İÇ DÜNYA KADIN Yeme İçme

Anlık rahatlamalar

Son zamanlarda hayatımızdaki pek çok durum, iş ve sorumluluk, stres oluşturucu hale geldi. İlk iki çocuğum çok küçükken yaşadığım bir his vardı, o hissi şu an toplumsal olarak yaşıyoruz gibi geliyor.

O zamanlar günün çoğu kısmında tamamen çocukların bakımıyla meşgul oluyordum. Tabi onlar çok küçük olduğu için her an her şeyin olabilmesi ihtimali oluyordu. Tam bir işe başlardım birinin üstü ıslanır acil değiştirmem gerekir, sonra yere bir şey dökerler temizlemem gerekir, sonra tam biri uyudu ‘ötekini de uyutsam şu işi yaparım’ derken o uyuyana dek öteki uyanır. Sonra ona yemek yedirmem ve altını değiştirmem gerekir. Böyle gider. Günün sonunda o başlamayı bile başaramadığım işle hayalen bakışırım.

Günler aynı şekilde geçer. Siz hiç birşeyi yönetemezsiniz, adeta ortaya çıkan şeyler sizi yönetir. Beklenmedik bir  durum olmasa bile, yine mi bir belirsizlik olacak korkusuyla belirsizliği zihninizde kendiniz üretmeye başlarsınız. İşte böyle dönemlerde acil rahatlamalara daha çok ihtiyacı oluyor insanın.

Mizaç ve düşünce olarak, anlık değil derinlemesine rahatlık veren çözümlere daha yakınım aslında. Neye nasıl anlam verdiğimizin farkında olmadan derinlemesine rahatlayamayız. Ki ‘Hem Anneyim Hem İnsan’ baştan sonra anlam vermeleri konu alıyor. Yukarıdaki ‘şeyler sizi yönetir’ cümlesi dikkatinizi çekti mi? Orada bir yanlış anlamlandırma var mesela. Hiç bir şey hakikatte bizi yönetmez ama biz öyle anlam verirsek öyle hissederiz.

Neyse. Bu yazının konusu anlamlara neşter vurmalar değil, acil durum müdahaleleri yani suni teneffüsler.

Suni de olsa olsun teneffüs teneffüstür. Hayata döndürür. Onlara da ihtiyacımız muazzam.

Bu yıl kızım LGS’ye hazırlanıyor. Ona motivasyon koçluğu yapa yapa bu tür becerilerim de gelişti. Kendimi klasik haber sitelerinde bile görebileceğiniz madde madde reçeteler sunan ama insanların okuyup geçtiği yazıları yazıyor gibi hissetsem de şu an, niyetime binaen o yazılarla bir tutmayacağınızı düşünüyorum. Niyetim de ‘bizde gideri var bunların çok bunalınca deneyin bak harab etmeyin kendinizi’ demek size.

  1. Gökyüzüyle Bağ

Bir şekilde canınız çok sıkkın, sürekli bölündünüz. Ya da yorgunsunuz. Ya da motivasyon sıkıntısındasınız.  Balkona,  balkon yoksa cama çıkın. Açın ve gökyüzüne bakın. Görünmüyor mu binalardan, olsun göründüğü kadar. Görüş alanınızın ne kadarını gökyüzüyle doldurabiliyorsanız o kadarını doldurun. Mavilik mi, grilik mi, beyazlık mı ne varsa izleyin. Ve bu sırada derin nefesler alıp, uzun uzun verin. Nefesleri aldıktan sonra 5 sn tutup verirseniz daha iyi olur. İsterseniz gökyüzü anlatsın siz dinleyin, isterseniz siz anlatın o dinlesin. Gönlünüze göre. Aslında burada bağı bizi gördüğünü ve anladığını düşündüğümüzle kuruyoruz.

