Kendime şöyle bir prensip belirledim. İnsanlardan tavsiye al, ev işleri konusunda olur evlilik konusunda olur, iyi kitap olur tecrübeler değerlidir ama film tavsiyesi mi ASLA…
Bu kanaatimin bir çok nedeni var, içinde çok mühim mesajlar var denen filmlerdeki mesajın bize öyle çok da büyük gelmemesi, o mesajı göreceğiz diye filmin tamamına katlanmak, mesajı geçtik bari eğlenelim desek onu da bulamayışımız gibi deneyimler diyebiliriz kısaca.
Ha evet hayalkırıklığına uğratmayan bir kaç film de oldu ama yüzdelik dilimdeki yeri nokta kadar.
Bir de biz çocuklara yalnızlarken tablet, telefon bir şey vermediğimiz için akşamları ailece birlikte ekran karşısında olarak o eksiği kapatmaya çalışıyoruz. Birlikte izliyoruz yani. Ancak aile filmi diye açtığımız filmlerde de çok hayalkırıklığına uğradık.
Çünkü ‘Çocuklarınızla rahat rahat izleyebilirsiniz içinde sakıncalı sahne yok’ diye tavsiye edilen bir çok filmde hiç çocuklara göre olmayan yakınlaşmalar oluyor. Allah Allah bunu tavsiye eden kişi nasıl etmiş diye bakıp kalıyorum, acaba tam bu sahnede mutfağa çay koymaya mı gitmişti? (Genelde de kendimden maneviyatlı bulduğum kişilerin tavsiyeleri üstelik)
Zaten genel olarak Amerikan filmleri tavsiye ediliyor, Amerikan filmlerinde de insanlar birbirine çok hoyrat ve bencil davranıyor.
Silah ve öldürme olmasa bile bu da bir çeşit psikolojik şiddet içeriği gibi geliyor bana. Görünüşte çok medenî ama garip bir şekilde nezaketten uzak bir iletişim biçimleri var.
‘Hiç bir şey beni hiç birşeye mecbur edemez’ düşüncesini temel alıyor insan ilişkileri. Çünkü Amerikan kültürüne göre birşeylere mecbur olmak özgürlükle bağdaşmıyor. Kendin dışında başka birşeyleri dikkate alman, onlara mahkum olman gibi lanse ediliyor. Kendine hapsolmak da bir özgürlük kaybı oysa. Herneyse, Amerikan filmleri benim için böyle.
Sadece müstehcenlik ve bencillik psikolojisi açısından değil, çok duygusal harika diye tavsiye edilen onlarca animasyon filmine de ‘onlara göre güzelmiş bize göre hiç güzel değil’ dediğimiz çok fazla oldu. Herkesin ‘güzel’i farklı.
Çocuklarla izlenebilecek ‘ortak’ güzel kapsamına girebilecek filmler de zaten belli başlı herkesin bildiği Cennetin Çocukları, Yerdeki Yıldızlar gibi filmler. 2 kere olmadı 3 kere izleniyor. 50 kere izleyecek değiliz.
Artık akşamları evde çocuklarla hiç film izlemiyoruz.
Bir süre önce madem izleyecek birşey yok hadi öylesine Trt Belgesel açalım diyerek akşamları Trt Belgesel’e takılmaya başladık. Yırtıcı hayvanların masum hayvanları yakalayıp yediği programlar dışında (ki onlar da fazla değil) hemen hepsi açılıyordu. Sonra yaz tatili geldi, gündüzleri 4’ten sonra (4’e kadar ekran evde yasak) da açılır oldu.
Baştan çok da dikkatimizi vermeden öylesine bakıyorduk. Sonuçta belgesel deyince sıkıcı kelimesi geliyor akla.
Ama izledikçe o adaptasyon dönemini aştık galiba, Trt Belgesel’deki bir çok yapımı ilgiyle takip etmeye başladık. Başta çocuklar. Kaçırdıkları bölümleri bile 24 saat geçmişi izleyebildikleri sitelerden izliyorlar.
Bir top 10 listesi yapacak olsak herhalde en başa ‘Dünya Tarihinin Dönüm Noktaları‘ gelir. Yeni bölüm yayınlanınca heyecanla başına geçiyoruz. 6 yaşındaki Zeynep’ten 46 yaşındaki eşime kadar herkese hitap ediyor. Metinleri çok beğeniyorum. Ama çok savaşlı acıklı olanları Zeynep’in yanında izlemiyoruz.
Tarihte öyle küçük nedenlerin tetiklediği öyle büyük ilginç olaylar olmuş ki, insan hayret etmeyi bitiremiyor. Bazen tekrar tekrar izleyip tekrar tekrar hayret ediyoruz.
‘Bakalım İşe Yarayacak Mı?’ oldukça heyecanlı bir yapım. ‘Bakalım şu kadar gazete topu, bilmem kaç nokta depremde dağılmadan durabilir mi duramaz mı?’ durumunu deniyorlar örneğin. Fizik kanunlarına farklı bir açıdan yaklaşım…
Ailenin Yeni Üyesi’nde, Reşad dünya üzerinde değişik kültürdeki ailelerin gündelik hayatına katılıyor. İbretlik ve eğlenceli.
‘Yiyeceğin Serüveni’ ve ‘Yenileme Savaşçıları’ özellikle küçüklerin takip ettiği eğlenceli yapımlar.
Su Savaşları da çocukları pek duygulandırıyor. Sanayi savaşlarından tanıdığımız Hakan Abi ve su uzmanı Çağlar’ın Afrika’da su kuyusu açma süreçleri anlatılıyor.
Uslu Duramayanlar, oldukça sıradışı ve komik; 2013 sonrası doğumlulara alfa kuşağı deniyor ya işte alfa kuşağı yapımı diyorum izlerken.
Rikki’nin Türkiye rotası da, ülkemizin farklı şehir ve bölgelerini çok sıcak bir sunumla ve bir yabancının gözüyle tanıtıyor.
Trt Belgesel yayın akışı çok değişken. Bazı yapımlar bir iki hafta bazen bir kaç ay yayınlanmıyor sonra tekrar görünür oluyor. Youtube’da kaydı olmayanları 24 saat geri alınabilen sitelerden izliyoruz. Saydıklarım dışında da onlarca program var bunlar bizim favorilerimizdi.
Ama akıldan çıkarmamak lazım herkesin ‘güzel’i farklı.