetteki herkes birbiriyle aynı. Herkes harika. Tamamen homojen bir biçimde. ‘

Bu kadar olağandışı bir harikalık olmasa insan neden saadet gelince kurtulacağız yazsın değil mi ama?

Bu tarz önkabuller yüzyıl öncesine ait olmalı diye düşünüyorum. Çocukların bile güleceği şeyler gibi geliyor. Ama ne hikmetse gülmek şöyle dursun yol yordam haline gelmiş durumdalar.

Hadi saadete yüklenmiş olmayalım. Tüm partiler için aynını yazalım. (Parti isimleri alfabetik sıraya göre dizildi.) Kendinizi hangi partiye yakın hissediyorsanız onu seçerek düşünün:

‘Birşeylerden kurtulmamızın tek yolu ak partinin/ chpnin/iyi partinin/ mhpnin başa gelmesi. Neden çünkü ak partideki/ chpdeki/iyi partideki/ mhpdeki herkes birbiriyle aynı.Herkes harika. Tamamen homojen bir biçimde. ‘

Sanırım bir anket yapmış olsam kimse bu kadar gerçek dışı cümlelere onay vermez. Kendine yakın hissettiği parti için bile.

Gelin aynısının kötü versiyonunu üretelim:

‘Birşeylerden kurtulmamızın tek yolu ak partinin/ chpnin/iyi partinin/ mhpnin gitmesi. Neden çünkü ak partideki/ chpdeki/iyi partideki/ mhpdeki herkes yüz karası. Herkes kötü. Tamamen homojen bir biçimde.’

Malesef bu kötü şıkların işaretlenme ihtimali ötekiler gibi az değil. Çünkü bizim ülkemizde siyaset sadece ötekinin kötülüğü üzerinden yürütülen bir şey.

Oysa bir partiye uzaklık hissetmek başka şey, bu kadar radikal olmak başka şey olmalıydı.. Aradaki farkı bilebilmeli görebilmeliydik. Bu tür toptan kötülemelerin ne kadar gerçek dışı olduğunu çoktan bellemeliydik.

İşte benim talebim bununla ilgili. Hiç bir insan topluluğunun/partinin üzerini toplu olarak çizmemek.

Evet insana sevmediği ya da kendisinden zarar gördüğü tarafı harcamak kolay gelir. Fakat bu harcamanın tamamen bizim zararımıza olduğunu görebilirsek kurtulabiliriz diye düşünüyorum.

Biz hep sevmediğimizin kötülenmesi üzerinden yapılan siyasetin alıcısı olursak bize de bu satılır. Talep arz bu şekilde devam eder. Profesyonel hayatta asla rastlamayacağımız bir psikoloji ve üslup, siyasete hakim olur. Bizim desteklerimizle.

Oyumuzu verdiğimiz partinin tek özelliği ötekine düşmanlığı olur. Oy verdiğimiz partide bile aradığımız vizyonu bulamayız. Ama ötekine radikal bir biçimde düşman olduğu için radikal bir şekilde o partiyi tutmaya devam ederiz.

Hangi düzenlemenin hangi politikanın yanındayız ya da değiliz konuşamayız. Seçim öncesi süreç kötü bir rüya gibi geçer de asıl taleplerimizi iletemeyiz. Seçimden sonra da umursayan bulmak zor.

Ve biz ülkenin iyiliği için birşeyler isteyen tüm insanlar (artık kim kendini bu bütünlüğe dahil ediyorsa hepsini kast ederek söylüyorum) ülkenin iyiliği için, kendi geleceğimiz için, çocuklarımızın geleceği için herhangi bir şey yapmış olmayız.

Bu nedenle talebimi düşünürseniz sevinirim. Bu sefer öyle olmasın diyorsanız, siz de birşeyler yapabilirsiniz.

Önümüzdeki günlerde nedenleriyle birlikte desteklediğim ve desteklemediğim durumları yazmaya çalışacağım.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...