Kızım Elif Zeynep, 25 Şubat akşamı saat 18:00’de normal doğumla dünyaya geldi çok şükür.
Benimle birlikte bekleyen, merak eden, dua eden herkese teşekkürler. Haberi hemen veremedim ama aceleyle instagramda fotoğraf paylaşmıştım bebeğin doğduğu anlaşılsın diye.
Mesajlarınıza tek tek cevap veremeyişimi sanırım anlayışla karşılarsınız, artık emzirme, alt değiştirme, gaz çıkarma aktiviteleriyle doluyum 🙂
Merak edenler için doğum hikayemiz şöyle:
40. haftam 24 Şubat’ta bitmişti. 25 Şubat Pazartesi sabahı hafif sancılarım başladı. Öncekiler gibi belimin orta yerinde değil belimin her tarafına yayılan ağrılardı.
2 gündür ada çayına asılmaktaydım 🙂 Ve doğumu hızlandırabilecek başka şeylere. E artık geliyor herhalde dedim.
Öğlen apar topar hastaneye gittik, çantalarımızla beraber.
Muayene için doğumhaneye gönderdi doktor beni. Şöyle bir titredim. İnsanın doğum yaptıkça doğum korkularının arttığına iyice emin oldum.
Ama hiç çaktırmıyorum, görseniz nasıl sakinim.
Acaba niye burada muayene ediyorlar diye düşündüm.
Aslında doğum yapacağın ortamı önceden görmek psikolojik hazırlık için bir bakıma da iyiydi.
Doğumdan 3 gün önce Cuma günü, Saliha Hanım‘ın muayenehanesine gitmiştim. Bana doğum öncesi rahatlamam için EFT yaptı. (Aslında Pazartesi sabah sancılar gelmeseydi EFT hakkında yazı yazacaktım)
İnsan korkmaya ne kadar çok odaklanırsa sancıların daha acı verici olduğu, rahatlamaya ve nefes alma tekniklerine dikkat edince vücudun sancıları daha az hissettiğini öğrenmiştim.
Beden zihnin robotu gibiydi ve zihin kendini neye hazırlarsa beden onu yaşıyordu.
Bunları düşünüp nefes alarak korkularımı atmaya çalıştım. NST’de sancılarım görünüyordu ama pek hissetmiyordum.
Muayenede 3-4 cm. açıklık var ve bebeğin kafası doğum kanalına oturmuş dendi. Çok iyi, sancıyla 2-3 saatte doğurursun diye yorum yaptı ebeler. O sırada doktorum Bilgi Hanım geldi, aynı şeyi söyledi.
2-3 saatte doğurma tecrübesini daha önce 2 kere yaşadığımı ama suni sancı almak istemediğimi söyledim. Bu konuya ne kadar takık olduğumu bilmediği halde Allah razı olsun, doktor tamam dedi, üstüme gelmedi. Ama seni bu halde eve gönderemeyiz, yatırmamız lazım dedi.
Beni bıraksalar eve gitmeye hazırdım. Çünkü bir hafta önce de 2 cm. açıklık vardı ve eve dönmüştüm.
Öğlen 13:30’da doğumhanenin yanındaki odalardan birinde sancıları beklemeye başladım. Şöyle 2 saat filan yalnız başımaydım. (Gittiğim hastanede doğumhane bölümü adeta karantinaya alınmış ayrı bir alan. Aynı koridora açılan yataklı sancı odaları ve doğum odaları var. Erkek sinek bile giremiyor, eşimle telefonla haberleştik.)
Bu arada öğlen namazı kıldım, bol bol dua ettim. İnşikak suresi okudum. Biraz kendimi dinledim. Sancılar geldikçe tanıdığım bir çok kimse için dua ettim.
Sonra yanıma kızkardeşim geldi. Biraz onunla konuşmak zamanın çabuk geçmesi için iyi oldu. Aslında hep yanımda kalıyordu evde, o gün bir iş için karşıya kendi evine gitmişti. Hastaneye gelince haber vermiştim.
Kızkardeşim gelmeden 1 saat önce suyum gelmişti. Sürekli muayene ediyorlardı. Rahim açıklığı 7 cm. olana kadar odada sancı çektim. Ama öyle bağırtacak cinsten değildi sancılar. Gülümseyebiliyor, herhangi bir konu hakkında konuşabiliyordum. Bir ara ikindi namazını da kıldım her tarafımdan sular gelir vaziyette olsam da 🙂
Saat 17:45 civarıydı. Ebe yine muayene etti ve açıklık artmamış aynı dedi. Doktor artık bu kadar yeter, sancı vereceğiz dedi. Bebek doğum kanalında bu kadar beklemez, riski göze alamam ben ya birşey olursa dedi.
Kızkardeşimi dışarı çıkarttılar o sırada.
Sonra doktor da muayene etti ve bak bebeğin kafası şişmeye başlamış bak burada bekleye bekleye dedi.
Biraz gerildi ortam, hatta ben korktum ya doğmazsa sezeryan olursa filan diye.
Dua etmeye başladım. O sırada suni sancı verileli 1 dakika geçmişti.
Birden o kadar şiddetli sancılar geldi ki nasıl öyle hızlı acı verici oldu anlayamadım. Yanımda NST kontrolu yapan ebenin üstünü başını çekiştirmeye bağırmaya başladım.
Sonra herşey birden pat diye oldu sıkı durun 🙂
2 dakika daha geçti ıkınma geliyor diye haykırdım. Doktor baktı ve geliyor çabuk dedi.
Hemen doğum odasına aldılar ve sonrası 5 dakika içinde oldu bitti.
Yani suni sancı aldıktan sonra gerisi 5 dakika bile sürmeden doğum gerçekleşti.
Sonuçta çok şükür benim istediğim gibi bir doğum oldu. Şiddetli sancıları çok kısa süre yaşadım.
Gerçi bebeğin kafası büyük olduğu için en acılı doğumum oldu, kilosu da fazlaydı. Bir daha çocuk doğurmayacağım, doğursam bile sezeryan olacağım diye söylendim durdum bir ara. -Tabiki öyle düşünmüyorum, hislerin yoğunluğuyla çıkan sözler bunlar :)-
Kısa sürdü ama öncekilerde hiç öyle sürekli tonu artan çığlıklar atmamıştım.
O anları unutmaya çalışıp sağlıklı olduğumuz için şükrediyorum şimdi.
Küçük bebek sevmeyi unutmuşum, çok tatlı geliyor uyurken gülümsemeleri, yanağına birşey dokununca meme aramaları. Melek gibi birşey.
Allah isteyen herkese bebek nasip etsin, ve kolayca doğurmayı inşallah.