  1. Uzlet

Bu ihtiyaç genelde online ders saatleri çıkan teknik ya da teknik olmayan problemlerin yılgınlığıyla oluşuyor bende. ‘Anne bilgisayar bana lazım abim telefondan girsin, ama öteki bilgisayarın sesi çalışmıyor ben bunu alayım, annee bağlantı koptu, ayy zeynep ara bitti dersin başladı bak tüh ilk 10 dakikasını kaçırdık, şu taraftan bir şey alıcam kameran açık mı açıksa kapat bir geçeyim, anne hayat bilgisi kitabını bulamıyorum, anne öğretmen kaçıncı sayfa olduğunu kaç kere söyledi ama unuttum şimdi bir daha sorarsam olmaz ki, anne herkes çabucak bitirdi soruları ama ben daha 2. sorudayım yardım eder misin’ diye uzayan giden saatlerden sonra yahu biraz sessizlik ve yalnızlık istiyorum diyorsanız bir odaya girip kapıyı kilitleyin. Rahatsız edilme ihtimalinizin olmadığı bir zaman dilimi seçin, kapıya daha az gelsinler. Kilit yoksa hemen yaptırın alın çok acil. Böyle bir aklı hiç bir yerde bulamazsınız söyliyim 🙂 Kapıya vursunlar açmayın, birşeyler sorsunlar meşgulüm deyin hatta hiç bir şey demeyin. O sırada çocuklardan biri diğerinin gözünü falan çıkarmıyorsa rahat olun. Kitabınız varsa okuyabilirsiniz, ne istiyorsanız onu yapın. İsterseniz öylesine sessizliği dinleyin isterseniz müzik dinleyin isterseniz dua edin, tesbih çekin. Canınız hiç bölünmeden sosyal medyaya bakmak istiyorsa onu yapın. Can sizin canınız, ona iyi bakın.

İstikrarlı olun, bunu sık sık yapın. Hatta zaman içinde alışsınlar, annemin odaya girip 15-20 dk çıkmama zamanları var demek ki diye düşünsünler.

  1.  Enerji tasarrufu

Adeta sınırsız enerji bekleniyor ama enerjimiz sınırlı. ‘Şu antrenin ışığını söndürün boşuna yanmasın’ der gibi, şu enerjimi boşuna yakmıyım deyin. Fatura çok gelir sonra. Diyelim normalde çok tepki vereceğiniz birşey oldu ama ona tepki ver buna yetişmeye çalış enerjiniz bitecek. ‘Buna tepki vermesem ya da  kendin hallet’ desem olur mu sorusunu sorun. Dünya batmayacaksa çoğuna ‘Olur olur bal gibi olur’ deyin. Siz batmayın dünya batmaz zaten. Ne kadar çok şeyi, üzerimize almasak da oluyormuş göreceksiniz. Enerjim çok kıymetli öyle çar çur edemem diye düşünün ve enerjinizi sevin. Çocukların kavgası falan durumuysa fiziksel zarar verme olmadığı sürece Kayu’nun annesi gibi asil bir şekilde ‘lütfen çocuklar, birbirinizle güzel konuşun güzellerin canlarım benim’ filan deyin. İçinizden bu halinize kıs kıs gülüp eğlenmek gelirse kendinizi tutmayın 🙂

  1. Dondurulmuş sebze ve protein

Evdeyiz üç ana ve bir kaç ara öğün elimizden geçiyor. Bu kadar yoğun tempoda sağlıklı beslenmek mümkün mü zor çünkü sağlıklı beslenme zaman gerektiriyor. Sebzeleri yıkamak doğramak için o zaman dediğimiz şu ara kara borsaya düşmüş arkadaştan gerekiyor. Sağlıklı yiyecekler pişiremiyorum diye saçmasapan suçluluk ve yüklenmeler gelirse, buzluk ve konserve stokları falan da bittiyse hemen dondurulmuş ıspanak alın o duyguyu başınızdan savın 🙂 Sağlıklı beslenmenin sembolu olan ıspanağı sık sık yapın bilinçaltınıza gününü gösterin 🙂 3-5 tl fazla verip dondurulmuş brokoli, dondurulmuş havuç- karnıbahar-brokoli gibi  sebzeleri konserve domates sosuyla pişirip sağlıklı beslenmenin zirvesini yaşayın. Ayrıca dondurulmuş sebzelerin hiç beklemeden paketlendiği için normalden daha çok besin ve vitamin değeri olduğunu, gerektiğinde etrafa salık verin. Yanına top top köfte ya da kavurma gibi proteinleri de dondurulmuş alırsanız eti pişirme süresinden de tasarrfuf etmiş olursunuz. Kavurmayı pişirmeye gerek yok, köfteler zaten 5 dakikada pişiyor. Bunları ara sıra yapabiliyorsanız sıklıkla makarna pişirmekten gurur duyun sonra da. Çünkü harika bir sebze- protein – karbonhidrat dengesi daha ne.

Var mı sizin de rahatlama taktikleriniz?

Bunlar da hoşunuza gidebilir...